Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ Y ] / Yola çıktım

Yola çıktım перевод на португальский

522 параллельный перевод
Kirli hayatları yazmak için yola çıktım. Saturday Review'un kapağında şık bir resmim yayınlandı.
Dito por alguém que não liga posando glamuroso na Revista de Sábado.
New York'a gitmek için yola çıktım ve oraya gideceğim... açlıktan ölmem gerekse bile.
Não. O meu objectivo é chegar a Nova Iorque e chegarei... nem que passe fome durante todo o caminho.
Lort Willoughby, sizi Port Royal'de karaya ulaştırmak üzere yola çıktım, ama şimdi....
Lorde Willoughby, vinha deixá-los em Port Royal, mas agora...
O akşam geç saatte... uzun masalı odayı... son kez terk edip... Londra'ya yola çıktım.
Mais tarde nesse dia deixei o quarto da mesa comprida pela última vez e iniciei o meu caminho de regresso a Londres.
- Evet, haklısınız. Çarşamba yola çıktım.
É verdade, na quarta-feira saí de Bengow.
Eski elbiseler ve kırık dökük bir araba alıp, kendim 66. yola çıktım.
Comprei roupa velha e um chasso e fui fazer a Route 66.
Yola çıktım bir kere kanunsuz bir şerifle anlaşmak beni rahatsız etmiyor.
Estou encaminhado e se for necessário fazer acordos com um xerife corrupto, por mim tudo bem.
Ben de eşyalarımı arabaya koyup yola çıktım.
Assim, pus o equipamento no carro e parti.
Tören bittikten hemen sonra yola çıktım, Gömüldüğünü kendi gözlerimle gördüm.
Eles o levaram para a montanha para que nenhum homem branco encontre o seu túmulo.
Balodan hemen sonra yola çıktım.
Sim. Saí logo depois do baile.
- Sizden sonraki gün yola çıktım.
- Deixei Chicago um dia depois de ti.
Paltonun fişini çocuğun cebinde bulamadılar. "Boş ver dedim" taksiye binmek için yola çıktım.
Näo encontravam o papel, e eu disse : "Deixe estar" e fui apanhar um táxi.
Seni Losworth'a geri götürmek amacıyla yola çıktım..... ve bunda da kesin kararlıyım.
Comecei a levá-la para Lordsburg, e pretendo ir até ao fim.
Aynı gün yola çıktım.
Fiz-me à estrada no mesmo dia.
Elimden gelenin en iyisini yaptım. Seni, bir atın sırtına koyup yola çıktım,... ama daha sonra, akşam karanlığında kayboldum.
Coloquei-o num dos cavalos, mas perdi-me depois de anoitecer.
Sizi ve altını demiryolu şirketine götürmek için yola çıktım.
Estou decidido a levá-la e àquele ouro de volta à ferroviária.
Ben de ortaya ne çıkacağını görmek için yola çıktım.
Por isso, decidi-me a partir para ver o que ela traria.
Sonra bir yelkenliyle yola çıktım.
- Então eu fugi.
Böylece 1850'de güneşli, harika bir günde büyük serüvenim başladı ve Polonya'dan Philadelphia'ya doğru yola çıktım.
E assim, num belo dia de sol em 1850... Começou a minha grande aventura... e troquei a Polonia por Filadelfia... a cidade onde todos os irmãos amam-se uns aos outros...
Arkadaşlarım, ben ve uçaktaki hanım... önceki gün Baskul'dan Şanghay'a doğru yola çıktık.
Os meus amigos, eu e a senhora no avião... partimos anteontem de Baskul para Xangai.
Yola çıktığımızdan beri durmadık.
- Claro. Eu sei disso.
- Tanrım, yola çıktık.
- Partimos!
Akıntıyla birlikte yola çıktık, tüm gece boyu güvertede uzandım, seni düşündüm, yıllar boyu sensiz olacağımı.
Fomos retidos pela maré, e passei a noite toda no convés... a pensar em ti e nos anos e anos que tinha pela frente sem ti.
Yüzüne yarım kilo makyaj sürdü, bir tülle gizledi ve DeMille'i görmek için yola çıktı.
Ela maquilhou-se a preceito, compôs-se com um véu e saiu para falar pessoalmente com o DeMille.
