Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ Ş ] / Şımdı

Şımdı перевод на французский

2,864 параллельный перевод
Tanrım, umarım bir hata yapmamışımdır.
J'espère que je n'ai pas fait d'erreur.
Belki yanılmışımdır.
Je me trompe...
Bahse girerim, seni yirmi kez falan aramışımdır.
J'ai du t'appeler 20 fois!
Ben hayatım boyunca muhtemelen 100,000'den fazla telefon görüşmesi yapmışımdır bunlardan % 1'i uygunsuz olmuştur diyebilirim.
J'ai passé, au cours de ma vie, sans doute plus de 100000 appels, dont peut-être 1 % étaient déplacés.
Belki de onları yırtıp şömineye atmışımdır.
- Oui je sais. - Je les ai... peut-être déchirés en mille morceaux et brûlés.
Benim arkadaşımdı ama peşime düştü.
Il était mon ami, mais il s'en est pris à moi.
Müşterilerime her zaman büyük geri ödemeler kazandırmışımdır.
J'obtiens toujours à mes clients un gros remboursement.
İşi belli bir sürede bitirmek gerektiğinde her zaman daha iyi çalışmışımdır.
Et bien, j'ai toujours mieux travaillé quand j'avais une date butoir.
Jubal'la bir araya gelmediklerine hep şaşırmışımdır.
Je suis surprise qu'elle et Jubal n'est jamais été ensemble.
Şunu da itiraf edeyim ki aşağılık olanları tedavi etmede pek başarılı olamamışımdır.
Et je dois avouer... que je n'ai pas eu beaucoup de chance jusqu'ici à traiter avec le connard.
Herhalde ateş yakarken kullanmışımdır.
Tu as dû allumer le feu avec.
Umarım onu uyandırmamışımdır.
J'espère que je l'ai pas réveillé.
Biraz dalgın olduğumu söylerler belki de bir şeyi atlamışımdır.
A... Attends... Il parait que je peux être un peu lunatique, donc peut-être que je rate quelque chose ici.
Her zaman sınırların nerede bittiğini bulmaya çalışmışımdır.
J'ai toujours essayé de comprendre où sont les limites.
Çünkü bir gün önce sabah / gece 9 veya 10 gibi yatmışımdır.
Parce que je suis allé me coucher à environ 9 ou 10 heures la nuit / matin d'avant.
Umarım hayal kırıklığına uğratmamışımdır.
J'espère que je n'ai pas déçu.
Bu benim açılışımdı Germain!
C'était mon vernissage.
Onu hep kıskanmışımdır biz çocukken bile.
J'ai toujours été jaloux de Keith, même quand nous étions enfants.
Belki de doldurmamışımdır çünkü uçan bir dürüm bana çarptı.
Peut-être pas. Car on m'a lancé de la bouffe mexicaine.
İddiaya girerim iPod'undaki şarkıcıların yarısının kariyerini ben başlatmışımdır.
La moitié des gens dans ton iPod est connue grâce à moi.
Belki de çok geç kalmışımdır.
Peut être que c'était trop tard.
Belki de yıkamamışımdır!
Peut-être pas!
* Soho'dan Brighton'a, oynamışımdır her birini *
♪ From Soho down to Brighton ♪ ♪ I must have played them all ♪
Senden hep hoşlanmışımdır.
Je t'ai toujours aimé.
Senin birlikte olduğun kadar çok olmamışımdır, eminim.
Quelques-uns. Bien moins que toi, sans doute.
Umarım seni kötü bir zamanda yakalamamışımdır. Hayır.
J'espère ne pas te déranger à un mauvais moment.
Bu benim tramplenden ilk atlayışımdı, bir daha atlayacağımı hiç sanmıyorum.
C'était la première et la dernière fois que je sautais du haut plongeoir.
Bak, geçen gün biraz garip davrandığımın farkındayım, ve umarım seni korkutmamışımdır. Sadece yardım etmek istediğini biliyorum, ve seni incittiysem, üzgünüm.
Ecoute, je sais que j'ai été un peu bizarre l'autre jour, et j'espère que je ne t'ai pas effrayé je sais que tu essayais juste d'aidé, et si je t'ai blessé, je suis désolé
Eminim işe geç kalmışımdır.
Oh. Je suis sure je suis en retard pour le travail.
- Rahat bin kere kaymışımdır.
Si, si, au moins mille fois.
- Belki de gezegenler arası göt savaşları okulu resminin üzerini boyamaktan sıkılmışımdır.
- L'ennui. Pendant que je repeignais ton temple stellaire porno.
Kim bakar mısın? Bak, ben dün için özür dilemek istemiştim. Umarım başına çok dert açmamışımdır, ben sadece...
Je suis désolé pour hier, j'espère que tu n'as pas eu trop d'ennuis.
Belki de belki de ben bu işte iyi değilimdir. Belki hiç iyi olmamışımdır.
J'ai peut-être jamais su m'y prendre.
Eşime sık sık Marcus11, 43'ten bahsetmek zorunda kalmışımdır.
Je devais souvent renvoyer ma femme à Marcus 11, 43.
Okulda sınıf arkadaşımdı.
Il était à l'école avec moi.
Belki de çocuk tacizcileriyle konuşmak istemediğim için açmamışımdır!
Ça se fait pas, étant donné que t'es là. - Je voulais pas parler à un pédophile!
Top dökmekte babam kadar ustayımdır.
Je suis aussi capable que mon père quand il s'agit de couler des canons.
O rüyalar, benim sırrımdı.
Ces rêves, c'est mon secret.
Evet. Bizim bir palmiye altına uzanmış, kaftanımızın içinde mohito içiyor olmamız lazımdı.
Oui, on devrait... être sous un palmier en caftan, à siroter un mojito.
O, sizi o lanet kardan adamla gitmekten alıkoymak için atılmış cesur bir adımdı!
J'ai bravement essayé de vous empêcher de partir avec ce maudit bonhomme de neige.
- Siktir et, bilmem lazımdı.
Elle a dit ce qui s'est passé?
"Yere çakılma" sı ikinci en eğlenceli kısımdır.
S'écraser ça vient juste après voler.
Bir çok belirsiz kısımda uzmanımdır.
Je suis un expert dans le sombre domaine de beaucoup de choses.
Jacob Marley en sevdiğim kısımdı.
Jacob Marley était mon personnage préféré.
Yakışıklıyımdır.
Blond, beau mec.
Gitmesi lazımdı. Ama senin yüzünden döndü. Şimdi onunla konuşmam gerekiyor.
Elle était censée s'en aller, mais maintenant à cause de toi, elle est revenue, ce qui veut dire que maintenant je vais devoir lui parler.
Bana da yakışıklı ve adaleli bir denek lazımdı.
J'ai besoin d'un cobaye séduisant et costaud.
- Evet, normalde en az üç parti için... -... ayırtılmış olmaları lazımdı.
D'habitude, c'est réservé aux groupes de trois minimum.
Lazımdı zaten. Porsuktan yapılmış.
Il a besoin d'un comme ça.
Ama ben oldukça sıkıyımdır.
Mais je suis stricte.
Sınırı geçmiş olmamız lazımdı.
On aurait dû passer la frontière.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]