Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ B ] / Burada durup

Burada durup перевод на французский

731 параллельный перевод
Gitmeliyim. Bütün gün burada durup insanlarla gevezelik edemem. Gevezelik, gevezelik, gevezelik insanların işlerine devam etmesi için bir şans tanıtacağım, ve alacaklar.
Bon, je ne vais pas bavarder comme certains... qui sautent sur l'occasion de parler des autres.
Noel'e kadar burada durup pantolonunu tutamam.
Je ne vais pas tenir ton costume jusqu'à Noël.
Burada durup sana hakaret etmesini dinleyemem.
Je ne resterai pas ici à l'écouter vous insulter.
O yüzden bu yaşlı halimle burada durup sizden bu büyük fedakarlığı bir kraliçeden büyük bir iyilik istermişçesine mütevazılıkla istiyorum.
Je vous crois. C'est pourquoi le vieil homme que je suis peut vous demander ce grand sacrifice aussi humblement que si je demandais une faveur â une reine.
Sen geride kal. Burada durup patatesleri gözle.
Mets-toi là et surveille ces patates.
Bundan böyle burada durup sadece benim söylediklerimi yapacaksın.
Tu vas rester ici et m'obéir à partir de maintenant.
Burada durup onu dinlemeyi reddediyorum.
Je refuse de rester ici à l'écouter!
Hiç süphe yok. Sizce burada durup... aglasarak birbirimizi asagilamali miyiz... yoksa Istanbul'a mi gitmeliyiz?
On va rester là à gémir et s'injurier?
Ne kadar nazikmiş. Abby, bütün akşam burada durup dedikodu yapamayız.
Abby, assez bavardé!
Kalanlar burada durup kalkışı not etsin ve rüzgar ölçümü yapsın.
Nous resterons ici et nous évaluerons vos décollages.
Burada durup gösterinin sona ermesini bekleyemem.
Je ne vais pas attendre ici la fin de la représentation.
Ne yapayım? Burada durup polislerin peşime düşmesini mi bekleyeyim?
Alors quoi, j'attends les flics ici?
Burada durup bu pis yalanları dinlemeyeceğim!
Je refuse d'écouter ces mensonges!
O halde burada vedalaşalım. Burada durup üşümeye değmez.
On se dit au revoir ici, en attrapant froid, sous la pluie?
Siz burada durup sağlığınız hakkında daha fazla... endişelenmemeniz için olabilir.
Comme vous etes bloque la, vous devez vous inquieter.
Burada durup beni suçluyorsun!
facile de m'en tenir responsable!
Hayatta. Burada durup bana bakıyordu.
Il est vivant, il me regardait!
Bütün bunlar nedir? Burada durup karımın ölüsü üzerinden bağırmanız.
À quoi bon discourir sur le cadavre de ma femme?
Yoksa burada durup konuşuyor olmazdık.
On ne serait pas là, à parler.
Burada durup, sizi seyredeceğim.
Je reste ici, pour regarder.
Burada durup, o yalanları dinlemeye hiç niyetim yok!
Je n'écouterai pas ces mensonges!
Burada durup dinlenelim.
Section...
Burada durup, giriş parası istersiniz!
Vous n'avez plus qu'à rester ici et à encaisser les entrées!
Burada durup onları izlememiz daha iyi.
Mais on devrait monter la garde chacun notre tour quand même.
- Burada durup bekleyecek miyiz? - Ödüyorsa hakkı da vardır!
Quand on paye on a tous les droits.
Burada durup, tüm gün onun hakkında konuşabilirim ve buradaki herkesin de bunu yapabileceğini biliyorum.
Je pourrais parler longuement de lui. Mais vous pourriez tous le faire.
Şimdi de burada durup konuşuyorlar.
Et maintenant ils sont là, et ils discutent.
Eğer aklı başında insanlar olsaydık üzerimizdeki bu çamurla burada durup içki yudumlamazdık.
Si on avait un semblant de sens moral, on ne serait pas là à boire, couverts de boue,
Burada durup, sarhoş bir adamla gece yarısı münakaşası yapacak değilim.
Je n'ai pas l'intention de faire la conversation à minuit avec un ivrogne!
Burada durup izleyeceğim.
Je vais rester là et regarder.
Burada durup tarihinizle ilgili geveliyorsunuz.
Vous êtes là, à marmonner plein de mots sur votre histoire.
Burada durup aşağılanmak için bir sebep göremiyorum. Kimyasal uyum çok başarılıydı.
On a utilisé d'anciennes intrigues qu'on a modifiées, on a ajouté plus de technologie et de la nostalgie.
Willie, burada durup senin gaz vermelerini dinleyemem.
T'inventeras pas une autre histoire de coup du lapin!
"Umarım burada durup bizim için çalarlar."
"Pourvu qu'ils s'arrêtent et qu'ils jouent pour nous."
Jim, burada durup olup bitene göz mü yumacaksın?
Jim, vous n'allez pas fermer les yeux sur ce qui se passe ici?
Burada durup aşağılanmam için bir neden göremiyorum.
Je ne vois aucune raison de rester me faire insulter.
Bu kesinlikle iğrenç. Burada durup, buna müsaade etmeyeceğim.
C'est absolument dégoûtant, et je ne vais pas tolérer ça!
Ama burada durup hapse atılmamı göze alırsın!
Mais moi, je peux aller en prison pour la vie.
Burada durup bunları dinleyeceğimi sanıyorsan, Avukat tutarım! Bir dolu avukat tutarım ve en azından önemsiz bir mesleğin son bulmasıyla karşılaşırsın!
Si vous croyez que je vais écouter ça, je vais appeler un avocat et mettre fin à votre petite carrière!
Burada biraz durup atlarımızı dinlendireceğiz beyler.
Messieurs, arrêtons-nous ici.
Korkak adi... Burada durup...
Eh bien, on ne va pas...
Burada az önce bir adam vardı. Durup benimle konuşmak istedi.
Il y avait un homme ici, et il m'a parlé.
- Burada durup konuşmana izin -
- Je ne peux vous permettre...
Burada sabırla durup, Büyük Efendi'nin seni öldürmesini beklemek ya da onu öldürüp Örümcek Ağı Kalesi'nin Efendisi olmak.
Soit vous restez à attendre qu'il vous supprime, soit vous le supprimez et devenez maître du Chàteau.
Burada öylece durup, Larry'i bizden çalmasına izin mi vereceksin?
On va rester là et la laisser l'embarquer comme ça?
Burada durup aşağılanmak için bir sebep göremiyorum. Seyrettim. Bilimi ele alışıyla ilgilenmiyordum.
L'idée était... que dans un lointain futur, au 30e ou au 31 e siècle, le voyage dans le temps soit possible, mais qu'il y avait des règles très rigides sur son utilisation.
Burada öylece durup onu izlememeliyim.
Je devrais agir plutôt que l'observer!
Burada alacakaranlıkta durup da konuşacak değilim.
On ne va pas rester là à parler dans le noir!
Çünkü geri döneceğinizi söylediniz ve ben size inanıyorum ; o yüzden burada böylece durup, siz dönene kadar gözlerimi kapalı tutacağım.
Vous avez dit que vous reviendrez et je vous crois. C'est pour ça que je reste ici, les yeux fermés.
Pekala, orada durup yiyeceksen ben de burada yiyeceğim.
Si tu manges là, je vais manger ici.
Bütün gece burada benimle durup izler misiniz Albay?
Vous le surveillerez avec moi toute la nuit, colonel?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]