Bir tanrı перевод на французский
17,116 параллельный перевод
Nasıl bir tanrı ki, babalarını iki çocuğundan ayırabiliyor?
Quel dieu prive deux petits enfants de leur père?
Bir meyve suyunun sikini emdim ve bir tanrının götüne girdim.
J'ai sucé un jus de fruit. et je suis dans le trou de balle d'un Dieu.
Artık ben de bir tanrıyım!
Je suis un putain de Dieu!
Biliyorum söyedik de, Tanrım uyuyan bir adamla bilinç altını açığa çıkartanın farkını bilmelisin.
Je sais, mais, merde, mon gars, tu dois apprendre la différence entre un homme inconscient et un homme subconscient.
Tanrı'nın bile bir gün dinlenmeye ihtiyacı olmuş.
Même Dieu a besoin de se reposer de temps en temps.
Tanrım, tam bir göt deliğisin.
Mon dieu, t'es vraiment un connard.
- Aman Tanrım! Bir sondaki 60 cm. aşağıya gelecek ve çok daha fazla acıtacak.
Le prochain sera 60 centimètres plus bas, et il fera beaucoup plus mal.
Kurbanlarının her biri belli bir İskandinav tanrısıyla eşleşiyor. Yaş, cinsiyet veya görünüm olarak.
J'ai cherché, et chacune de ses victimes ont le point commun de vénérer un dieu nordique... même âge, sexe et apparence.
Tanrıların hepsi bir kurbana ihtiyaç duyar ve hepimizin ona sunacak bir hikayesi vardır.
Chacun des dieux a besoin d'un tribut et chacun d'eux a une histoire à offrir.
Aman Tanrım'ım şuna bir bakın.
Bonté divine, regardes toi.
Aman Tanrım, bu berbat bir fikir.
Mon Dieu, quelle horreur.
- Tanrım, tıpkı bir bebek gibiydin.
Tu étais un vrai bébé.
Aman Tanrım. Buraya hemen bir sedye getirin! - Göğüs röntgeni çekilsin, lütfen.
On dirait qu'il a touché la rate, un poumon, et le haut du foie.
Tanrım, siz federaller cidden yaşamak için çalışmamı engellemekten iyi bir şey yapmaz mısınız?
Mon Dieu, vous les fédéraux n'avez vraiment rien de mieux à faire que de venir le casser les couiles sur ma façon de gagner ma vie.
Belki de Tanrı'dan bir işaret istememiz lazım.
On pourrait peut-être demander à Dieu de faire un signe.
- Tanrım. Şuna baksana, bir dakika.
Matte-moi ça... attends.
Ama ne kadar komik çünkü sen Tanrı diyince benim aklıma da bir şiir geldi.
Mais c'est marrant. Quand tu as mentionné Dieu, ça m'a rappelé ce poème.
- Aman Tanrım. -... iki bir. ... üç...
- Mon Dieu!
Tanrım, bu harika bir haber.
C'est une super nouvelle.
Tanrım, orası harika bir yer diye duydum.
- Si. Oh, mon Dieu, c'est un endroit merveilleux.
- Tanrım, bu ben bir kaçık.
- Oh, seigneur Dieu, ce moi est taré.
Devasa bir uçan daire gördüm. Şöyle dedim : "Aman Tanrım, bu neredeyse 100 milyon dolarlık bir film."
Et devant cette soucoupe géante, j'ai dit "Oh, mon Dieu, on dirait un film à 100 millions $."
Bizden öte bir dünyaya ait olabilir ama Tanrı da değil.
Il appartient peut-être à un monde supérieur, mais il n'est pas Dieu.
Tanrı'nın bir tecellisi olmadığı sürece benim için denklemlerin anlamı yoktur.
Une équation n'a pas de sens pour moi à moins qu'elle exprime une pensée de Dieu.
Okuldayken papazlardan birisinin " Tanrı vardır, çünkü o bir uçurtma gibi.
Quand j'étais à l'école, je me souviens de l'un des aumôniers disant
Ramanujan Tanrı'nın bir tecellisi olmadığı müddetçe denklemlerin anlamı olmadığını söylemişti.
Il m'a dit qu'une équation n'avait pas de sens pour lui sinon comme l'expression d'une pensée de Dieu.
Tanrım, bebeğim, kendine bir bak. - Sorun yok. Sorun yok.
- Mon pauvre chéri...
Tanrı aşkına Lucas, burada yeni bir savaş çıkmadan önce bir şeyler çal.
Bon sang, joue quelque chose, Lucas, avant qu'une autre guerre n'éclate.
Bir ata, katıra, ineğe veya öküze sahip olabilirsiniz ama Tanrı'nın çocuğuna sahip olamazsınız.
On peut posséder un cheval, une mule, une vache ou un bœuf, mais... Les enfants de Dieu n'appartiennent à personne.
Tanrım, bir insanda aradığın şey iyilikse Bay Moses Washington'dan daha iyisini bulamazsın.
