Ne iş перевод на испанский
10,626 параллельный перевод
Başka ne iş yapıyorsun?
¿ Y cuál es tu otro uniforme?
Panayır ne iş konuşmanın yeri ne de zamanıydı ama Bay Sood reddedilmeyi kabullenemeyip şiddete başvurdu.
Um, bueno, la feria no es un lugar ni momento para discutir negocios, pero el Sr. Sood, no acepta un no por respuesta y se puso violento. - Objeción. ¡ Esa es una chica!
Babama ne iş yaptığını sorduğumda yaklaşık yedi yaşımdaydım. Babam sorumun karşılığı olarak beni hastaneye götürdü. Gözlerime inanamamıştım.
Creo que tenía unos siete años cuando le pregunté a mi padre por su trabajo, y mi padre me respondió llevándome al hospital, y no pude creer lo que vi.
Ne Işıncı, ne Mekanik, sadece biyolojik silah kaldı.
No tienen Beamers, mechs, así que todo lo que les queda son armas biológicas.
Ne iş yapıyordun sen?
¿ Qué es lo que hacía?
Ne iş olsa yaparım.
Acepto. No me importa lo que sea.
Genç Wriothesley'e ne iş kalırdı yoksa?
¿ Qué haría el joven Wriothesley entonces?
Ne iş yapıyorsun, Robyn?
¿ A qué te dedicas Robyn?
Ne iş telefonu, ne laptop...
Sin teléfono del trabajo, sin portátil...
Sana burada durmanı söylememin sebebi ise kodumun mahallesinin benim ne iş yaptığımı bilmesini istemememdir.
La razón por la que quiero que aparques por aquí es porque no hace falta que todo el vecindario sepa a qué me dedico.
Ne iş yaparsan yap, geçen gün seni çocuklara öğretirken gördüğüm kadar mutlu olursun umarım.
Bueno, lo que sea que elijas, espero que te haga tan feliz como eras el otro día cuando te ví enseñando a esos chicos.
Aileniz ne iş yapardı?
Lo que hacían sus padres.
- Ne iş yapıyorsunuz?
¿ Qué hace aquí?
Tamam o zaman, sen de kendini anlat. Ne iş yapıyorsun?
Bueno, háblame de ti. ¿ Qué tipo de trabajo haces?
Bu saate kadar ayaktasın, ne iş?
Creí que no querías dormir fuera de casa.
- Çeçenistan'da ne iş yapıyordunuz?
- ¿ Qué hacía usted en Chechenia?
- Dışarıdaki adam ne iş?
- ¿ Qué pasa allí? - Están instalando cámaras.
Ne iş yaptığımızı bilen çok az kişi var.
Hay pocos que saben lo que estoy haciendo.
- Epeyce. Sen ne iş yapıyorsun?
Muy ocupado. ¿ Qué hay de usted?
- Ne iş yapıyorsun?
- ¿ En qué trabajas?
Bugün ne iş yapacağız?
¿ Hoy qué haces?
Tam olarak ne iş yapacaksın?
¿ Y qué haces exactamente?
Babam sana ne iş yaptırıyor?
¿ Qué te tiene haciendo?
Orada ne iş çeviriyorsun?
¿ En qué andas metido?
Evet, daha önce ne iş yaptığının haberini aldım.
Sí, he oído lo que solías hacer.
Chang ile ne iş çeviriyorsa, sonu iyi bitmez.
Cualesquiera que sean sus tratos con Chang, no van a terminar bien.
Ne iş yapıyorsun tam olarak?
¿ Qué haces, exactamente?
Eee Tori, ne iş yapıyorsun?
Entonces, Tori ¿ qué haces?
Bu tarz eşyaların iadesi için verilen ödül hatırı sayılır olur diye tahmin ediyorum. Yoksa bir sonraki telefonum iş ortaklarına olacak. Bakalım ne diyecekler.
Me parece a mí que la recompensa por la devolución... de tal material debería ser sustancial... o si no mi siguiente llamada será a tus asociados, para ver qué opinan ellos.
