Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ Ş ] / Şuna da bak

Şuna da bak перевод на португальский

982 параллельный перевод
Şuna da bakın!
Dava uma olhadela nisso?
- Haklı, o ödüyor! - Şuna da bak sen!
- Tem direito, pagamento!
Şuna da bakın hele, Babaları çok çirkin ama, ne kadar da güzel kızları var.
Curioso, ele é tão feio e fez uma filha tão linda.
Şuna da bak!
- Veja isso!
Şuna da bakın hele!
Maldita seja!
Şuna da bak! Ufaklık seni!
Olhe, se não é o meu peão.
Şuna da bakın!
Olha aquela uma!
Şuna da bak. Kim geliyor?
Bom, bom... olhe quem está de visita.
Şuna da bakın.
Olha para isto.
- Şuna da bakın!
- Vejam só.
Şuna da bak hele.
Olha para isto!
Şuna da bakın hele. Centilmencilik oynuyor.
Já o viram a fazer da porra dum fidalgo?
Aman. Şuna da bak.
Olhem só para isto!
Şuna da bak.
E olha para isto.
Şuna da bakın hele.
Olha para isto.
Vay, şuna da bak.
Bom. Olha quem está aqui.
Şuna bir bak.
Dá uma vista a isto.
Şuna da bir bakın.
olhem só...
Şuna bir bak.
Dá uma olhadela.
Şuna bak, derginin sahibiymiş gibi davranıyor.
Anda por aí como se fosse o dono da revista.
Şuna da bakın.
Olhem só para ela! De que me adianta ter um filho?
Belediye başkanı, kongre üyesi, vali ve şuna bak, Shara.
O Presidente da Câmara, o Governador, e veja só.
Kalk da şuna bak!
Preguiçoso, despacha-te!
- Şuna da bak!
- Vá com a do pova!
Şuna bir bak.. Ne kadar hoş, çekici, akıllı.. Her şeyi var da bir parası mı yok?
Podes ver que é bonita, inteligente, tem tudo no sítio.
Tamam o zaman. Şuna bak. Bu da estetik, değil mi?
Isso não é estética também?
" Şuna bakın, kenar mahalleye mahkum bir dilber
" Olhe para ela, uma prisioneira da sarjeta
Şuna da bir bakın!
- Vê esta pequena doçura.
Görevi paylaştığımız sürece şuna bir bak.
Já que estamos os dois nesta missão, dá uma olhada a isto.
Şuna bak, Kahvaltı hala yatakta.
Vê, o pequeno-almoço ainda está ainda em cima da cama.
Şuna bak, havuz ya da tekneye benziyor.
Parece uma piscina ou uma banheira.
Şuna bakın! O da mutlu.
Olhem só para ela.
Bakın şuna, nasıl da yanıyor, hergele!
Vejam só o filho da mãe a arder!
Şuna bakın!
Dá-me isso.
- Hey tam karşıda, şuna bakın.
- Olhem além daquele outeiro, vejam aquilo.
Şuna bir bak Larry.
Dá uma olhada nisso, Larry.
Şuna bakın. Bu da köstebek.
Esta é a toupeira.
Sen şuna bak.
Dá uma olhadela.
Şuna bakın. Yakışıklı da, değil mi?
É bem parecido, não é?
Şuna bak, lanet olasıca şey.
Olhem. Filho da mãe.
Ya da şuna bak, Avustralya.
Ou olhe aqui, Austrália.
Watson şuna bak. O da nedir?
Watson, repare nisto.
- Bak şuna. Şehrin utancı.
"Droga nas nossas praias, vergonha da cidade".
Şuna bak, buna inanabiliyor musun?
Dá pra acreditar?
Ne kadar acınası olsa da sen benim kocamsın ve bu da bizim tatilimiz. İşte, ruh bu Peg. Şuna bak : "Bu akşam lisede Andy Griffith'le tanışan adamla tanışın."
Não tem de as levar a jantar, não tem de se aperaltar, não tem de tomar banho e, acima de tudo, elas não estão lá quando acorda.
Hiçbir şey düşünme sadece Marcie'yi düşün ve şuna bir bak Kaynanam!
Esquece tudo. Pensa na Marcy. E dá aqui uma olhadela á minha sogra.
Şuna bak. Tıpkı Çavuş Flanagan gibi oldun. Bir birayla sarhoş olup barı birbirine katan sendin.
Ouve, parece que um tal Sargento Flanagan se embebedou de tal forma que destruiu a cervejaria da Marge Suja.
Şuna bir bak.
Dá uma olhada.
Şuna bak.
Dá uma olhada.
Şuna da bak, bir ICS ev videosu.
Banzai! Oh, olha para isto, um vídeo ICS.
Şuna bak. Steve ve Marcie'nin telefon faturası 200 dolar.
Olha só, a conta de telefone do Steve e da Marcy é 200 dólares.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]