Yola çıktığımızda hayattan vazgeçmiştim zaten.
Sinto-me morto desde onde começamos.
- Yola çıktığımız gün, bir adam...
No dia da partida, um homem...
Yola çıktığımızdan beri tek kelime etmedin.
Você não falou dez palavras desde a partida.
Sonra, orduya gitmek için yola çıktığım gün,..
Depois... No dia em que fui á tropa encontrei-a na estação...
Yola çıktığımız ilk gün bunun 3 katını kat etmeyi düşünüyorum, Ned.
No primeiro dia, Ned. penso em completar o dobro disso.
Eğer bu adadan ayrılabilirsek, bu yola çıktığımızda yapmak istediğim neyse onu yapmak isterim.
Se saíssemos desta ilha, gostaria de fazer o que nos propusemos.
Yola çıktığımız zamandaki kadar zinde.
Está afresco como uma alface.
Yola çıktığımızdan beri her gece bu oyunu düşledim Semiz Adam.
Eu sonhava com esse jogo, Fat Man, todas as noites na estrada.
Ama yola çıktığımızda dünyadaki bütün askerlerden daha hızlı yürürüz.
E quando começarmos, marcharemos mais rapidamente que qualquer exército na terra.
Yola çıktığınızı daha yarım saat önce öğrendik.
E há meia hora sabíamos que estavam a caminho.
Mısır'a yola çıktığımızda onu çağırmıştım.
Enviei-o quando zarpámos para o Egipto.
Yola çıktığımızda yüreğinde umut vardı.
Havia esperança no teu coração quando começamos.
Yola çıktığımızdan beri gözlerini ilk kez kapadı.
É a primeira vez que ele fecha os olhos desde que partimos.
Şu anda atlarına binip yola çıktılarsa gün batımında burada olabilirler.
Se eles partirem de lá pela estrada deverão... chegar aqui ao pôr do sol.
Yapmak için yola çıktığımız iş.
O trabalho que nos propusemos fazer.
Yola çıktığımızda 25 dolar daha ve iş bittiğinde de 50 dolar vereceğim.
Darei outros $ 25 quando partir e $ 50 quando acabar seu trabalho.
Yola çıktığımızdan beri o köprüyle ilgili hep olumlu şeyler düşündüm.
Só tive bons pensamentos sobre esta ponte desde que saímos...
Yola çıktığımızda geri dönme şansımız olmayacak.
Não podemos fazer nada.
Sabah yeni salımızla yola çıktık.
Pela manhã, partimos numa nova jangada.
New York'a yola çıktığımız günle aynı gündü.
Foi no dia em que partimos para Nova Iorque.
Böylece soğuk bir kasım sabahı başçavuş Urdoch'la İskoç dağlarının gördüğü en iyi eğitilmiş kamikaze uzmanlarından istihkam eri MacDonald yola çıktılar. Görevleri...
Assim, numa manhã fria de Novembro, o primeiro-sargento Urdoch e o sapador MacDonald, um dos peritos em kamikazes mais experientes, que as Terras Altas da Escócia alguma vez conheceram, partiram numa missão que era...
Savunmak için yola çıktığım her şeyi yıktım.
Destruí aquilo que pretendia defender.
-... yola çıktım.
- Meu filho.
Görüyorsunuz, inişten sonra dönüş için yola çıktığımızda ateşle karşılaşıyoruz Jerry hava sahasından buraya Deelen'e kadar.
Depois da queda quando virássemos para regressar, encontraríamos muita artilharia antiaérea no campo de aviação de Deelen.
Hanrahan her yola çıktığında, bu hanımın evine giderdim, sarhoş olurduk, ve erkekler olmadan nasıl yalnız ve bunalımda olduğumuzu konuşurduk.
Todas as vezes que o Hanrahan saiu em digressão, eu ia a casa desta outra esposa visitá-la, e embebedávamo-nos, e falávamos sobre como ficávamos deprimidas e desoladas sem os maridos.
Bu filodaki herkes birlikte ilk yola çıktığımızda bazılarımız rahatsızlandı değil mi?
Lembram-se, quando nos encontrámos reunidos nesta frota pela primeira vez? e alguns tiveram problemas?
- Yani, şimdi biz yola çıktık mı?
- Vamos já? - Claro, porquê?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]