Genç biri перевод на французский
608 параллельный перевод
Genç biri, ama fena adam değil.
Arrogant, mais pas mauvais.
Bebek konusunda ne kadar heyecanlı olduğunu biliyorum, ben de öyleyim ama tüm arkadaşlarımız beni genç biri olarak düşünüyor, öyleyim de zaten.
Je sais comme tu es excité au sujet du bébé, et moi aussi... mais nos amis ici pensent tous que je suis jeune, et je le suis.
Bazen genç biri etrafında neler olup bittiğini görmek için sağa sola bakabilir.
Un jeune a parfois du merite a se montrer curieux... de ce qui se passe autour de lui.
Genç biri için bu çok zordur.
C'est mauvais pour un jeune homme.
Federal yargıç önemli bir görev, özellikle o kadar genç biri için.
Juge fédéral, c'est un poste important, surtout si jeune.
Genç biri, topallayarak yürüyordu.
Un type jeune, qui marchait en boitant.
Biliyor musunuz, orduda genç biri olarak görev yaparken, cinayetler
Quand j'étais dans l'armée j'étais très intéressé par...
Dürüst, adamlarına karşı adil ve genç biri olarak oldukça anlayışlı. Ona ne yapalım?
- Il vous a évité des corvées?
Genç biri. Olay bu.
Et Warren est jeune, lui.
O genç biri, zengin ve mutlu olacak.
Elle est jeune, elle sera riche, elle sera heureuse.
Genç biri çok faydalı olabiliyor.
Un enfant peut être très utile.
Karlı bir gecede... kendimi genç biri olarak Zürih'te buldum.
Je me suis trouvé seul, à Zurich.
Genç biri ona senin mesajını getirdi.
Une jeune personne est venue avec un message de toi.
- Genç biri mi?
- Une jeune personne? - Une jeune fille.
Yani, ben aziz değilim, genç biri olsaydı neyse ama Peder, çok yaşlıydı.
Je ne suis pas un saint. Si elle avait été jeune... Mais elle était trop vieille!
Genç... çok genç biri değilim. Yakında yaşlı biri olacağım. Rekabetten hoşlanmayan, çok sıkıcı, hayal gücünden yoksun, sıradan bir adamım.
Je suis un cadre d'un âge certain, sans ambition et sans saveur, un employé quelconque et sans génie.
Sesine bakılırsa genç biri.
D'après sa voix, il paraîtrait jeune.
Genç biri miydi?
Un interne?
O genç biri, defalarca gördüm onu. Beni seviyor.
- C'est un jeune homme que j'ai rencontré plusieurs fois et qui m'aime.
Hatırlarsın, bir keresinde bana da kur yapılmıştı, baban olmayan genç biri tarafından.
Tu sais, moi aussi, j'ai été courtisée autrefois par un jeune homme qui n'était pas ton père.
- O genç biri, kendine gelebilir.
- Il est jeune, ce n'est rien.
Ancak, sizin gibi genç bir çifte manevi babalık yapacak biri olduğunu hiç düşünmemiştim.
Mais il ne m'est jamais apparu comme un homme qui se donnerait la peine de jouer les bienfaiteurs pour un jeune couple comme vous.
Genç ve kibar biri olurdu.
Il serait jeune et gentil.
O genç, güzel ve terbiyeli biri.
Elle est jeune, belle et honnête.
Sizi temin ederim ki, ne düşünüyorsanız ve o size her ne anlattıysa, bunun tam tersi. Bu genç adam kesinlikle bu ülkenin düşmanlarında biri değil.
Je vous assure que, contrairement à ce qu'on croit et à ce qu'il vous a dit, ce jeune homme n'est sûrement pas un ennemi de ce pays.
Neler hissettiğinizi anlıyorum Bay Cohan. Ama genç ve sert biri olmanız gerekiyor.
Je vous comprends mais il nous faut des jeunes!
Biri genç diğeri yaşlıca iki adam.
Un jeune et un plutôt plus âgé.
Genç bayanı karşılayan biri oldu mu? Kesinlikle o adam karşıladı.
- On est venu la chercher?
Bu, biri bildiğimiz, diğeri ise yaşamını ve hayal gücünü savaşın biçimlendirdiği... genç bir pilotun zihnindeki, bilmediğimiz iki dünyanın hikâyesidir.
Voici l'histoire de deux Mondes le nôtre et un autre qui existe dans l'esprit d'un jeune pilote dont la vie a été bouleversée par la guerre.
Krallıktaki her evlenmemiş genç kız, ayrım yapılmaksızın, bu camdan ayakkabıyı ayağına giymeyi denesin, ayağı bu ayakkabıya tam olarak uyanlardan biri bulunsun ve o genç bayan bu araştırmanın sonucu olarak ilan edilsin ve Majestelerinin, sevgili oğlumuzun ve tahtın varisi olan asil prensimizin gerçek aşkı olarak kabul edilsin.
toutes les jeunes filles de tout le royaume sans exception essaieront de passer cet escarpin de verre, et s'il en est trouvée une à qui cet escarpin va correctement au pied... cette jeune fille sera proclamée l'objet de cette quête et sera considérée comme le grand amour de Son Altesse Royale, notre héritier et fils bien-aimé, le noble prince.
