Tat перевод на французский
1,229 параллельный перевод
Bayanlar ve Baylar, keyifli yolculuğunuzda sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm ama sizden farklı olarak, ben tat reseptörlerim olmadan doğdum.
Messieurs dames, désolé d'interrompre votre agréable voyage, mais je suis malheureusement né sans papilles gustatives.
Tat veren bir sos.
- Une sauce parfumée.
Doktor bana tat alma duyunun tam olduğunu söyledi.
Vous avez des papilles gustatives. Vous ne les utilisez presque pas.
Doğru ama, eğer tat alma duyumu yeniden kazanabilseydim, onu kaybetmeye razıydım.
C'est vrai. Je les échangerais bien contre mes papilles gustatives.
Tüm saygımla, eğer daha büyük torpidolarınız yoksa, geriye dönmüyorum, fakat bu meseleyi sizinle tatışmaya razıyım.
Je refuse, à moins que vous ayez autre chose dans vos tubes à torpilles. - Mais je suis prête à discuter.
Tat kazanmış.
Il a du nez.
Hadi omleti tat.
Voyons cette omelette...
Sevgilim, kendini çok kaptırıyorsun.
Ne te mets pas dans cet tat.
Şunu tat.
Essaie ça.
O dudaklar, o kalçalar gel de bir tat. Olmazsa, yeme de yanında yat!
Toutes ces bouches, ces croupes, ces langues fourrées...
Sen, yalnızca sen hayatıma tat veriyorsun.
Toi, le bonheur de toute ma vie Toi, toi, mon espérance
Belki de sarımsağı fazla kızarttım. Garip olan tat bu muydu?
J'ai fait revenir l'ail trop longtemps, c'est ça?
Brüksel lahanası her tür lezzetle uyumlu bir tat oluşturabilir. Yani bir bakıma Brüksel lahanası sebzelerin kraliçesidir diyebiliriz.
Si seulement les gens se donnaient la peine de realiser que ce sont bien plus que des legumes...
Bırakın ağlayayım. Kaybedenler ağlamalı. Dillerindeki acı tat midelerini yakmalı.
Laisse-moi donc, car les perdants ont le droit de soulager leur bile par d'amères paroles.
Evet. Bayağı kuvvetli bir tat.
Nettement meilleure.
BW yönetim kuruluna geldiğimde kumarın'a benzer bir tat verecek başka bir maddeye geçmeye çalışmışlar ve başarısız olmuşlardı.
Quand je suis arrivé chez B et W, ils avaient tenté de changer la coumarine par un composé ayant le même goût, mais sans succès.
Tat alma, koku, acıyı hissetmiyor...
Ie toucher, l'odorat, iI ne sent pas Ia douleur...
Bu sayede tereyağına hafif bir tat vermiş oluruz.
Afin que seule une fine trace d'ail ne soit ajoutée au beurre.
Sarmadan bir lokma aldığında dilin üç farklı tat tarafından tuzağa düşürülür.
Et lorsqu'ensuite vous coupez un bout de la roulade... Votre langue est chatouillée par trois saveurs
Tatı Heinz ketchup'dan daha güzel, seni aptal.
Ça a meilleur goût que le ketchup. Enculé!
Sanırım artık okulda sık sık tuvalete gidecek. Ve bununla kapüçinosuna biraz tat kattım hepsi bu.
Mais je vais te dire je crois qu'il va chier au bahut.
Her ne kadar vanilya dünyadaki en popüler tat olsa da gerçek şu ki, çikolata hâlâ en iyisi.
[Skipped item nr. 343 ] [ Skipped item nr. 344]
Ama 5000 yıl sonra bile her gün, yeni bir tat.
Mais, même après 5000 ans... chaque jour, un nouveau parfum.
Hepsini bir tat.
Essaie-les tous.
Düşündüm ki, vampir tat alma duyuların bunların lezzetine varamasaydı çok fazla incinmiş olmazsın.
