Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ S ] / Sen bak

Sen bak перевод на испанский

12,674 параллельный перевод
Henrik, müze ve Freddie Holst tarafına sen bak. - Tamam.
Henrik con el museo y Freddie Holst.
Sen sadece ona iyi bak, ihtiyaçlarını ben alırım.
Solo entrégale amor, y yo pagare por las vacunas.
İroniye bak sen.
La ironía.
Onları sen bul çünkü görünüşe bakılırsa ne yapacağını biliyor gibisin.
Los encuentras tú, ya que parece que sabes lo que hacer.
Bak, sen hiçbir şeye karışma, sessizce bekle.
Mira... solo estate quieta y no hagas ruido.
- Sen yola bak, ben de...
- Mira la carretera y yo...
- Doğrucu Davut'a bak sen.
Wow, mira usted, Dudley de la montaña.
Sen ahıra bak, ben evi kontrol ederim.
Comprueba el granero, yo iré a la casa.
Bak sen şu işe!
Mira.
Bak sen.
Bueno, mírate.
Nesin sen? Melek mi? Bak, şarkılarını dinledik, alkışladık.
¿ Qué eres, un ángel? Mira.
Bak sen şu işe.
Bueno, bueno.
Karen, sen de kilise üzerinden onun izini sürebiliyor musun bir bak.
Y Karen, ve si puedes rastrearlo a través de la iglesia también.
Bak sen bize, sorumlu bir şekilde ilaç kullanmalar falan.
Míranos siendo responsables con drogas.
Sen keyfine bak.
Tú relájate.
Peki, şimdi sen... keyfine bak.
Bueno, ahora,... Haz lo que quieras.
Bak, eğer Taylor Swift New York'ta yalnız yaşayabiliyorsa sen neler yapabilirsin bir düşün.
Mira, si Taylor Swift puede vivir sola en New York, sólo piensa en lo que puedes hacer.
Bak sen ya.
Santo infierno.
Sen önce kendine bak.
Ni siquiera puedes hacerte cargo de ti mismo.
Bence sen olan bitene bakıyorsun..
Creo que esa es la palabra que está buscando.
Çünkü sen... Birleşik Devletlerin en güçlü figürüsün. Boş vakitlerinde cinsel taciz davalarına mı bakıyorsun?
¿ sino porque usted, la representante en gran medida sin poder de los Estados Unidos, es una especie de investigadora privada de asaltos sexuales en su tiempo libre?
- Medeni boşanmana bak sen.
Sigue con tu divorcio.
- Adama bak sen ya!
- ¡ ¿ Pueden creer lo de este tipo?
Sen keyfine bak.
Haz lo que tengas que hacer.
Bak sen şu işe.
Bueno, bueno, bueno.
Bak sen!
¡ Mírate!
Sen kendi işine bak ben kendi işime.
Tú vete a lo tuyo que yo haré lo mismo.
- Bak sen.
- Fíjate.
İyileştirici ellere bak sen.
Hablando de manos milagrosas.
Bak, Costi... Sen evli bir adamsın.
Costi, tu eres un hombre casado.
- Sen kendi işine bak.
- Pon la mente en tu negocio.
Şimdi bakıyorum da sen... epey bir hazırsın.
Pero te miro ahora, y creo que... Ah sí, estás lista.
Bak sen şu işe.
Mira eso.
- Sen telefona bak.
Dejaré que respondas esa llamada.
Sen kendi hayatına bak.
Hazme un favor. Arregla tu maldita vida.
Bak sen!
¡ Hola!
Bak, sen beni bulmak için geldin, tam tersi değil.
- Escucha... Tú viniste a buscarme, no yo a ti.
Sen Eva'nın bebeği için bir tehlikesin, Julia ve senin icabına bakılması gerekiyor. Gard...!
Eres una amenaza para el bebé de Eva y hay que encargarse de ti. ¡ Guard...!
Sen Joe'ya bebek bakıcılığı yapmıyor muydun?
¿ No deberías estar cuidando a Joe?
Sen neye bakıyorsun, koca oğlan?
¿ Qué miras grandullón?
Bak, Koz çalıştığı en iyilerden birinin sen olduğunu söylüyor.
Mira, Koz me dice eres uno de los mejores con quién ha trabajado.
O zamana kadar anne, ben sarayda olacağım, sen de... aşağıda farelerinle dinlenmene bak.
Hasta entonces, madre, estaré en el palacio, y tu... disfruta de tu tiempo aquí abajo con el resto de las ratas.
Bak sen şu işe!
Dios mío.
- Bak, Arkady'nin çok tanıdığı vardı sen ve ailen hakkında çok fazla sır biliyordu.
Mira, Arkady conocía a mucha gente... sabía muchos secretos... tuyos y de tu familia.
- Söyleyene bak sen.
Le dijo la sartén al cazo.
Anne sen git bi'bakıver.
Ve.
... çünkü sana kredi falan verecekleri yoktu. Sen de tefeci denilen kişilere giderdin bak şimdi, kredi kartlarının faizi % 18'dir tefecideki faiz de % 20.
Así que, acudes a lo que se solía llamar "prestamistas", y, oye, las tarjetas de crédito te cargan un 18 por ciento de interés y el interés de un prestamista es del 20 por ciento.
Bak, bir süredir buna sen katlanıyorsun.
Mira, has vivido con esto por un tiempo.
- Bak sen, balon almışsın.
Hey, usted trajo globos.
Bak dinle, Laurie, anlaşmaya varır varmaz, Sen ve Martin'den beraber oturmanızı istiyorum.
Escucha, Laurie, tan pronto como cerremos el trato, quiero que tú y Martin os sentéis juntos.
Bak sen Tanrı'nın sevgili kulusun.
Mira, eres un hombre de Dios de buena fe.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]