Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ S ] / Sadece beni

Sadece beni перевод на французский

5,512 параллельный перевод
Ayrıca sadece beni de değil.
Je n'étais pas le seul.
Sadece beni affetmeni istiyorum.
Je veux juste que tu me pardonnes.
Sadece beni yalnız bırak.
Laisse-moi tranquille.
Neden sadece beni dinleyip, anlamaya çalışmıyorsun?
Tu peux pas écouter ce que j'ai à te dire - pour au moins essayer...
-... sadece beni dinleyin... - Biz bunu beklemişken o vazgeçmek istiyor.
Il nous lâche au moment le plus crucial.
Sen sadece beni becer.
Prend-moi.
Yani adam sadece beni davet etti. Bu herifle ilişkiye kötü bir başlangıç yapmak istemiyorum.
C'est à moi qu'il a demandé, c'est maladroit.
kendini tekrar iyi hissetmek için sadece beni taklit et.
fais comme moi pour recharger tes batteries.
Sadece beni yetiştirirken ne kadar zorluk çektiğini anlattım.
Juste que tu t'es donnée du mal pour m'élever.
Sadece beni onun için yeterince iyi yap istedim.
Je voulais retrouver un bon niveau, pour elle.
Bazı insanlar sadece beni sevmez, ben sanırım.
Les gens ne m'aiment pas.
Dinle, sadece beni bir dinle. Ah, hayır!
- Écoute-moi bien.
Sadece beni aptal gibi gösterme.
J'ai pas envie de me ridiculiser.
Sen sadece beni yavaşlatırsın.
- Tu me ralentirais. - Je peux le faire.
Sadece beni olabildiğince yayında tutun.
Tiens moi à l'antenne aussi longtemps que possible.
Yoksa sadece beni rezil etmek mi?
Me faire honte?
Bu yüzden, ben... Sadece beni minnetle neşelendir.
Pour cela, je suis... bien, juste la couleur me met en valeur.
Ve neredeyse 1000 haftadır her Çarşamba günü beni buraya sadece bir şaka için mi getirtiyordun?
Et tu m'as laissé venir ici chaque mercredi pendant mille semaines juste pour blaguer?
O yüzden beni sadece yarım kontrol edebilir.
Le reste du temps, je gère.
İstediğim bir çok şeye erişebilirim Ethan ama beni, sadece sen Wolf'a götürebilirsin.
J'ai l'avantage d'accéder à beaucoup de choses, Ethan. Mais il n'y a que toi qui puisses me donner accès au Loup.
Vay anası be! Görünüşe göre Bayan Zoe sadece kocasını aldatmıyormuş, beni de aldatıyormuş, doğru mu?
On dirait que Madame Zoe ne trompe pas seulement son mari, mais elle trompe aussi son amant, hein?
Sadece güzel bir saça sahip olmanın ve bir miktar düşünceli olmanın beni ırk haini yapmadığını düşünüyorum.
Il me semble juste qu'avoir de beaux cheveux et être assez élégante ne fait pas de moi une traitre à la race.
Tamam, beni dinle. Sadece doğru şarkıyı çalmamız gerek. Güven bana bu dört direkli dünyada her şey yoluna girer.
Faut lui chanter la bonne chanson, et crois-moi, après ça tout s'arrange, point barre.
Beni sadece içeri tıkıp kilitleyemez misin?
Vous pouvez me faire rentrer?
Beni dert etme sen, sadece izleyeceğim.
Ne t'inquiètes pas pour moi, je regarde.
Sadece artık beni tercih ediyorlar.
Sauf qu'ils me préfèrent à présent.
Sadece güvenlerini kazanmakla kalmadım beni kendilerinden biri olarak gördüler hem de hiç kan akıtmadan.
J'ai non seulement gagné leur confiance, mais ils m'acceptèrent comme l'un des leurs. Sans bain de sang.
Sadece birkaç saat. Sonra beni uyandırırsın tamam mı?
Quelques heures et puis tu me réveilles.
Benim gizemli adam sadece kırık bir kalbi daha beni terk etmişti.
