Mutluluk перевод на французский
4,622 параллельный перевод
Mutluluk sembolü.
Le symbole du bonheur.
# Nice bir saatlik tatlı mutluluk
♪ Many an hour s sweet happiness
Görevinizi biliyor ve bunu yaptığı için büyük mutluluk duyuyor.
Il connait votre mission et était heureux de vous aider.
Mutluluk da buraya kadarmış ha Ed?
Tellement pour le bonheur Ed?
Biraz mutluluk sosu ister misin?
As-tu besoin d'un coup de sauce du bonheur?
İş birliği yapmaktan mutluluk duyacağız ama ilk olarak avukatımla konuşmak istiyorum
Bien, nous serons ravis de coopérer, mais je veux d'abord parler à mon avocat
Seçim ve mutluluk hakkında ortaklarla konuşmak için bugün öğle saatlerinde uçakta olacak.
Il va venir cet après-midi en avion pour parler aux partenaires de choix et de bonheur.
Konusu mutluluk ve hayat ve tüm bu yolculuk.
Uh, et bien, ça parle de, um... de joie. Et de vie, et de combien tout ça est un voyage.
Mutluluk içkisi mi, üzüntü içkisi mi? Paramı üzüntü içkisine yatırıyorum.
Tu bois parce que t'es heureux ou triste?
Olsaydı da mutluluk ve ben pek anlaşamayız.
Même si j'avais, tu sais, moi et le bonheur... On ne dure pas longtemps.
- Bundan mutluluk duyarız.
Ravis d'aider.
Ama referansa ihtiyacın varsa, onu vermekten mutluluk duyarım.
Mais si tu as besoin de recommandations Je serais content de t'en donner.
Yardımı dokunacaksa Kurucu Çift'i oynamaktan mutluluk duyarız.
On serait heureux de jouer le couple fondateur. si ça peut vous aider.
Bu mutluluk geçici mi?
Ce bonheur est juste une illusion?
Bütün zenginlerin aile hayatı sürekli mutluluk içinde geçmiyor mu yani?
Oh, tu es en train de me dire que tous les riches ne nagent pas constamment dans le bonheur familial?
Görevim onaylanır onaylanmaz, seni güvenlik ekibimde görmekten mutluluk duyarım.
J'aimerais que vous fassiez partie de ma sécurité personnelle dès que je serais confirmé.
Mutluluk.
C'est de la joie.
Artık burasının sapıklardan temizlenmiş bir insanlar kulübü olduğunu belirtmekten mutluluk duyarım.
Et je suis maintenant heureuse de notifier que c'est un endroit sans pervers.
Öyle! Bundan büyük bir mutluluk olmaz!
Oui, rien n'est plus merveilleux!
Böyle asil mi asil beş bey arasından seçim yapacak olman çok mutluluk verici bir şey olmalı!
Avoir le choix entre ces cinq magnifiques princes doit vous combler de bonheur.
Mutluluk verici mi?
De bonheur?
Asil bir prenses için en büyük mutluluk budur!
Voilà votre bonheur.
Mikado'nun hanımlarından biri! Bu ülkedeki hiçbir kız için bundan büyük mutluluk yoktur!
Être une compagne de l'Empereur, il n'y a pas de plus grand bonheur pour une femme de ce pays!
Benim için dilediğin mutluluk taşıması çok zor bir yüktü.
Ce bonheur que vous avez voulu pour moi m'a fait souffrir.
Burada olmak mutluluk verici.
Je suis si contente que tu sois là.
Bana yardım edersen, iyiliğine dönüş yapmaktan mutluluk duyarım.
Si vous m'aidez, je serais heureux de vous retourner la faveur.
Havalara uçmak, o mutluluk hissini tarif etmeye yetmez.
Ravie est faible, Euphorique plutôt.
İlanlarınızı asmaktan mutluluk duyarım. Ya da başka bir konuda yardım edebilirim.
Je serais contente de pouvoir mettre des flyers en ville pour vous, ou vous aider pour quoi que ce soit d'autres que vous ayez besoin
Bana mutluluk verdin.
"Tu m'as offert le bonheur.."
Yardım etmekten mutluluk duyarım.
Je suis content d'aider.
Mutluluk bakışı mı?
Est-ce un regard de plaisir?
Bu bakışta mutluluk göremiyorum ben.
Non, ce n'est pas un regard de plaisir.
Ama yaşadığız muhteşem macera bana hayatta dostluk, tutku, mutluluk gibi önemli şeylere değer veren... birini istediğimi hatırlattı.
