Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ B ] / Büyükbabam

Büyükbabam перевод на французский

2,242 параллельный перевод
Sonunda gittiklerinde, büyükbabam ölmüştür.
Et, quand ils ont fini par sortir, mon grand-père était mort.
Her sene, büyükbabamın doğum gününde anlatır bu hikayeyi.
Il la raconte tous les ans, à son anniversaire.
- Büyükbabam nerede?
Où est Grand-père?
Yine de ayrılırken, büyükbabam bize el sallamıştı. - Ama açıklamaya zamanım olmadı.
Enfin, mon grand-père nous a vu partir, je n'ai pas pu lui expliquer.
Büyükbabam, 2. Dünya Savaşı'ndan döndü ve hükümetten, herhangi bir üniversiteye gitme izni istedi.
Mon grand-père rentre de la seconde guerre mondiale et il peut aller dans n'importe quelle université grâce au gouvernement.
Büyükbabam 72 yaşında.
Grand-père a 72 ans.
Her zaman bir seçenek vardır. Bu planı büyükbabam hazırlamıştı.
Ça a toujours été une option, mon grand-père a dressé ce plan.
Evet, babam, büyükbabam, büyük büyükbabama kadar gidiyor.
- Oui. Ça remonte à mon arrière-arrière-grand-père.
'Benden Büyükbabam için bir hediye almamı istemiştin, senin ona vermen için'
Tu veux que je choisisse un cadeau pour grand-père?
Peki ya büyükannem, büyükbabam?
Et papy et mamie?
Çoktan ne söyleyeceğinizi biliyorum. Büyükbabam, tuhaf, yaşlı bir adam olduğunu.
Je sais déjà ce que vous allez dire, que mon grand-père était un vieil homme excentrique.
Büyükbabam diğer insanların görmediği şeyleri görürdü, göremediği şeyleri.
Mon grand-père pouvait voir des choses que d'autres ne voyaient pas, que d'autres ne pouvaient pas voir.
Büyükbabam neden ölmüş?
De quoi est mort mon grand-père?
Ama sonra şu konuşmaya kulak misafiri oldum. ... büyükbabamın adı ve ben de en son doğan olduğumdan...
Mais ensuite j'ai surpris cette conversation.
Büyükbabamın en küçük kızı.
La plus jeune fille de mon grand-père.
Büyükbabam, ona hepsini sağladı.
Il les lui a tous donnés.
Büyükbabam Hal, o hikayeyi milyon kere anlattı.
Grand-père Hal m'a raconté l'histoire un million de fois.
Büyükbabam bu parayı 2. Dünya Savaşı sırasında Kuzey Afrika'da bulmuş. Ve yanında getirmiş.
Mon grand-père a trouvé la pièce en Afrique du Nord, pendant la Seconde Guerre mondiale et il l'a ramenée ici.
Büyükbabam neden seni seçmedi, baba?
Papy t'a pas nommé successeur?
Hoş geldiniz. Nick, büyükbabamın vasiyetini dağıtan Amerikan hukuk bürosu için çalışıyor.
Nick travaille pour la société juridique qui administre le fidéicommis de mon grand-père.
- Büyükbabamın evinin duvarında.
- Chez mon grand-père.
Dostum, büyükbabam burada olsaydı...
Si mon grand-père pouvait être ici maintenant...
Büyükbabamın bilmediği oğlu İtalya'da 442. birlikle beraber savaşırken komşularının mülkü üzerlerine geçirip sahiplenecekleriydi.
Mais grand-père ignorait que, pendant que son fils se battait en Italie avec le 442e, les voisins s'arrangeaient pour faire interdire la propriété et se la faire transférer.
Büyükbabamın babası, Kızılderilileri öldürmüş.
Mon arrière-grand-père a tué des Indiens.
Büyükbabamın büyüdüğü evden daha büyük.
Mon papy a été élevé dans une maison plus petite que ça.
Çocuklar, çocuklar, çocuklar... New York'taki en güzel hamburgeri yemişseniz diğer tüm hamburgerlerin tadı büyükbabamın ayağı gibi geliyor.
