Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ S ] / Sadece biraz

Sadece biraz перевод на французский

8,387 параллельный перевод
Titrek gibiyim sadece biraz.
Je tremble un peu, c'est tout.
Ben sadece biraz gerginim.
Je-je-je suis juste un peu nerveux.
Sadece biraz fazla sinirli olduğunu söylüyorum.
Je dis juste que tu réagis un peu trop fort.
Bu bir sır değil, Ellie, bu sadece biraz hesaplı bir savsaklık.
- C'est pas un secret, Ellie, c'est juste tu sais, une petite omission calculée.
Sadece biraz kan kaybetti.
- Il va bien. Juste une petite perte de sang.
- Hey, sadece biraz eğlenmek istedik.
on voulait juste s'amuser un peu!
- Yok, sadece biraz takılıp yaşımıza uygun şeyler içeceğiz.
on va juste traîner et boire des boissons autorisées.
Sadece biraz fazla sinirli olduğunu söylüyorum.
Je dis juste que tu exagères un peu.
Senin ise sadece biraz daha olgunlaşmaya ihtiyacın vardı.
Et toi... t'as besoin de réfléchir un peu.
Sadece biraz yorgunum.
Juste un peu fatiguée.
Ben sadece biraz gevşek görünüyor, demek istiyorum.
Ça me semble un peu mou.
Sadece biraz sarsıntı var.
J'ai juste reçu un petit choc.
Motora henüz bakmadım ama sadece biraz makyaj gerek. - Boyanması gerekebilir.
J'ai pas encore vérifié le moteur, mais à mon avis, il aura surtout besoin d'un bon nettoyage.
Sadece biraz. Gereken görsel efektler için.
Juste un peu plus pour quelques effets spéciaux qu'il a besoin.
Sadece biraz kısaydı.
Elle est juste un peu courte.
James'in sadece biraz...
James a juste besoin de...
Sadece biraz daha ileri.
Un peu plus loin.
Olacak tatlım sadece biraz daha zamana ihtiyacın var.
Tu vas y arriver, mon chou. Ce n'est qu'une question de temps.
Sadece biraz daha zamana ihtiyacım var.
Il me faut juste plus de temps.
- Sadece moral depolamak için. Sadece biraz onlarada değin biraz alkış alsınlar.
Pour le moral, juste une mention pour qu'ils soient applaudis.
Bilmiyorum. Sadece biraz daha...
Je ne sais pas, il me faut plus de temps pour l'ex...
Sadece güçlenmek için biraz zamana ihtiyacım var.
Il me faut un peu plus de temps pour être plus fort.
Ben sadece seni biraz tanımak istedim.
Je voulais juste essayer de te connaître un peu mieux.
Sadece... bana biraz zaman verir misin, lütfen?
Juste... pouvez-vous me laisser un moment s'il vous plaît?
Biraz takılıyoruz sadece.
Oh nous... nous amusons bien.
Yani, onlar sadece kendilerini biraz zaman alıyor.
Ils essayent de nous retarder.
Hayır, sadece... Biraz duygulandım.
Non, je suis... un peu émotive.
Sanırım, biraz düzenli olan sadece benim.
Bien, je suppose que je ne suis pas assez religieux.
Geçen yıldan biraz arttığını biliyorum. Sadece onun bir takım şekerli, kalorili baya iyi bir şey olduğunu düşünmüştüm.
Je sais qu'il y avait beaucoup de restes, je pensais juste que c'était un genre de gluten, calorique, un truc dont il ne faut pas abuser.
Aslında bu sadece aynaya bakınca dünyanın biraz daha berbat olduğunu düşündürecek bir şey.
C'est une chose à voir dans le miroir pour rendre ce monde un peu moins nul.
Sadece Adelaide'ın evine varmaya odaklanalım çocuklar, böylece bu işten kurtulurum, ve hızınızı biraz arttırırsanız süper olur, anlaştık mı?
on va chez Adélaïde et je pourrai me laver les mains de toute cette histoire ok?
# patatesler ve pekmez # # biraz istersen, sadece söyle # # ılık ve yumuşak tıpkı köpek yavrusu ve çorap # # krema ve şekerlemeyle dolu # # patatesler ve pekmez # # cebir dersinden çok daha tatlı # # karnın gurulduyorsa #
des pommes de terre et de la mélasse ♪ il n'y a qu'à demander ♪ ♪ C'est chaud et doux comme des chiots et des chaussettes ♪ ♪ remplies de crème et de sucres d'orge ♪ des pommes de terre et de la mélasse ♪
Sadece üst kısmı biraz sıska.
C'est juste le premier chiffre qui était mal écrit.
Çocuklar, anne babaya biraz kızgın sadece.
Okay les gars, maman est juste un peu en colère après papa.
Sadece güçlenmek için biraz zamana ihtiyacım var.
Il me faut un peu de temps pour devenir plus forte.
Biraz daha kapsamlı görünüyordu sadece.
Elle semblait simplement complète.
Sonra biraz daha aldım. Sadece eğlence amaçlıydı.
Et encore d'autres... tout ça, pour le fun.
- Bilmiyorum. Sadece cüzdanımdaki var, ve çekmecede biraz ot var. - Hangi çekmece?
- Je sais pas, j'ai mon portefeuille, et il reste quelques têtes dans le tiroir.
Sadece biraz pul almak için bekliyorum.
- En fait, j'attends pour acheter des timbres.
Biraz yardım edeyim dedim sadece. Bu Yüzbaşı Ng.
Je te présente le capitaine Ng.
Bu sadece, zaten ölmek üzere olanları biraz haysiyet ile öldürmek.
Je permets à des gens condamnés de mourir dignement.
Evet, sadece düşündümo gerçekten sıska ve gergin ve biraz gibi vardı Bir İngiliz aksanıyla, ya da bir şey.
Je me suis dit qu'il était vraiment maigre et nerveux, et qu'il avait un petit accent britannique.
Bu, biraz utanç verici ama bu sadece, ben... mi var herhangi bir şans Hala başka bir bebeği istiyor?
C'est certain que c'est un peu gênant. Mais c'est juste que... Est-ce que tu aurais voulu un autre enfant?
Biraz fazla yaşlı sadece.
Il a juste les dents longues.
- Biraz kan sadece.
- Il y a juste un de sang.
Hayır, bebeğim. Biraz kan var sadece, bebeğim.
C'est juste un peu de sang.
Bize sadece, biraz 80'lerdeki düşük kalite kirli ottan lazım.
On va prendre de la mari douce de la fin des années 80.
Sadece seni gördüğüme biraz şaşırdım.
Je suis surprise de te voir.
- Biraz klostrofobik hissediyorum sadece.
Je suis un peu claustro, c'est tout.
Sadece eşimle biraz güzel vakit geçirmek istemiştim.
Je voulais passer un moment privilégié avec Madame.
Biraz kirlenmiş sadece. Gördün mü?
Elle est juste un peu sale, c'est tout.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]