Oturur, biraz içeriz. Beni dinle yeter. Ne tarz bir iş?
Nos sentamos, tomamos unos tragos de esa botella... y sólo me escuchas.
Yalancı, temiz bir sayfa için yakın dosta ihanet, ne yani iş mi bu?
Mentiroso. ¿ Para que pareciera algún tipo de héroe de Pinkerton?
Ne zaman iş ailesini korumaya gelse ne gerekirse yapardı. Ayakkabım!
Porque cuando se trataba de proveer para su familia hacía lo que fuera necesario. ¡ Mi zapato!
Öyle mi, ne tür bir iş yapıyorsun?
¿ Sí? ¿ En qué tipo de negocio andas?
Ne sikim iş?
¿ Que coño?
- Isırılarak mı? Ne ısırmış?
¿ Mordida?
Şu an her ne kadar yorgun ve bitkin hissediyorsanız bu ne kadar büyük bir iş yaptığımızın göstergesidir.
Pero justamente lo cansado y agotado que uno se siente demuestra lo grande que es el trabajo que se está haciendo.
Fedakârlık ne kadar zor olursa olsun, As difficult as this sacrifice is,... bu nihayetinde küçük bir bedel, şeyi göz önünde bulundurduğunda...
Con lo difícil que es este sacrificio, es finalmente un pequeño precio, cuando se considera...
Sana iş teklif etmesi ne kadar acımasızca?
¿ Cómo fue cuando te ofreció trabajo?
Şu iş kadını "suçlu değil" oyu atarsa büyükbaba ne oy verecek dersin?
Si la mujer de negocios vota "inocente", ¿ qué votará el abuelo?
Ne iş yaptığımı açıklayabilirim.
Podría explicarle cómo me gano la vida.
Bodrumdaki pencerelerle olan iş ne durumda Bay Walker?
¿ Cómo va con las ventanas del sótano, Sr. Walker? Las estuvieron pateando.
önce bir ehliyet alıp iş bulmaya ne dersin?
Consigue tu licencia... y un trabajo.
Margaux... Sen de Natalia hakkında ne bulabiliyorsan, toparla, çalıştığı iş, alışkanlıkları...
Margaux quiero saber todo sobre Natalia su trabajo, sus hábitos...
Bu angarya iş ne şimdi?
¿ Qué es esto... tareas inútiles?
Benimle iş ilişkisine girdiğini öğrendiğinde ne hisseder sence?
¿ Y cómo crees que se sentirá cuando sepa que tienes negocios conmigo?
Işıklar'ın bu hali ne?
¿ Qué pasa con la luz de ambiente?
Bir iş bulacağım. Ne bileyim.
Conseguiré trabajo, yo... no sé.
Ne zaman bir araya gelsek iş liderlik kavgasına dönüşüyordu.
Es sólo que, ya sabes, cada vez que nos metimos en lo nuestro, era como un parque para perros alfa.
Bu iş bitti. Haydi, odaklan Bruce. Ne duymuştun?
Vamos, concéntrate, Bruce. ¿ Qué oíste?
Bir iş çevirmişsin gerçekten de. Peki artık elinde ne var biliyor musun?
Tenías algo. ¿ Sabes lo que tienes ahora?
Ne dediysen yaptım, ne dediysen! Seninle iş yaptığımdan beri veri dairesine borçlandım Ermeni mafyası peşime düştü.
He hecho todo lo que me has pedido, todo, y desde que estoy contigo, le debo dinero a Hacienda y tengo a la Mafia armenia persiguiéndome.
ne iş yapıyorsun 139
ne istiyorsun 3273
ne istersiniz 85
ne istiyorsun benden 62
ne istersin 198
ne istersen 261
ne iş yapıyorsunuz 56
ne istiyorsunuz 879
ne istiyorum 20
ne istiyorsun peki 16
ne istiyorsun 3273
ne istersiniz 85
ne istiyorsun benden 62
ne istersin 198
ne istersen 261
ne iş yapıyorsunuz 56
ne istiyorsunuz 879
ne istiyorum 20
ne istiyorsun peki 16