Mais notre grande aventure m'a rappelé que maintenant, je veux juste quelqu'un qui aime les choses importantes de la vie... l'amitié, la passion, le bonheur.
Mutluluk buradan asla gitmeyecek gibi.
C'est comme si le bonheur n'allait jamais quitter l'appartement.
Harper Avery Derneğinin size bu konuda yardımcı olmak istediğini söylemekten mutluluk duyuyorum.
J'ai le plaisir de vous annoncer que la fondation Harper Avery aimerait beaucoup vous soutenir pour ce projet.
Ben bu dünyayı terk etmeden önce, sadece bir kaç gün var ama kalbimin bana verdiği mutluluk olmadan nefes alamıyorum.
Il ne me reste que quelques jours avant de quitter ce monde, mais mon cœur ne cessera pas de battre sans la joie que tu m'as donnée.
Özür dilerim, ben bunun bizim mutluluk yarışmamız olduğunu unuttum.
Je suis désolé, je ne pensais pas que notre bonheur était une compétition.
Onları içeri almaktan mutluluk duyarım.
Je serais heureux de les retenir.
Ben, sizi ahbabınız için sevgi ve mutluluk anlayışı ile doldururken Ed'e öfkeyi ve olumsuzluğu azalttığı kanıtlanmış diyeceğim.
Je vais dire à Ed que ça a été prouvé. diminuer la colère et la négativité pendant que ça te remplissait d'euphorie et d'amour pour ton prochain.
Ne tür bir mutluluk peki?
Quelle sorte de joie?
Mutluluk.
Le bonheur.
Her ne kadar Pawnee Videodome'un porno sarayına dönüşmesinden üzüntü duysak ve iğrensek de, Pawnee belediyesi'nin bu halk merkezinde haftalık film gösterimi yapacağını... duyurmaktan mutluluk duyuyorum.
Bien que nous soyons tristes et dégoutés que le vidéo-club de Pawnee soit devenu le temple du porno, j'ai le plaisir de vous annoncer que la ville de Pawnee organisera une soirée cinéma hebdomadaire ici, à la salle des fêtes.
Belki de sonunda kardeşimin mutluluk yüzü görmesini istiyorumdur.
Peut-être que je veux que ma sœur connaisse enfin le bonheur.
Mükemmel mutluluk.
L'euphorie parfaite.
Mutluluk olağan bir ayarlama.
L'euphorie est son paramètre par défaut.
İnsanların "mutluluk" kavramını bir meslekle bağdaştırmak istemesi ne garip.
C'est très bizarre d'associer "heureux" à un métier.
Şunu duyurmaktan mutluluk duyarım ki, bir dakika önce yeterli miktarda parayı topladık.
Je suis très heureuse de vous annoncer que depuis une minute, nous avons atteint le montant que nous nous étions fixé.
Dökeceğim gözyaşlarının mutluluk gözyaşları olacağını sanmıştım.
Je pensais juste que les larmes que je pleurerais serait des larmes de joie.
Kimse ölmedi, Satchmo iyi ve alarm şifreni değiştirdim. Biraz akçaağaç şurubu karşılığında sana şifreyi vermekten mutluluk duyarım.
personne n'est mort, Satchmo va bien, et j'ai changé le code de votre alarme, que je vous enverrai volontier en échange de sirop d'érable.
Ona mutluluk dilemiyorum.
Je ne lui souhaite pas de joie.
Mükemmel sonlara değil ama biraz mutluluk da olmalı.
Pas les fins parfaites, mais, vous savez, Il dois y avoir du bonheur dehors.
mutluluklar dilerim 16
mutlu yıllar 555
mutlu ol 66
mutlu günler 26
mutlu 183
mutlu son 24
mutluyum 175
mutlu musun 338
mutlu olun 20
mutlu yıllar sana 161
mutlu yıllar 555
mutlu ol 66
mutlu günler 26
mutlu 183
mutlu son 24
mutluyum 175
mutlu musun 338
mutlu olun 20
mutlu yıllar sana 161
mutlu noeller 1070
mutlu paskalyalar 22
mutluyuz 22
mutlumusun 18
mutlusun 26
mutlu noel 30
mutlu olmanı istiyorum 16
mutlu oldun mu 50
mutlu değilim 17
mutlu mu 63
mutlu paskalyalar 22
mutluyuz 22
mutlumusun 18
mutlusun 26
mutlu noel 30
mutlu olmanı istiyorum 16
mutlu oldun mu 50
mutlu değilim 17
mutlu mu 63