Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ B ] / Bu ne kadar

Bu ne kadar перевод на французский

31,754 параллельный перевод
Bu ne kadar zaman önceydi, Rooster?
C'était quand, Rooster?
Bu güneş doğana kadar bayıltır seni.
Cela devrait abasourdir ton cul avant que le soleil ne se présente.
Ne zamandan bu kadar yumuşadın?
Depuis quand es-tu devenue si douce?
"Sevgili efendim kızınızı bu kadar sık aramanız hoşuma gitmiyor."
"Mon cher monsieur, je ne peux plus... " Mon cher monsieur, je ne peux plus... Vous passez votre temps à appeler votre fille
Kızımın bu kadar cesur ve bu kadar iyi kalpli bir çocuk olduğunu ben de bilmiyordum.
Même moi je ne savais pas que 1450 01 : 44 : 50,252 - - 01 : 44 : 54,781 Ma fille était aussi courageuse. Même moi je ne savais pas que 1450 01 : 44 : 50,252 - - 01 : 44 : 54,781 ma fille était aussi courageuse Et dotée d'un grand cœur.
Bu kadar manevra varken düzgün bir atış yapamam.
Je ne peux pas avoir un bon tir avec tout ce mouvement.
Bayan İnsani Duygular'nın bu vakada robot Walter'ı desteklemesine ne kadar şaşırdım.
Quel choc que Mademoiselle sentiments humains finisse par être d'accord avec le robot Walter sur ce sujet-ci.
Madem hisleriniz bu kadar kuvvetli, yolunuza çıkmayacağım.
Si vous vous aimez tant que ça, je ne m'y opposerai pas.
Niye bende bu kadar merak uyandırmıştı hâlâ hiçbir fikrim yok.
mais je ne comprend toujours pas pourquoi.
... yapmamaya ve bu geceye kadar beklemeye karar verdik.
... on a décidé de ne rien faire et d'attendre ce soir.
Pekala, bu birinin beni şimdiye kadar götürdüğü en mükemmel randevu.
C'est le meilleur rencart où on ne m'a jamais invité.
Ne kadar kaçsam da bu yara ona yol gösteriyor onu bana çekiyor.
Peu importe la distance, cette plaie agit comme un signal l'attirant à moi.
Ve bu terapi ne kadar eğlenceli olsa da... Sanırım buldum. Ya da daha önceden nerede olduğunu.
Et aussi palpitante que soit cette thérapie... je pense l'avoir trouvée.
Bu yaratıklar ölünceye kadar silahlarımızın susmasını istemiyorum.
Je ne veux pas entendre nos canons arrêter de tirer jusqu'à ce que ces choses meurent.
Bu kadar acıtacağını düşünmemiştim.
Je ne savais pas que ça allait faire autant mal.
Bakın, bu şirketler koruyucu ailelere ne kadar çok çocuk yerleştirirlerse o kadar çok para kazanıyorlar, ve onlar gerçekten bu çocukları kimin yanına yerleştirdikleri konusunda hiç de seçici değiller ve seçici olmak zorunda da değilller çünkü bu faaliyetlerini hükümet sisteminin dışında yapıyorlar.
Voyez-vous, plus ces compagnies placent des enfants en familles d'accueil, plus elles gagnent d'argent, donc... elles ne font pas vraiment attention aux personnes où elles placent ces enfants, et elles n'ont pas à le faire parce qu'elles opèrent en dehors du système gouvernemental.
Bizi ne kadar daha bu analog kabusun içinde tutacaksın?
Combien de temps tu vas nous garder dans ton cauchemar analogique?
Dün geceden bu sabaha kadar ben uyuyorken, bunu hesap edemedim.
La nuit dernière jusqu'à ce matin, Quand je dormais, je ne me rappelle pas vraiment, un trou dans ma conscience, et d'une façon il...
Bu kadar komik olan ne?
Qu'est ce qui est si marrant?
Şimdi çık artık. Bu kadar aptal olma.
Ne sois pas stupide.
Ne, ne? Bu kadar mı yani?
Donc c'est ça?
Karar vermek için seni görene kadar bekleyeceğimi söyledim kendime. Çünkü sen başaracağından emin değilsen beni bu işe girdirmezdin.
Je me suis dit que j'attendrai de te voir pour décider car tu ne me laisserais pas m'engager là-dedans à moins que tu sois sûr de réussir.
Bana gerçeği söylersen ne olacağından korkuyorsun bu kadar?
Pourquoi est-ce que me dire la vérité te fait si peur?
Bu şirketin dava sonuçlanana kadar ayakta kalabileceği ne malum?
