Güzel yer перевод на французский
2,369 параллельный перевод
Güzel yer.
Pas mal.
"Trolün kızı,'Burası yaşamak için hayal edebileceğim en güzel yer'dedi."
"C'est le plus beau des endroits " où je pourrais vivre, dit la fille du troll.
Güzel yer. İyi biftek.
Bon restau, bons steaks.
- Güzel yer.
- Bel endroit.
- Güzel yer.
- C'est sympa.
Burası o iş için ideal. Görüp görebileceğiniz en güzel yer.
C'est l'endroit parfait, la plus belle ville que vous verrez jamais.
Dünyadaki en güzel yer.
C'est un très bel endroit, le meilleur endroit au monde.
Ben mutfağa bakacağım, bıçak saklamak için güzel yer.
Je vais vérifier la cuisine. Bon endroit pour se débarrasser d'un couteau.
Bütçen müsait olursa, güzel yer.
Chouette appartement, si on peut se l'offrir.
Güzel yer.
- C'est très beau ici.
Güzel yerler olmasa da, bir yer var en azından. Hadi kan.
Pas quelque part de bien mais quelque part.
Ortalık yatışana kadar kalabileceğimiz güzel bir de yer buldu.
Il dit aussi qu'il a une bonne planque où se cacher en attendant que ça se calme.
- Bana güzel bir yer bul.
Trouve-moi un bel endroit.
Güzel bir yer, Amerikan tarzı. Duvarları motosikletle süslenmiş.
Resto américain avec des motos aux murs.
Biliyorum, pek güzel bir yer değil. Ama onlar buraya giremezler. Tabii ben istemediğim sürece.
Je sais que ce n'est pas grande chose mais ils ne peuvent pas entrer à moins que je le veuille.
- İşin doğrusu, oraya çok gittik güzel bir yer ama bana göre değil.
C'est bien, mais c'est pas vraiment mon truc.
"Bi hatunu getirmek " için ne güzel bi yer. Tabi bi kız tanıyosan. "
J'ai toujours cru que ce serait un bon endroit pour emmener une fille, si j'en connaissais une.
Güzel yer!
Bel endroit!
En güzel tarafı da bütün sanat okulları içinde Chicago Sanat Okulu, ülkedeki en geniş Van Gogh koleksiyonu olan yer, ve... şehrin her tarafında sanat var,
Le plus cool, c'est que de toutes les facs d'art, celle de Chicago a l'une des plus grandes collections de Van Gogh du pays, et...
Çocuklar güzel bir yer buldunuz mu?
Les garçons. Vous avez facilement trouvé?
Kıyamet vaktinde kendine yedek kulübesinde güzel bir yer buldun.
Tu viens de t'acheter une place sur le banc de touche pour l'apocalypse.
Bakabileceğim güzel bir yer.
- L'endroit parfait.
Haklıymışsın, güzel bir yer burası.
Tu avais raison. On se sent bien, ici.
Burada tabandan yer yüzeyine kadar kabaca altı feet derinliğinde güzel bir toprak kuyumuz var.
Donc ici nous avons un joli profil de sol sur presque 2 mètres de profondeur.
Tammy'e yakın güzel bir yer buluruz.
On peut vous trouver une prison proche de Tammy.
Köşede güzel noodle yapan bir yer var- - - Sana bahsetmiştim.
Il y a un bon restaurant asiatique.
- Ne güzel bir yer!
- C'est magnifique!
Sen hayatını buna benzer yerlerde geçiriyor olabilirsin ama benim gibi faniler için burası gayet güzel bir yer.
Je sais que tu vois ces endroits exotiques tout le temps... mais c'est très décent, pour nous les civils.
Çok güzel bi yer burası Burda olduğumuza çok sevindim
Cet endroit est charmant. Je suis contente d'être venue.
Sadece koyunlara nasil bakilir bunu bilirim ve burasi güzel bir yer.
Je sais seulement garder les moutons et c'est bien comme ça.
Yılbaşında ne yapacağını bilmiyorum. Yakında güzel bir yer ayarlarım.
Je ne sais pas ce que tu fais pour Noël... mais je devrais le réserver assez vite.
burası güzel bir yer, Addison.
C'est un bel endroit, Addison.
Los Angeles : Güzel insanlarla dolu bir şehir. Rüyaların gerçeğe dönüştüğü ve fantezilerin gerçek olduğu ve eşiniz içinizdeyken hissettiğiniz kadar genç olduğunuz bir yer.
Los Angeles, la ville des gens beaux où les rêves deviennent réalité et où les fantasment se concrétisent.
Çalıştığınız yer güzel.
Plutôt chouette l'endroit où tu travailles.
Çok güzel espresso yapan bir yer biliyorum.
Je connais un endroit qui fait de super expressos.
Çok güzel bir yer.
C'est si beau.
Ne kadar güzel bir yer.
Quel bel endroit!
Huzur dolu bir yer. Çok güzel.
D'un endroit paisible et magnifique.
Size önlerde güzel bir yer ayarlayayım.
Laisse-moi te montrer un bon siège devant.
Birlikte gittiğimiz güzel bir yer.
C'est un merveilleux endroit où nous avions l'habitude d'aller...
Durup denemek için güzel bir yer.
Un endroit comme un autre pour faire des tests.
Yürürüm, güzel bir yer olur bu.
J'entre, c'est un bel endroit.
Güzel bir yer, değil mi?
Chouette endroit, non?
Adresini kontrol ettim. Silver Lake'de güzel bir yer.
Il habite un bel appartement à Silver Lake.
Sam ve Jules Bravo Takımısınız. Güzel bir yer bulun kendinize.
Sam et Jules, équipe Bravo, faites-moi un topo.
Coaticook'ta, Magog yakınlarında çok güzel bir yer bulduk.
À Coaticook, près de Magog. Il est un endroit agréable, au milieu de la nature.
Nate! Durduğun yer güzel.
- Tu fais bien.
Sanırım senin "güzel bir yer" dediğini hatırlar gibiyim.
Je me souviens que tu avais parlé d'un bon restaurant.
Biz sadece ekim yapabileceğimiz güzel bir yer arıyoruz.
On cherche juste un endroit où faire pousser.
Boş ev. İşinin bölünmediğinden emin olmak için güzel bir yer.
Une maison vide, c'est parfait pour la tranquillité.
Tampa'da çok güzel bir yer varmış diye duydum.
J'ai une bonne adresse à Tampa.
yerine 100
yerim 21
yerinde 27
yeri 18
yerde 65
yere 84
yerine koy 21
yere yat 289
yerine otur 41
yerinde kal 43
yerim 21
yerinde 27
yeri 18
yerde 65
yere 84
yerine koy 21
yere yat 289
yerine otur 41
yerinde kal 43
yerler 24
yerine geç 53
yere koy 26
yerde kal 46
yerinde olsam 100
yerini biliyor musun 24
yerinde olsaydım 43
yerini biliyorum 24
yerini al 23
yerini biliyorsun 16
yerine geç 53
yere koy 26
yerde kal 46
yerinde olsam 100
yerini biliyor musun 24
yerinde olsaydım 43
yerini biliyorum 24
yerini al 23
yerini biliyorsun 16
yerinize oturun 22
yerinizde olsam 36
yerine dön 33
yere düştü 16
yerlerinize 124
yeri gelmişken 58
yerinizi alın 21
yerde kalın 17
yerlerinize oturun 30
yer yok 43
yerinizde olsam 36
yerine dön 33
yere düştü 16
yerlerinize 124
yeri gelmişken 58
yerinizi alın 21
yerde kalın 17
yerlerinize oturun 30
yer yok 43