Z перевод на французский
1,477,930 параллельный перевод
Paige sadece okuldan bir kız.
Paige est dans ma classe.
- Neden adlarımızı söylüyoruz?
On doit énumérer nos noms?
Belki kimsenin bilmediği utanç verici sırlarınızı paylaşırsınız.
Racontez-vous une histoire embarrassante dont personne n'est au courant.
Rastgele testler yaparak onun sevgilin olup olamayacağını anlayacağız.
une série de tests aléatoires pour voir si Paige mérite d'être ta meuf.
Kızımın yanında sigara mı içiyorsun?
Tu as fumé à côté de ma fille?
- Belli ki seni rahatsız ediyor. Dur da çıkarayım canım.
Puisque ça te dérange, on a qu'à...
Senden hoşlanan tek kız hakkında liste mi yaptın?
Tu craches sur la seule fille qui t'apprécie?
Kızı hiç tanımıyoruz.
On l'avait jamais vue.
Biliyorsun, senin Sam ile aynı okulda olman gerekiyor ama arkadaşlarınız gittiğinde konuşuruz.
On a besoin que tu sois au même lycée que Sam, tu sais. On en parlera quand on sera seuls.
Kız arkadaşım var.
J'ai une petite amie!
Konuşmalıyız.
Je dois te parler.
Yaşadıklarımız güzeldi.
Nous, c'était super.
Tatlım, annenle Clayton Prep'i konuşacağız.
J'en parlerai à ta mère, pour Clayton.
13 Reasons ile ilgili en büyük farklardan biri seyirciye ergen değil de genç yetişkinler gibi davranmamız.
Une des différences majeures avec 13 Reasons, c'est qu'on traite le public comme de jeunes adultes, pas des adolescents.
Yani konuşmalıyız.
AUTEUR... mais ça existe, alors il faut en parler.
Hikaye anlatıcısıyız, işimiz belki her şeyden çok, eğlendirmek.
Notre métier c'est de raconter, surtout de divertir.
Bu kesinlikle bu nesle özgü bir şey çünkü bütün ortaokul ve lise boyunca, eve geldiğimizde, tek yaptığımız,
C'est un truc de génération. Au collège et au lycée, quand je rentrais à la maison, tout le monde se mettait sur Myspace, Facebook, Twitter et Instagram.
Yani, bütün dünyamız bu, okul ve sonra sosyal medya.
C'est notre univers : le lycée et les médias sociaux.
Birdenbire kendini korkunç derecede yalnız hissedebilirsin.
On peut se sentir terriblement seul, et à cause des interactions...
Ama bir adım öteye giderlerse sürtük oluyorlar, kimse onları sevmiyor, gerçek bir kız arkadaş olmaya layık olmuyorlar.
Mais si ça va juste un peu trop loin, vous êtes une salope, on ne vous aime plus, et vous ne méritez pas d'être une vraie amie.
Bence bir kızın bu şekilde sürtük olarak tanınmasındaki zorluk, etkisinin kartopu gibi olması çünkü insanlara, ona insan değil, cinsel bir obje gibi davranmaları için izin veriyor.
Le plus dur c'est que dès qu'on la considère comme une salope, il y a un effet boule de neige, et les gens s'autorisent à continuer à la traiter comme un objet sexuel et non comme un être humain.
Kimliğini yeni oluşturan genç bir kız, bedeni yeni gelişen biri, cinsellik, seks ve ilişkilerle ilgili daha yeni bir şeyler öğrenen biri için aşılması zor engeller yaratıyor.
Et pour une jeune fille à l'identité encore fragile dont le corps se développe et qui découvre la sexualité et les relations, c'est dur de naviguer entre ces obstacles.
Ergenlik ve lise dönemi, kim olduğunu keşfettiğin ve belki ilk cinsel deneyimlerini yaşadığın, ilk kez kız veya erkek arkadaşın olduğu zamanlardır.
Devenir adulte et aller au lycée, c'est à ce moment-là qu'on découvre son identité, qu'on a peut-être nos premières expériences sexuelles, un petit ami ou une petite amie et qu'on essaie de comprendre.
Ama bir şekilde, Bay Porter'ın başarısız olmasını sağlıyor.
Elle met les choses en place de façon que M. Porter échoue.
Bu imkansız " dedi.
Que c'était impossible.
Çoğu zaman erkeklerin kardeşlik anlaşması dediği bir şey var, arkadaşları birine saldırıyorsa, kız arkadaşları veya tanımadıkları biri olabilir, o zaman görmemezlikten geliyorlar.
Les garçons imaginent souvent un code des potes ou si leur ami agresse quelqu'un, qu'il s'agisse de leur petite amie ou d'une inconnue, ils vont regarder ailleurs.
Dokuzuncu bölümü okuduğumda, tecavüz kurbanı olan, yakın bir akrabamı aradım ve o bu çirkinlikten kaçmadığımız için çok minnettar oldu.
