Tanıştık перевод на французский
7,445 параллельный перевод
- Tanıştık.
- Nous avons fait connaissance.
- Sayın Bakan, nihayet tanıştık.
Mr. le Ministre. Je vous rencontre enfin.
- Daha önce tanıştık mı?
- On se connaît?
- Tanıştık mı biz?
- On se connaît?
- Evet. Ofiste tanıştık.
On s'est vus dans le bureau.
Yeni tanıştık biliyorum, böyle söylemem aptalca oldu.
Je sais qu'on vient de se rencontrer. C'est juste que...
Bak, iyi bir adama benziyorsun ama yeni tanıştık sonuçta, tamam mı?
Vous avez l'air très gentil, mais je viens de vous rencontrer.
Bir köprü üzerinde, kollarım ardına kadar açıkken mi tanıştık?
Arrête ça. C'est un tissu de mensonge.
Milly'le, babam Oregon'dan Londra'ya transfer olduğu zaman tanıştık.
J'ai rencontré Milly quand mon père a été muté de l'Oregon à Londres.
- Tanıştık.
- On s'est présentés.
Onunla Jacksonville'de yeni tanıştık, şeyde...
On l'a rencontrée dans un... à Jacksonville.
Birkaç hafta oldu. Anastasia okul gazetesi için benimle röportaj yaparken tanıştık.
A quelques semaines maintenant, nous avons effectivement rencontré lors Anastasia m'a interviewé pour le journal étudiant.
Ev arkadaşı olduğunu bilmiyordum. Dışarıda tanıştık.
Je savais pas que c'était sa coloc, je l'ai connue ailleurs.
Daha henüz yeni tanıştık.İstersen zorlama.
Nous avons fait connaissance il y a seulement quelques heures, ne soit pas si intrusive.
- Biz zaten tanıştık.
On se connait déjà.
Sonunda tanıştık ve çok heyecanlıyım...
Libby Day. C'est incroyable de vous rencontrer...
Onunla geçen sonbaharda Alan'ı ziyaret ettiğimiz sırada Britanya Müzesi'nde tanıştık.
On l'a vu au musée quand nous visitions. Alan.
İnternette tanıştık.
On s'est connus sur Internet.
Camden'da'The Good Mixer'adında bir barda tanıştık. KONUŞAN :
On s'est rencontrés au pub Good Mixer, à Camden.
Yaklaşık iki buçuk yıl önce tanıştık.
On s'est rencontrés il y a 2 ans 1 / 2.
Martland ve ben, Oxford'da tanıştık.
On s'est connus à Oxford.
Biz de arkadaş aracılığıyla tanıştık ve şimdi hâlimize bak.
On nous a présentés et regarde-nous maintenant.
Daha önce tanışmıştık ve sen de bana konuşma tarzımı sevdiğini söylemiştin.
Un jour, tu m'as déjà dit que tu aimais ma façon de parler.
lisede tanıştığımızda seksi olan fakat sonra kendini bırakıp ; Hani şu ; göbekli, dolma boyunlu kıllı çeneli kadınlardan sandım.
je vous imaginais du genre : fille canon au lycée qui s'est laissée aller et a du bide, un cou de dindon, du poil au menton.
Galiba henüz tanıştırılmadık.
On n'a peut-être pas été présentés.
Çünkü onunla tanışmamıştık Tam olarak değil.
Je ne le connaissais pas.
Her gün ne kadar kızla tanıştığımı görüyor musun?
Tu vois combien de filles je rencontre par jour?
Onu pek tanımazdım fakat kız yıkılmıştı.
Je la connaissais mal, mais... elle était effondrée.
Belki de refleks bir davranıştır ve biz buna tanık olduk.
Peut-être que c'est un comportement émergent et que nous en sommes témoins.
- Neyse, onunla Detroit'te tanışmıştık...
Je l'ai connu à Détroit.
İşte tanıştığım bir kıza vuruldum.
je craque pour une collègue.
20 yaşımızdayken tanıştık.
On s'est connus à 20 ans.
Demek kızımla tanıştın.
Tu as rencontré ma fille.
Rahmetli eşim Morris'le Milan'da kendi mayo markasının fuar tanıtımda tanışmıştık.
Mon défunt mari, je l'avais rencontré à Milano sur un salon pour une ligne de maillots.
Bu Derek Markham denen adamla ne tanıştım ne de görüştüm... ama seninle defalarca telefonda görüştüm. Ne kadar ilginç ki... televizyona çıkıp başarılı olduğum anda... ürünün fiyatı birden arttı.
Je n'ai jamais parlé à ce Derek Markham, mais j'ai discuté avec vous et je trouve curieux que dès l'instant où j'ai du succès à la télé, le tarif augmente.
Bartok'u o kadar iyi tanımazdım. Birkaç defa iş yapmıştık.
Je ne connaissais pas très bien Bartok, même si nous avons eu quelques contacts.
Şuan ki sorunun alkol değilse bile... kokain, alem veya tanıştığın her kızla yatmaya çalışman sonunu getirecek.
Alors, ce n'est pas l'alcool maintenant.
Kızım Edith ile tanışmıştınız herhalde.
Je vois vous avez déjà rencontré ma fille Edith.
Daha önce tanışmıştık.
On s'est croisés tout à l'heure.
Johnny, ben ciddiyim. Tanıştığın ilk kızla sahaya dönüyorsun.
Avec la prochaine fille, tu t'y remets.
Bardaydım, bir kızla tanışmıştım. Adamın biri kızın önünde bana sataşmıştı.
J'étais dans un bar, j'ai rencontré une fille, et un gars m'a agressé à cause d'elle.
Bir kızla tanıştım.
J'ai rencontré une fille.
Hayatımda tanıştığım en ilginç, en güzel kızdın ve bir şekilde... Bilemiyorum. Bir şekilde beni seçtin.
Tu es la plus belle et la plus merveilleuse, et pour une raison quelconque, c'est moi que tu as choisi.
Kuzey Carolina'lı bir erkek, çok uzaklardan güzel bir kızla tanıştığında onu kazanmak için elinden gelen her şeyi yapmalıdır.
Quand un jeune homme de la Caroline du Nord rencontre une jolie fille étrangère, il doit faire tout son possible pour la conquérir.
Aslında önce benimle tanıştı sonra kız arkadaşı oldu.
En fait, il m'a rencontrée avant d'avoir une copine.
Seni Şükran Günü'nde rahatsız etmem istemem ama seninle bir ara tanışmıştık. Pencerenden içeri dalmıştım gecenin bir yarısı
Désolée de te déranger pendant Thanksgiving, mais on se connaît, je suis passée par ta fenêtre, une nuit.
Annem beni şık bir takım elbise giyen bir adamla tanıştırdı.
et m'a mère m'a présenté un homme dans un très beau costume.
Bana yemek ve kıyafet verip para karşılığında insanlarla tanıştıracaktı.
Il me donnerait de la nourriture et des vêtements et me présenterait des hommes contre de l'argent.
Biz tanışmıştık.
Nous nous sommes déjà rencontrés.
İşyerinde, barlarda, sokakta falan tanıştığım kızlarla yaşadım.
Rien que des filles du boulot de bars aussi, et celles des rues.
Hayır, demedim. Tanıştığın en az kıskanan adamımdır ben.
Non, je suis la personne la moins jalouse au monde.