Seigneur, si tu cherches le bien chez les hommes, alors tu ne trouveras jamais mieux que M. Moses Washington.
# Tanrı'nın ordusunda bir asker olacak #
Il est parti se battre Dans l'armée du Seigneur
Olan bitenden sonra yıkandığını biliyorum fakat düşünüyorum da Tanrı bilir o ünite filtresine dışarıdan ne geldi. Kız buraya gelirken bir şeyler taşıdıysa buna epey dikkat etmeliyiz.
Je sais qu'elle est allée se doucher mais je me disais, vu que ce truc filtre ce qui est à l'extérieur, si elle en avait sur elle, peut-être qu'elle est revenue avec.
- Tek şans! Ya onurluca bir şekilde cevap verirsiniz ya da Tanrı'ya yemin ederim sizi canlı canlı bu varilin içine sokarım.
- Une chance de répondre avec dignité ou je vous jure que vous allez finir là-dedans et morfler.
Tanrım, bir hacı öldürdün.
Oh, mon dieu, tu viens de tuer un pèlerin.
Ne? Tanrım, bütün o kötü randevular bardaydı orada her zaman olan sadece bir şey vardı.
Tous ces rencards foireux au bar, quelque chose était toujours là.
Aman Tanrım, şuna bir bak.
Comme tu es mignonne!
Tanrım... - Bir gram.
- Un gramme.
Tanrım. Sana hem bir muamele hem de bir duş lazım.
Tu as besoin d'une pipe et d'une douche.
Bence Tanrı sizi buraya omuzlarımdan bir yükü kaldırmam için getirdi.
Le Seigneur vous a envoyés, car il veut que je me confesse.
Tanrım, bu bir silah.
Une arme.
O kadın bir bağnaz, Luce. Tanrı için savaşıyor ama çok ileri gitmiş.
- C'est une fanatique, Luce, elle se bat pour Dieu mais elle est allée trop loin.
Bütün boş vaatleriyle birlikte tanrı ve cennet diye bir şey varsa...
Si le paradis existe, votre Dieu aussi, avec toutes ses promesses en l'air.
- Silahlı bir adam var. - Tanrım.
Il y a un homme avec un revolver.
Tanrım! Lanet bir bebek gibisin.
Tu es pire qu'une gamine.
Tamda tanrıların artık bir Duş istemediğini düşünmeye başlamıştım, şuna baksana.
Je commence à m'inquiéter. Les Dieux ne veulent plus de connard. Regarde la
Ama birilerine anlatılacak bir şey değildi düşünsene birine "Tanrım, bana ne dokundu ama." diyorsun.
... et dit, "Mon Dieu, j'ai le meilleur bout."
Şey, Ballı Hardal atlayıp ölmeden önce bize Harika Ötesi'nin saçmalık ve tanrıların canavar olduğunu söyledi. Bu şey beni bir hayli rahatsız etti.
Avant que je l'ai vu sauter pour se tuer Moutarde au Miel a dit que le Merveilleux Au-delà c'est des conneries et que les Dieux sont des monstres.
Öyle bir yer ki tanrılar seni kollar düşünebileceğim her türlü düşü gerçek kılar.
Un endroit où les Dieux prennent soin de toi Et tes rêves les plus fous et les plus mouillés deviennent réalité.
Market arabasından düştüm, sonra Frank'i kaybettim. Şimdide bir Duş tarafından avlanıyorum. Tanrılar beni cezalandırıyor görmüyor musunuz?
Je suis tombé sur caddie et là, j'ai perdu Frank, maintenant je suis poursuivie par un poire à lavement / connard.
Tanrım hayatım boyunca senden bir şey istemedim, biliyorum.
Seigneur, je n'ai jamais demandé grand-chose.
Bir artistin tablosuna yansıttığı gibi, dövüşçü de tanrının armağanını yansıtır.
Un don du ciel qui émane d'un boxeur comme un tableau émane d'un artiste.
tanrım 20459
tanrim 140
tanrı 3726
tanri 18
tanrı aşkına 2781
tanri askina 24
tanrı seni korusun 268
tanrıça 25
tanrı seninle olsun 70
tanrıya 18
tanrim 140
tanrı 3726
tanri 18
tanrı aşkına 2781
tanri askina 24
tanrı seni korusun 268
tanrıça 25
tanrı seninle olsun 70
tanrıya 18
tanrı sizi korusun 208
tanrı yardımcınız olsun 28
tanrım bana yardım et 28
tanrı korusun 98
tanrı bizi korusun 55
tanrıya şükürler olsun 81
tanrı seni kutsasın 43
tanrı sizinle olsun 57
tanrım bize yardım et 16
tanrı yardımcın olsun 48
tanrı yardımcınız olsun 28
tanrım bana yardım et 28
tanrı korusun 98
tanrı bizi korusun 55
tanrıya şükürler olsun 81
tanrı seni kutsasın 43
tanrı sizinle olsun 57
tanrım bize yardım et 16
tanrı yardımcın olsun 48