Yakından bak перевод на испанский
689 параллельный перевод
Yakından bakınca...
Ahora que te miro de cerca...
Yakından bakılınca...
Pero si se examina más de cerca...
Daha yakından bak.
Mírelos de cerca.
Yakından bakınca herhalde onu tanıyacaksın.
Lo reconocerás cuando lo veas de cerca.
Yakından bak. Emin misin?
Mírame bien, ¿ estás seguro?
Jüri üyelerine daha yakından bakın.
Mire a los miembros del jurado.
Neden kendinize çok yakından bakıyorsunuz?
¿ Por qué se mira con tanto interés?
Bak bu da çarpık. Yakından bak. Aslında bununki o kadar önemli değil.
¡ Mírame bien, que no es tan horrible!
Hakem Graziano'nun gözüne yakından bakıyor.
El árbitro examina el ojo de Graziano.
Onlara yakından bakın çünkü bunlar hayatlarının son saatleri.
Observen con cuidado pues son estas las últimas horas de sus vidas.
Alışılmışın dışında bir karaktere sahiptir. Şimdi ona bakmanı istiyorum ama yakından bak.
Es una chica con un carácter fuera de lo común... y me gustaría que le dieses una mirada, bien de cerca, y me digas que piensas.
Yakından bakın.
Preste especial atención.
Yakından bak!
Fíjate bien.
Yaşantıma yakından bakınca.
He estado haciendo balance de mi vida.
Yakından bakarsan kirli Ama ben açıklara bakıyorum.
Si miras de cerca, está sucia. A mí me gusta mirar a lo lejos, donde está limpia.
Yakından bak, belki ahlak kazanırsın.
Échale un vistazo, quizá te levante la moral.
Bak Boyd, ajanlarını geri gönder ve daha yakından bakmalarını söyle.
Mire, Boyd, envie a sus agentes, y digales que vean mejor.
Daha yakından bak.
Mírala bien.
Yakından bak.
Mírala bien.
Yakından bakınca o kadar çirkin değil.
Sí. Ahora que la miro, no es tan fea.
Ama yakından bakınca iyi duran şey var mı?
Pero si se paran a pensar, ¿ qué está bien?
Yakından bak.
Míralo de cerca.
Yakından bak. Pekâlâ, devam edelim. Kaçacağım şimdi.
La otra es una jovencita, todavía no es mayor de edad.
Daha yakından bak.
Echa una mirada.
Öyle oldu. - Bana yakından bak.
- Simplemente los conozco.
Bitmeden önce kendimi vurmak istedim. Bu yüzden ona yakından bakıyorum.
Él empezó a charlar, pero no entiendo una palabra de alemán.
Yakından bakınca buruşuk görünüyor. Pek bir şeye benzemiyor.
De cerca, apretujadas, no parecen gran cosa.
Surlara daha yakından bakın.
Vean ustedes mismos.
Ona yakından bakın... hiçbir şey yapamayan bu adama yakından bakın.
- Vean al hombre sin piernas... - Gracias. ... ni brazos, ni cara.
VE o adam, bakın atmıyorum, adam o kadar zalimdi ki asıldığı yerden dik dik bakan gözleriyle kendisine yakından bakan üç adamı taşa çevirdi
Un hombre, no me lo invento... que lo vio tan de cerca que se le fueron los ojos. Todo por mirar demasiado cerca.
Yakından bakın.
Míralo de cerca.
Daha yakından bak çekirge.
Observa con más cuidado, saltamontes.
Daha yakından bak.
Observa con más cuidado aún.
Ama yakından bakınca, gerçekten hayal kırıklığı yaratıyorsun, değil mi?
Pero de cerca, es una gran decepción.
Haftalardır uygarlığı ilk tadışımızdı. Kit'e yakından bakıp bakamayacağımızı sordum.
Fue el primer indicio de civilización durante semanas y le pedí a Kit si podíamos mirarlo de cerca.
Daha yakından bakınca, oydu... Bayan Hugo. - Ne?
Me he acercado y era la Srta. Hugo.
Fakat Cantor, bu çizgiye daha yakından bakınca, sonsuz sayıdaki bu kesirlerin her biri, bir sonrakinden diğer sayılara ait belirsiz bir boşluk ile ayrılıyordu.
Pero al mirar esta línea más de cerca, Cantor descubrió que aunque las fracciones son infinitas, cada una de ellas está separada de la siguiente por una inmensidad de otros números.
Bu şala ne kadar yakından bakıp, yırtılmamış olduğunu gördüğümüzü anımsıyor musun?
Me puse pesado con si la muleta estaba rasgada o no.
Yakından bak.
Míralo bien, tranquila.
- Yakından bak. - Benziyor gibi.
Mira bien. ¿ Qué piensas?
Yakından bak, yoksa bu şansı bir daha elde edemezsin.
Mírala bien. Seguro no tendrás otra oportunidad.
Kocasına bir şey lazım mı, diye sordum. Ona yakından bakınca, dul olduğunu anladım. Karalar giyinmişti anlayacağın.
Le pregunté si necesitaba algo para su marido, y cuando miré bien, vi que era viuda, vestida de negro, ya sabes.
Yakından bak.
Acércate.
Yakından gözlerine bak.
Sólo basta con miraros a los ojos, atentamente.
Kadınsı bakış açısıyla yakından ilgileniyoruz.
Nos interesa mucho el punto de vista femenino.
Bak amigo, ne kadar yakından geçti.
Mira, amigo, mira cuánto te acercaste.
Bunlara yakından bir bak, Doktor.
Quiero que las mire bien de cerca.
Şimdi, şuna yakından iyice bir bakın.
¿ Por qué no se acerca a este cartel y lo mira bien?
Yakından bakın.
¡ Venid!
İstediğin bu mu? Peki işte, şimdi kendine bak kendine yakından bak.
Mírese antes.
Bu yıldızlara yakın olan gözlemciler bakış açılarının farklılığından dolayı çok farklı takımyıldızları görecekler.
Los habitantes de otros planetas verán constelaciones distintas desde otros puntos de vista.
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
baktım 85
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
baktım 85
bakma 203
bak sen 266
bakire misin 19
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bak sen 266
bakire misin 19
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakmadım 27
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın bayan 50