Qui sait si cette entreprise sera toujours là quand ce sera fini?
Duruşma hakiminle bu kadar alakadar olmamalısın Suze.
Ne soyez pas féroce avec vos juges, Suze.
O takıma girmeseydin, bu kadar sakin kalman imkansızdı.
Si t'avais pas été pris, tu ne serais pas aussi calme.
Senin yerinde ben olsaydım bu kadar kendime güvenmezdim.
Vraiment? Parce que si c'était moi, je ne serais pas aussi confiante.
Bu kadar salak olduğuma inanamıyorum.
Je ne peux pas croire que j'ai été si bête.
Evimiz bu kadar uzakta olamaz.
Notre maison ne peut être si loin.
Bu meseleyi çözene kadar kimse hiçbir yere gitmiyor. Of ya!
Personne ne partira d'ici dans qu'on aura pas réglé cette histoire.
Ne kadar gazoz içmiş ki bu?
Combien de soda est-ce qu'elle a bu?
- Onu bu kadar kızdıracak ne yaptım?
Qu'est ce que j'ai fait pour l'énerver à ce point?
Hey dostum, geçtiğimiz yıl bu barda ne kadar sıkı çalıştım biliyor musun?
Mec, tu sais combien j'ai travaillé dur dans ce bar l'an dernier?
Bu onların ne kadar saçma sapan olduklarını gösteriyor.
C'est plus facile de voir à quel point ils sont dans la merde.
Sağlam kanıt bulana kadar bu işe karışamam ama bulursan benimle temasa geç.
Je ne peux pas être impliqué tant que tu n'as rien de concret, mais si tu l'as... contacte moi et je te soutiendrais.
Bir krema için bu kadar çemkirme.
- Ne sois pas un tel crieur.
Bana bu kadar kızmanı sağlayacak her ne yaptıysam.
Pour ce que j'ai pu te faire et qui te rend furieux.
- Fakat seni ufak ayrıntılar hakkında tartışırken bu kadar kırabiliyor ve nerede yanlış yaptığımı bile bilmiyorsam o zaman sandığım kadar ilerleme kaydedemiyorum demektir.
Mais si je te rend si enervé que tu te disputes avec moi tout le temps, et je ne sais même pas ce que je fais de mal, alors je ne fais pas autant de progrès que je pensais.
Bu gece ne kadar heyecan verici görünüyor.
Regarde la super soirée qu'on passe.
Hal böyle iken, bütün bunlar bu iş için ne kadar mükemmel bir aday olduğunuzu kanıtlıyor.
Et pourtant, tout cela me prouve à quel point vous êtes le candidat parfait pour ce poste.
Bu kadar yakın aralıklarla girmek istemiyorum.
Je ne veux pas qu'on arrive en même temps.
Bu kadar çabuk değişemez.
Un homme ne peut pas changer aussi vite.
Cihazı bu sırada kaybetmediğinize nasıl bu kadar eminsiniz?
- Comment pouvez-vous être sûr de ne pas l'avoir perdue lors d'une de ces pauses?
Bu işi ne kadar uzun süre yaparsan, o kadar sorunu sümen altı ediyor, ortadan kaldırıyor, duruma uyduruyorsun.
Plus on reste dans un poste, plus on a de choses dissimulées, mises de côté, ou maquillées.
Bu kadar kaba almak istememiştim.
Je ne voulais pas être si méchante.
Yerinde olsam Howard'ın beklediğin gibi tepki vermemesine bozulmazdım bu kadar.
Ne te prends pas trop la tête avec la réaction d'Howard.
Bu daha ne kadar sürecek?
Ce sera encore long?
Bu manzara kaybı mülkünün değerini ne kadar etkiler?
De combien la perte de cette vue aurait fait chuter sa propriété?
Şimdiye kadar bu yaşa gelen bebekle uğraşmamıştım.
Je ne suis jamais allée jusque là.
Ve senin o küçük baloncuğunu patlatmak istemiyorum, küçük kız ama burada olmamın nedeni güya senden hoşlanmam değil ki onu da güya davranışlarıma bakarak tahmin etmişsin buradayım çünkü hayatım boyunca hiç bu kadar rahat olmamıştım.
Et je ne veux pas te décevoir, mademoiselle, mais je ne suis pas ici à cause de mon "supposé béguin pour toi, basé sur mes actions qui t'ont laissé penser que tu me plaisais." Je suis là parce que je n'ai jamais été dans un endroit aussi confortable de toute ma vie.
Sana borcumu nasıl öderim bilmiyorum bana karşı bu kadar nazik olduğun için.
Je ne sais même pas comment te remercier pour avoir été si gentille avec moi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]