Quand on a déjà goûté au meilleur burger de New York, tout les autres burger ont le goût des pieds de mon grand-père.
Ama siz yiyebilirsiniz. Büyükbabamın ayağının tadını çıkarın.
Mais allez-y, mangez, profitez bien des pieds de mon grand-père.
Büyükbabamın doğum günü partisine gelecek.
Il vient pour l'anniversaire de papy.
Büyükbabam Joseph, düğününde bunları almak için altı ay fazla mesai yapmış. Ve ben de senin almanı istiyorum.
Mon grand-père, Joseph, a fait 6 mois d'heures supplémentaires pour les avoir pour son mariage, et je voulais que tu les aies pour le tien.
Şu an için büyükbabamın 70'lerden kalma takımının mahvolmadığından emin olmam gerek. - Tabi.
Là je veux juste m'assurer que le costume des années 70 de mon grand père n'est pas foutu...
Büyükbabamın 70'lerden kalma takımından daha fazlasıydı.
Plus qu'il l'était déjà en étant le costume des années 70 de mon grand père.
Büyükbabam yüksek sesle ıslık çalabilir.
Mon grand-père peut siffler vraiment fort.
Oh, evet. Büyükbabam da bir kabartı yüzünden ölmüştü.
Ah oui, mon grand-père est mort de ça.
Evet, büyükbabam.
Mon grand-père...
Büyükbabam, 1.Dünya Savaşı'nda Alman İmparatorunu Hollanda'ya kadar kovalayanlar arasındaydı.
Mon grand-père a repoussé les Boches aux Pays-Bas durant la Première Guerre mondiale.
Ama Brian, büyükbabam Haim'in düğününü kendi gözlerimle görme şansını bir daha ne zaman yakalayabilirim.
Mais Brian, quand est-ce que j'aurais une autre chance de voir le mariage de mon grand-père Ryan de mes propres yeux?
Bilmiyor musun, Tae Sang Grubunun asıl işi büyükbabamın döneminden beri, hep kömür işleri olmuştur.
Tu oublies quelle est la principale filière du groupe Tae Sung? Même à l'époque de grand-père, c'était et cela reste le charbon.
Bu büyükbabamız. Ve bu da Courtney'in kocası, Jim.
Voici Papy et voici Jim, le mari de Courtney.
Gelde, büyükbabamın bana aldığı harika şeylere bak!
Viens voir ce que Papy m'a acheté!
Büyükbabam, ünlü bir aktörün kostümcüsüydü.
Mon grand-père était le tailleur d'un comédien célèbre.
Büyükbabamın çalıştığı aktör John Wilkes Booth'du.
Mon grand-père travaillait pour l'acteur John Wilkes Booth.
Büyükbabam bir terziymiş ;
Mon grand-père était tailleur.
Beni çölde yolculuğa büyükbabam Kral George çıkardı. Siyahların yaşam tarzını bana o öğretti.
Mon grand-père, le Roi George, il m'emmène dans le bush, m'enseigne les façons des hommes noirs.
Büyükbabam bana en önemli şeyi, öykü anlatmayı öğretti.
Grand-père m'enseigne la plus importante leçon de toutes : Raconter les histoires.
Büyükbabam Kral George.
Mon grand-père, le Roi George.
Büyükbabam konuştu.
Grand-père.
Koçun tıpkı büyükbabam gibi konuşuyormuş.
- Vraiment? Ton entraîneur ressemble à grand-papa.
Büyükbabam 40 yıl boyunca yer altında çalıştı.
Grand-papa a travaillé sous terre pendant 40 ans.
Hayatım boyunca büyükbabamın şöhretinin gölgesinde yaşadım.
Toute ma vie, j'ai vécu dans l'ombre de mon grand-père.
Babam ve büyükbabam eskiden çiftçilermiş.
Mes parents étaient fermiers.
Büyükbabamı bu işe karıştırma.
Laisse grand-papa hors de ça.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]