Bence harika biri o. Eli yüzü düzgün iyi bir genç adam.
Je crois que c'est un type épatant.
Biri orta yaşlı, kısa boylu. Diğeri uzun boylu ve daha genç.
Un petit homme d'âge mur et un grand gars un peu plus jeune.
Genç olmasına rağmen oldukça ünlü ve etkili biri.
Jeune, mais déjà réputé. Dynamique, et très influent.
Düşündüm ki, eğer genç zihinlere biçim, hayatlara yön verirsem yaratıcı biri olabilirim.
Mais je veux aider à former de jeunes êtres. - Enseigner, pour moi, c'est créer.
Ama sen sevgilim sen benim için her zaman genç ve adil biri olarak kalacaksın.
Mais pour moi, tu resteras toujours Fraîche et rose, Ô mon amour
Günün birinde ona uygun, genç ve yakışıklı biri çıkar.
Un jour, un gentil jeune homme viendra, juste pour elle.
Biraz genç işi kalıyor, değil mi? Sekiz yaşında biri için ideal.
C'est un peu jeune pour moi... mais toujours à la mode pour une fillette.
Daha genç biri gerek.
Il nous faut quelqu'un de jeune.
Genç bir akrabam, daha doğrusu anne tarafından uzak bir akrabam görüşlerimi paylaşmayan serserinin biri.
Or, un de mes jeunes parents lointains, du côté de ma mère... ce misérable, je n'ai pas honte de le dire, n'est pas du même avis que moi.
Geçen gün seni genç bir kızla görmüşler. Biri söyledi.
On t'a vu en compagnie d'une jeune fille.
Genç ve güzel biri ama giyecek tek bir güzel kimonosu bile yok.
Elle est jeune et belle. Elle voudrait des kimonos neufs.
Palm Beach'deki yüzü olmayan genç bedenlerden biri miydin?
- J'ai pris soin de vous. - Huit jours en maison de repos... - J'ai fait ma part.
Demek, ordudaki en genç albay kendini ne saygın ne de cesur biri olarak görüyor.
Le plus jeune colonel de l'armée dit n'être ni fier ni héroïque?
Şifalı suyu dağıtan kızlardan biri, çok çok güzel, genç ve eskil, bir çocuk, şimdiden bir kadın... kendine has, ışıltılı.
Elle est belle, jeune. Elle a la grâce antique. La femme-enfant.
İsveçli kızın sevgilisi. Genç yaşına rağmen klas biri.
C'est la petite suédoise, pour un jeunot, il sais y faire.
Darrin, Harry daha dün akşam, bana senin reklam sektörindeki en genç ve en yetenekli isimlerden biri olduğunu söylüyordu.
Darrin, Harry me confiait pendant le dîner d'hier que tu étais l'employé le plus prometteur de l'agence.
Bu alanda sizin kadar genç ve başarılı biri olduğunu sanmıyorum, Bay Stephens.
Il ne rentrera pas dîner. Alors, Samantha, tu es vraiment ridicule.
Bence de. Ama genç bayanda da biraz hata var. Delikanlının biri davet etti diye hemen atlamaması gerekirdi.
C'est sa faute aussi, elle ne devrait pas le croire, quand un garçon lui dit de venir le voir.
Oda arkadaşlarından biri senden daha genç.
Tu seras avec un plus petit que toi.
Onlardan biri, gördün mü ne kadar genç.
Eh bien, regardez comme il est jeune celui-ci.
Ve üçüncüsü, kendime genç bir yardımcı buldum. İşine gerçekten çok bağlı biri.
Enfin, j'ai engagé un jeune adjoint qui fait son travail très consciencieusement.
biri 247
birisi 209
birini 32
biri var 29
birim 66
birinci gün 16
birine 18
birinci katta 19
birinci 55
biri bana 23
birisi 209
birini 32
biri var 29
birim 66
birinci gün 16
birine 18
birinci katta 19
birinci 55
biri bana 23
birincisi 390
birinci kat 30
birisi var 21
birinin 43
birinci dünya savaşı 32
biri burada 17
birini arıyorum 33
biri geliyor 129
birini bekliyorum 30
biri vardı 17
birinci kat 30
birisi var 21
birinin 43
birinci dünya savaşı 32
biri burada 17
birini arıyorum 33
biri geliyor 129
birini bekliyorum 30
biri vardı 17
birinci kural 18
birinci bölüm 38
biri gitti 31
birim 01 25
biri mi öldü 17
birini seç 19
birinci manga 18
birini öldürdüm 16
birinci subay 32
birinci sınıf 101
birinci bölüm 38
biri gitti 31
birim 01 25
biri mi öldü 17
birini seç 19
birinci manga 18
birini öldürdüm 16
birinci subay 32
birinci sınıf 101