Gerçekler перевод на португальский
1,851 параллельный перевод
Bana gerçekler filan deme.
Não fale sobre verdade.
Bazı gerçekler su yüzüne çıkmaya başlıyor.
Está bem, de acordo. agora que algo da verdade está aparecendo,
Gerçekler ve kayıplar hakkında.
É acerca da realidade e acerca da perda.
Gerçekler seni özgürleştirir, Ben.
A verdade absoluta vai libertá-lo, Ben.
Prensipte, kesin gerçekler ışığında doğru muhakeme edersen doğru sonuca ulaşırsın, böyle değil mi?
Com algumas pistas e um raciocínio certo pode-se chegar a uma conclusão válida, certo?
Kanıtlar ve itiraz edilemeyecek gerçekler var.
Fez pistas e factos sem fundamento.
Bende sadece gerçekler vardır.
Tudo o que tenho é real, pá.
- Gerçekler, gerçektir, dostum.
- Não me ofenda. - Não estou ofendendo.
Ya aynaların bize gösterdikleri gerçekler değilse?
E se os espelhos nos mostram algo que não está mesmo a acontecer?
Bazen gerçekler acıtır küçük kardeşim.
Sei que por vezes a realidade dói.
Bununla nasıl savaşırız? Gerçekler açığa çıkacaktır.
- Como se pode lutar contra isto?
Gerçekler.
É a verdade.
Heyetimiz tüm ifadeleri dinledi. Ve ortaya çıkan gerçekler ışığında... Yüzbaşı Jones'un geçici uzaklaştırılmasının kalıcıya dönüşmesini öneriyoruz.
Esse comité ouviu todas as testemunhas, e à luz dos factos apresentados, recomendamos que a suspensão do Capitão Jones... se torne permanente.
Gerçekler konusunda izin ver seni aydınlatayım.
Quanto à realidade, permita-me esclarecê-la.
Çünkü gerçekler böyle canım.
Porque é assim mesmo, é a verdade, querido.
Gerçekler bunlar, bu ise hayal ürünü bir şey.
Aquilo é real, isso é ficção.
Yalnızca bu doküman bile başlı başına ortaya önemli gerçekler koyuyor.
Em uma única transcrição, em preto no branco,
Kahrolası gerçekler için mi?
De verdade?
Gerçekler ağzından çok daha kolay dökülür, evlat.
A verdade seria mais fácil de engolir, filho.
... bu gerçekler ışığında...
... que a realidade é luz.
Elinde ne gibi gizli gerçekler var?
Que verdades ocultas você tem?
Filli gerçekler şöyle.
Os factos que temos são estes :
- Gerçekler ya da sonuçları.
-... dadas nem consequências.
- GERÇEKLER
- REALIDADE
Andrew hakkında ilginç gerçekler no 11 :
11º facto divertido sobre Andrew :
Gerçekler.
Factos.
- Gerçekler acidir.
- A verdade dói.
Aslında bu komik bir olay değil.Aslında olay bile sayılmaz.Sadece gerçekler.
Não é uma história engraçada. Nem sequer é uma história. É um facto.
Ama gerçekler bu kadar basit değil.
Mas a realidade é muito mais complexa.
Seninle çıkmak istedim ancak lafını açmaya korktum işte, işte gerçekler anlaştık mı?
Eu... eu queria sair contigo mas... mas eu estava com muito medo de perguntar-te... e essa é a verdade, ok?
Gerçekler şunlardı :
Os factos eram estes :
Gerçekler şöyleydi :
Os factos foram estes :
- Evet, adil. Adilden de öte bunlar gerçekler.
É mais do que justo.
Gerçekler daha ufak oluyor.
A realidade é sempre muito menos.
Gerçekler saklanmamalı, muhtemelen yarıdan da fazladır.
A Verdade seja dita, é provavelmente mais da metade.
- Bunlar gerçekler.
- É verdade.
Ve tekrar söylüyorum ; gerçekler de öyledir.
Mas a verdade também é.
Gerçekler cidden çirkin, değil mi?
A verdade é nua e crua, não é?
Gerçekler ama.
- Eles existem.
Benim dünyamda genelde bu durumda gerçekler ortaya çıkar.
Normalmente no meu mundo, é quando a verdade aparece.
Belkide gerçekler Andy'nin kafasında sonsuza kadar kilitli kalabilir.
Talvez a verdade fique fechada na cabeça do Andy para sempre.
Yani, bu. Gerçekler bunlar.
Os factos são estes.
Çok hızlı hareket ederseniz ve o, gerçekler konusunda şüpheye düşerse sonuçta Gerçek Arayıcı, büyü bozulacaktır.
Se fordes demasiado depressa, se ele suspeitar da verdade, e ele é afinal o Seeker da verdade, o feitiço quebrar-se-á.
Dinle, bize sağlam kanıt gerekiyor.Gerçekler.
Ouça, temos que lidar com evidências reais. Com fatos.
- Gerçekler.
- Do que houve durante a gravação.
Bunlar acı veren gerçekler.
Esses são fatos severos.
Gerçekler asla söylenmez değil mi kardeslerim?
Nunca foram ditas palavras mais verdadeiras, pois não, irmãs?
Gerçekler mi?
- A verdade virá ao de cima. A verdade?
Bunun sebebi tamamen tarihi gercekler.
O motivo é simplesmente obter a verdade dos factos.
Hayir hayir dinle. Bence bu tartismalar cok fazla. Ben onlarla gercekler dogrultusunda tartismak istiyorum, kurgular degil.
Estou disposto a debater em termos de factos e não ficção.
- Gerçekler.
A realidade.
gerçekten 4665
gercekten 18
gerçekten mi 5647
gercekten mi 17
gerçek 469
gerçeği 152
gerçekten çok güzelsin 18
gerçekte 109
gerçekten çok üzgünüm 145
gerçekten çok güzel 132
gercekten 18
gerçekten mi 5647
gercekten mi 17
gerçek 469
gerçeği 152
gerçekten çok güzelsin 18
gerçekte 109
gerçekten çok üzgünüm 145
gerçekten çok güzel 132