Je savais qu'avec tes papilles de vampire tu ne sentais pas les goûts... alors je voulais pas te faire de mal.
Eski parçalar artık tat vermiyor.
C'est ringard, les vieux trucs.
Bir tat.
- C'est quoi?
Tüm tat ünitelerini içine çekiyorsun.
Tu aspires ses effets gustatifs.
Bazen mektup ne kadar tatlıysa, ağızda bıraktığı tat o kadar acı olur.
Parfois, plus la lettre est douce, plus le goût est ensuite amer.
En sevdiğin tat, vanilla?
Ton parfum préféré est la vanille?
Buzz kola, uğruna öldüreceğiniz tat.
Buzz Cola, on va jusqu'à tuer pour ça.
Ne diyebilirim ki? Markası önceden tahmin edilebilen şampanyanız, 1 numara sayılamayacak pizzanız ve "Daha vanilyalıyı doğru yapamazken neden 31 ayrı tat yaparsınız?" dedirten dondurmalı pastaniz.
Que puis-je dire, si ce n'est merci pour le "champagne", la pizza de second choix et la glace qui nous rappelle que 31 parfums, ça ne sert à rien si la vanille n'est pas bonne.
Taze fesleğen tadına tat katıyor.
Le basilic frais change tout.
Bu Tom ve senin onun boş zamanlarını nasıl geçirdiği konusundaki ilk tatışmanız değil.
Ce n'est pas votre première dispute au sujet de ses passe-temps.
Şuna, sonradan kazanılan bir tat diyelim.
Disons qu'il s'agit d'un goût acquis.
Gariplikler benim damak tatımda, bence.
Les choses sont à mon avantage, je crois.
Buğday çimi suyundan tat.
Essaie ce jus de germe de blé.
b ) Tat alma duyusunu azaltır.
B : Réduire le goût... C :
Venedik usulü ciğer. Muhteşem bir tat.
Le foie à la vénitienne est un délice authentique.
Tatlılığa değişik bir tat katmak için biraz acı biberlenmiş.
Avec un petit soupçon de chili... pour atténuer le caractère sucré.
Keskin bir tat, maceracı.
Fort, aventureux.
Beni süzdürdü ve belki sadece melankolik bir tat bıraktı.
Elle s'est évacuée pour ne laisser qu'un petit goût de mélancolie.
Ve ayrıca ağzımda tuhaf bir tat var.
J'ai aussi... de drôles de goûts dans la bouche.
Tat.
Goûte.
O şeyler ağızda kötü bir tat bıraktıktan sonra bir de ağızda kötü bir tat bırakır.
Ça laisse un mauvais arrière-goût tout en étant parfaitement fade.
Benim sonradan beğenilen bir tat olduğumu söylerdi.
Il disait que j'étais charmante.
Tatlı bir tat var, onu nasıl yaptın?
Y'a un petit goût sucré.
Bende hep o tat nereden geliyor merak ediyordum.
Je me suis toujours demandé d'où venait l'arrière-goût!
İyi ki, tat önemsiz.
Mais le goût n'a pas d'importance.
Biraz tat!
Goûtez-y.
"Ne tür bir tat" dedim.
Quel genre de goûts?
tatlım 9499
tatlim 61
tate 56
tatlı rüyalar 182
tatlı 220
tatlım benim 20
tatiana 27
tatlı kız 40
tatil 35
tatum 30
tatlim 61
tate 56
tatlı rüyalar 182
tatlı 220
tatlım benim 20
tatiana 27
tatlı kız 40
tatil 35
tatum 30
tatlı şey 52
tatlı çocuk 58
tatlı değil mi 17
tatlı bezelye 20
tatlı mı 23
tatil mi 27
tatsuhei 18
tatilde misin 18
tatildeyim 40
tatewaki 36
tatlı çocuk 58
tatlı değil mi 17
tatlı bezelye 20
tatlı mı 23
tatil mi 27
tatsuhei 18
tatilde misin 18
tatildeyim 40
tatewaki 36