Anlaşma bu перевод на русский
1,072 параллельный перевод
İşte anlaşma bu yer şafakta kapanıyor.
Мы у цели. Слушайте внимательно. Это заведение закрывается на рассвете.
Anlaşma bu.
Это сделка.
Anlaşma bu şarta bağlıysa kabul edemem.
Даже если это означает расторжение сделки, я не могу сделать этого.
Anlaşma bu.
Договорились.
Anlaşma bu.
Так договаривались.
- Yanılıyorsun. Redresörleri biz alıyoruz. Anlaşma bu.
Но мы были должны получить очистители, это часть сделки.
- Ve bu anlaşma, bilirsin, biz...
- Что касается контракта...
Bu yeni bir anlaşma. Onlardan fazlasını istiyoruz.
Это обновление договора.
Anlaşma mı? Ne demek oluyor bu?
Брачный договор, о чём ты?
Bu öğlene kadar anlaşma sağlanamasaydı hayal kırıklığına uğrardım.
Я был бы разочарован, если это не было бы улажено к сегодняшнему полудню
Ertesi gün, Federasyon anlaşma yapıp.. ... bu kolonileri Kardasyalılara teslim ediyor.
А завтра Федерация подписывает соглашение о передаче этих колоний кардассианцам.
Bu şekilde anlaşma yapmayı nereden öğrenmiş?
Гле он так научился вести переговоры?
İmzanı almadan gidersem bu anlaşma parçalanmaya başlar fire verirse, seçenekler azalır tazminatın da düşer.
Если я уйду без твоей подписи, договор будет аннулирован. Выхода у тебя нет. Выбор ограничен.
Bu büyük bir anlaşma değil, bu rağmen, öyle mi?
это не так уж и важно?
Bana adil gibi geliyor, Rudy. Bu müthiş bir anlaşma, gerçekten.
Таковы правила, Руди, но это чертовски здорово.
Bu müvekkillerinle anlaşma imzaladın mı?
- Контракт уже подписан?
Sadece şaka. Bak, bu anlaşma iki hafta içinde ayrılman koşuluyla geçerli.
- Это при условии что ты увольняешься в течение двух недель.
Evet. Bu sene anlaşma yapmamaya kararlıyım.
- Да, в этом году я намерен не прогадать.
Ve sonra bir gün, Federasyon bir anlaşma imzaladı ve dünyalarını Kardasyanlılara verdi... aynen bu şekilde.
И вот однажды Федерация подписала договор и передала их планету кардассианцам... вот так просто.
Bir adım daha ileri gidebiliriz ama bu bir anlaşma gerektiriyor.
Он предложил пойти еще дальше, но тогда нам надо договориться.
Bu bir anlaşma mı?
- Вот и славно. Да.
- Mm-hmm. - Bu iki kişi arasında bir anlaşma.
Ты даешь слово, я даю слово и мы выполняем уговор.
Peşinden gitmek istedik ve bu anlaşma bize mükemmel bir fırsat verdi.
Мы заподозрили, что Бонтекью во время предыдущих сделок подстраивал слияния компаний... слишком хитро и изощренно, чтобы избежать уплаты налогов.
Bu bir anlaşma teklifiyse miktar yeterli değil Jerry.
Если это - предложение договориться, Джерри, то этого мало.
Dövüşçü menejerliğine itiraz etmeyebilirim, tamam ama bu... lanet olası sendikamızın bizi imzalamaya mecbur ettiği... bir anlaşma var ortada.
Я буду бороться с организацией. Ладно, я разрешаю. Но это наше профсоюзное руководство, которое пытается склонить нас к подписанию этого липового контракта.
Bu bir anlasma!
Это выгодная сделка.
- Bu sözlü bir anlaşma. - Hayır.
Тони никуда не поедет, пока не будет документа.
Aslında, bu bir anlaşma.
На самом деле, господин судья, речь идет о сделке.
Şef Moore'la anlaşma yaptığınızı biliyorum, Fakat bu hazırlıkların hepsini biliyorum.
Я знаю, что вы договаривались с шефом Муром, но я тщательно занимаюсь каждым шагом приготовления.
Baba, bu yılki Noel dekorasyonu konusunda anlaşma yaptık
Пап, мы ведь договаривались по поводу украшений в этот раз.
Ayrıca, bu sadece savaş bitene kadar geçici bir anlaşma.
К тому же, это только до конца войны.
Anlaşma yaptık. Bu askerlik onuru.
Речь идет о чести солдата.
Bu iyi bir anlaşma gibi görünüyor.
Заманчивое предложение.
Haksızlık yaratan karışma. Eğer iki şahıs arasında bir anlaşma varsa, gizlilik anlaşması gibi, ve bir tanesi bu anlaşmayı, üçüncü bir şahıs tarafından ikna edilerek bozarsa, üçüncü şahsı karışmadan çıkan zararları karşılaması için dava edilebiliyor.
Если два человека заключают договор, например, о неразглашении, а затем один из них нарушает его по настоянию третьей стороны, на нее могут подать в суд за причинение ущерба.
Size aktarıyorum : "Cadı, Tanrı'nın yasalarını bilmesine rağmen Şeytan'la bir anlaşma yapmak için bu yönde çaba sarf eden kişidir."
"Ведьма - женщина, знающая законы Божьи, но действующая в согласии с Дьяволом".
Kevin, bu aramızda anlaşma yaparak çözebileceğimiz bir konu değil.
Чувак, типо я не пытался впиндюрить.
Ben hala bakirim ve ben, Kevin, Jim ve Finch lise bitmeden önce bunu bitireceğimize dair bir anlaşma yaptık. Yani bu gece bu işi yapmak için son gecemiz.
Я девственник и, эээ...
Ben bu işlerin nasıl yürüdüğünü iyi bilirim. Anlaşma yapmak için bu tür oyunlar hep yapılıyor. Çoğu zaman para için.
Но понимаете, характер нашей работы такой, что приходится иметь дело со всякими грязными человеческими отходами.
Sözlü anlaşma. - Düşünebildiğim tek şey bu. Newman's'ı kimin temsil ettiğini asla tahmin edemezsiniz.
Ну, это единственное, что может сработать, но неубедительно.
Bu celsenin konusu, ortada sözlü bir anlaşma olup olmadığı ve bunun çiğnenip çiğnenmediği.
Единственный вопрос, рассматриваемый на этом суде, - был ли устный договор, и не был ли он незаконно нарушен.
Anlaşma zamanı değil bu.
Не время вести переговоры!
Yani bu dev bir anlaşma.
Для наших родителей.
Amerika ile Rusya arasında bir anlaşma imzalayacaklardı. Bu kilit adam.
Гласность - его рук дело
Bu anlaşma yapılacak.
мы должны утереть нос колбасникам и Джону Булю.
İyi bir avukat bu noktada anlaşma yapmaya çalışırdı.
Так что быть хорошим адвокатом, в этом случае, значит попытаться договориться о цене.
Bu arada, anlaşma koşullarında...
И кстати, о пропитании...
Bu olay için iki Lise 1 öğrencisinin bir anlaşma yaptığını hatırlıyorum.
И я припоминаю один договор между двумя старшеклассниками новичками относительно этого случая.
Bu günlerde pek anlaşma yapamayacak sanırım.
Рано или поздно ему придет конец.
Bu bir komünal tarikat türü anlaşma mı?
Здесь культово-благотворительная коммуна?
Bu kahrolası anlaşma Franklin ile öldü.
Эта странная сделка умерла с Франклином.
Bu anlaşma yatar.
Вся сделка провалится.