Quand j'ai lu le neuvième épisode, j'ai appelé quelqu'un de ma famille qui avait vécu un viol et elle était tellement soulagée qu'on aborde franchement cette horreur, parce qu'elle croit que c'est la seule façon
Bu konu için yaptığımız okumaları hatırlıyorum.
Je me souviens des lectures du scénario.
Onlar tanıdığınız insanlar.
Ce sont des gens que vous connaissez.
Bu tecavüzse, okuldaki her kız tecavüze uğramak istiyordur.
Si c'est du viol, toutes les filles veulent être violées.
Erkekleri ve genç kızları eğitirken kuramadığımız bağ ile onları yarı yolda bırakıyoruz çünkü onlara gerçek rızanın ne demek olduğunu öğretmiyoruz.
On ne l'apprend pas aux hommes et aux jeunes femmes. C'est une erreur de ne pas leur expliquer ce qu'est le véritablement consentement.
Kızın önce evet demesi gerekli.
il faut d'abord qu'elle dise oui.
Bu aslında oldukça seksi ve her kızın iyi hissetmesini sağlar.
C'est incroyablement sexy et la fille se sent respectée.
Sahne sırasında Hannah'nın yüzünü görüyoruz ve senaryoda da "Rahatsız edici bir süre yüzünü görürüz" yazıyor.
Dans cette scène, on reste sur le visage de Hannah. C'est même précisé dans le scénario de rester sur son visage assez longtemps pour susciter le malaise.
Bence bunu yapmamız önemliydi çünkü bu rahatsız edici.
C'est important de l'avoir fait, parce que, en effet, on sent bien le malaise.
Pek çok kız böyle bir şey olduğunda öne çıkıp konuşmaktan korkuyor çünkü hemen kurban olarak utandırılıyorlar ve çoğunlukla yaşanan saldırıdan da kötü oluyor.
Tant de jeunes filles ont peur de parler quand ça arrive, parce que les reproches qu'on fait aux victimes sont souvent pires que l'agression elle-même.
Neden şunu, bunu yaptı?
Pourquoi n'a-t-elle pas fait X, Y, Z?
Bence bu konulara farklı yaklaşmalıyız, kızın ne yapıp yapmadığını sormaktansa erkeğin ne yaptığını ve neden yaptığını sormamız gerekli.
Il faut débuter ces conversations autrement et au lieu de demander ce qu'elle a fait ou n'a pas fait, il faut demander ce qu'il a fait et pourquoi il l'a fait.
Tecavüz, hakkında konuşabileceğimiz bir konu olmalı, utanacağımız değil.
On devrait tous pouvoir parler du viol sans avoir honte.
İyileşmenin olabilmesi için iyi bir destek sistemi oluşturmalısınız.
Il faut un bon système de soutien pour pouvoir se remettre.
Bence hiçbir kız bunu yalnız yaşamamalı veya yalnız atlatabileceğini düşünmemeli.
Personne ne devrait vivre ça toute seule ou penser qu'elle peut gérer ça seule.
Bazılarınız umursadı. Hiçbiriniz yeterince umursamadı.
J'ai compté pour certains, mais pas assez pour personne.
Her yerde işaret arayanlarınız için gerçekten nasıl görünüyor?
Pour vous qui chercherez partout des signes, à quoi ça ressemble?
Aslında sadece dinlemek ve "Yanındayım, birlikte çözüm bulacağız." demek yeterli.
Il faut écouter, dire : "Je serai là et on trouvera de l'aide ensemble."
Bunu izleyen ve hayatının değersiz olduğunu düşünen varsa, umarım bu dizide Hannah'nın yaşadıklarını, onu seven herkesi görürsünüz ve bu insanların sizin hayatınızda da olduğunu anlarsınız.
Si un téléspectateur pense que sa vie ne compte pas, j'espère qu'il ou elle verra que Hannah est entourée de gens pour qui elle est importante et que c'est vrai pour vous aussi.
Hannah gibi hissediyorsanız bile yardım isteyin, ailenizle konuşamıyorsanız ya da utandığınız için okulda kimseye söyleyemiyorsanız yardım hattını arayın.
Demandez de l'aide. Si vous vous sentez comme Hannah et ne voulez pas parler à vos parents ou à quelqu'un du lycée parce que vous avez honte, appelez SOS suicide.
Birbirimize karşı davranışımız, birbirimizi kollamamız...
La façon dont on se traite, dont on s'occupe les uns des autres,
Ve yardıma ihtiyacınız varsa 13reasonswhy.info adresine girebilir ve kendi bölgenizde bir organizasyon bulabilirsiniz.
Et si vous avez besoin d'aide, allez sur 13reasonswhy.info pour trouver une organisation dans votre région.
Dağın eteğindeki üssümüze varacağız. Daz da kurtulacak.
Je serai capable d'atteindre la base...
Biz oraya varacağız.
On va rentrer, c'est sûr.
Metresin kızısın sen. Şu peşine düştükleri kızsın sen.
Des gens en ont après toi, la fille d'une maîtresse.