Mon homme mystère m'avait laissé plus qu'un c œ ur brisé.
Sadece bırakın beni.
Laissez-moi partir.
Dinle, acaba senin beni sadece azarlaman gibi bir durum olabilir mi?
Y a-t-il moyen que vous me donniez juste, une tape sur la main?
Beni rakip olarak görenler, sadece kadın olduğum için değil, şirketten gelen rakamlar yüzünden.
Qui me jugent mal, non comme femme, mais à cause des chiffres.
Eğer beni sadece filmlerde ve internette gördüyseniz büyütülecek bir şey yok.
Si vous ne m'avez vue que sur le net ou au cinéma.
Gelip beni alman gerekiyor, sadece üç telefon numarası biliyorum, tamam mı?
J'ai besoin que tu viennes me chercher, et je ne me rappelais que 3 numéros, d'accord?
Beni sadece cinsel ilişki kurmak için mi işe aldığını düşünüyorsun?
Tu crois qu'il m'a embauché pour coucher avec moi?
Beni sadece cinsel obje olarak görmeyeceksen, bence sorun yok.
A moins que vous ne vouliez que ce ne soit que sexuel. Ce qui ne me dérange pas.
Dinle beni Nick... Sadece şunu söylemek istedim ki Maria'yı evladım gibi görüyorum ve kendine iyi bir eş bulması hepimizi mutlu ediyor.
Écoute, Nick, je voulais te dire que María est comme ma fille.
Beni sadece sen görebiliyorsun.
Attends, donc tu es le seul à pouvoir me voir.
Beni sadece benzinci standartlarında düşünebilirsin ama sandığından...
Je vends de l'essence, mais je suis plus malin que tu le crois.
- Hiç! Tüm seyircilerin önünde beni sikmeye çalıştı sadece.
- Il voulait me baiser devant le public!
Önce bir beni dinle. Sadece dinle, lütfen.
Écoute-moi s'il te plaît...
Eminim sadece bundandır ama beni çok üzüyorsun.
Je suis sûre que c'est juste ça, mais... tu me rends très triste.
Sadece onu özlüyorum. Döner dönmez gelip beni göreceğini söyledi.
Vous ne serez ni la première ni la dernière à vous en étonner.
Bu insanlar sadece bana boş iltifatlar ediyor. Sarayda dürüst bir adam olması beni neşelendiriyor.
À côté des courtisans, j'aime avoir un homme franc à la cour.
- Sadece lütfen, beni yalnız bırakma.
Ne me laissez pas seul.
Sadece 17 yaşında, bilim adamı olma hayalleriyle yanıp tutuşan Bronx'lu bir çocuktum. Ve nasıl olduysa dünyanın en ünlü gökbilimcisi beni New York'un dışındaki Ithaca'ya davet edip bir cumartesi gününü bana ayıracak vakti bulabilmişti.
J'étais juste un gamin de 17 ans venant du Bronx qui rêvait de devenir un scientifique, et l'astronome le plus célèbre du monde trouva le temps de m'inviter à Ithaca, dans l'État de New York,
Böylece sadece kocam beni güzel bulacak.
Ainsi, seul mon mari me trouvera jolie.
Sen sadece al beni kollarına.
"Prend moi dans tes bras."
- Hayır, sadece Şerif Yardımcısı'nın beni tuvalet hakkımdan ne kadar süre mahrum bıraktığını kayıt altına alıyorum.
Je me demandais seulement depuis combien de temps votre adjoint m'avait privé de mon droit d'aller à la toilette.
Eğer bu it olayı sadece Stonehaven'daysa beni yerimden etmek içindir.
Si cette activité de Cabot est uniquement dirigée à Stonehaven, il est destiné à me renverser.
Sadece bir rüya olduğunu biliyorum ama sana doğru şeyleri söylersem beni affetmenin bir yolunu bulabileceğine inanmak zorundayım.
C'était qu'un rêve, je sais. Mais je suis persuadée qu'en trouvant les bons mots, tu pourrais me pardonner.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]