English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ A ] / All you

All you Çeviri Türkçe

359,940 parallel translation
So, I know it's still months away, but just anything at all you need just ask and I'll get it sent over, so you can hit the ground running.
Biliyorum, aylar var ama şimdiden ihtiyacın olan bir şey olursa sadece söyle. Hemen göndertirim. Böylece güne dinç başlayabilirsin.
Before you know it, all you'll be reading is The Cat In The Hat.
Her şeyden önce Şapkadaki Kedi'yi okuyacağını bilmelisin.
And they're all yours if you can complete this lyric...
Bu şarkı sözünü tamamlarsanız biletler sizindir.
So... did all of you go on to better relationships after me?
Benden ayrıldıktan sonra, hepiniz mi daha iyi ilişkiler yaşadınız?
Imagine how scared you would be if you lost your mobility, your legs, all the... Allen.
Hareket kabiliyetinizi kaybetmenizin ne kadar korkunç olacağını hayal edin bacaklarınız ve tüm diğer...
All right. All right, there you go, Pamela.
Tamam, tamam, Pamela, işte böyle.
All right, I was just gonna show you a Facebook picture of Marjorie's nephew with no shirt on.
Pekala, sadece sana Marjorie'nin yeğeninin Facebook'taki üstsüz resmini gösterecektim.
Well, I mean, I could tell you all about how I teach, but it'd be easier just to show you.
Sana nasıl yapıldığını anlatabilirim ama göstermesi daha kolay olurdu.
All right, now you're just tickling her.
Tamam, şimdi onu biraz gıdıklıyorsun.
After all that, you slept with him again?
Bütün bunlardan sonra onunla tekrar mı yattın?
Uh, Maximus, you know the Terrigen mist has already been dispersed all over the world, right?
Maximus, Terrigen sisinin çoktan dünyanın her yanına dağıldığını biliyorsun, değil mi?
( GIRL GIGGLING ) MAN 1 : All right, let's see what you got.
Pekâlâ, hadi bakalım neyin varmış.
I'm Iso. And I know you're working with them, the National Security Council, making all us new Inhumans register.
Ve sizin de onlarla beraber çalıştığınızı biliyorum Ulusal Güvenlik Konseyi'yle tüm yeni Nainsanlar'ı kayıt ediyorsunuz.
Oh, whoa! I'll take you all apart, starting with the biggest first!
İlk önce en büyüğünüzden başlayarak parçalara ayıracağım!
We're all counting on you.
Hepimiz sana güveniyoruz.
( YELLS ) That all you got?
Elinizden gelen bu mu?
I know you all know this, but...
Hepinizin bunu bildiğini biliyorum fakat...
He also trusts you to do the right thing for all the Inhumans.
Tüm Nainsanlar için en iyisini yapacağın konusunda da sana güveniyor.
After all these years, I have become human to defeat you.
Bu kadar yıl sonra sizi yenmek için bir insan oldum.
Aw, you're getting all mumsie already.
Çoktan sevimli bir annecik olmaya başladın bile.
- The new boss, heard all about you.
- Seninle ilgili çok şey duydum, patron.
All right, see you.
Olur, görüşürüz.
Kay was just telling us how you all met.
Kay'de bize hepinizin nasıl tanıştığını anlatıyordu.
Just because you are pregnant doesn't mean anything at all, Ellen.
Hamile olduğun hiçbir şey anlamına gelmiyor, Ellen.
I didn't think you'd want to be copied in on all that.
Her şeyi bilmek isteyebileceğini düşünmemiştim.
No, you didn't talk to me at all for the best part of a year.
Hayır, bir yılda geçirebileceğim en güzel zamanda benimle konuşmuyordun.
Well, I could have got all tongue-tied, but I didn't think that'd reflect well on you.
Dilim tutulabilirdi ama zaten bunun sana yansıyacağını düşünmüyorum.
Well, I would be failing in my duty as a mother and as a human being if I didn't speak out when I see an accident about to happen, because it's not all about you.
Annelik görevimde başarısız olabilirim ama gerçekleşmek üzere olan bir kaza gördüğümde çenemi kapayamam. Konu seninle alakalı değil.
They can't all be out to get you.
Seni almak için dışarıda değiller.
Are you all ready for next month?
Gelecek ay için hazır mısın?
If you report this as a workplace accident, you're going to cause all sorts of trouble.
Eğer bunu iş kazası olarak rapor edersen her türlü belayı başına alırsın.
All he wanted to know was were you OK.
Bütün istediğimiz senin iyi olman.
Are you all right?
İyi misin?
You used to give Kay shit all the time.
Sen Kay'e her haltını verirdin.
I think you'll find that was all in your head.
Kafanın içindeki her şeyi öğreneceksin.
Why should I be forced to have this conversation with you, of all people?
Bu konuyu sana veya diğer herkese neden açayım ki?
You know, we haven't even spoken about where we're going to put all this.
Bütün bunları nereye koyacağımızı hiç konuşmamıştık, biliyorsun.
As you can see, my husband is channelling all my hostility.
Gördüğünüz gibi öfkemi eşim yansıtıyor.
Look, have you had any doubts about my stability, ever, in all of the years that you've known me?
Bak, beni tanıdığın onca yılda kararlılığım konusunda hiç şüphe hissettin mi?
Well, when you put a child at the centre of your life to the extent that she did, excluding all else, and you lose that child...
Onun yaptığı gibi çocuğunu hayatının merkezine koyarsan ve çocuğunu kaybedersen...
Ah, you're all right.
İşler yolunda. Hallediyorum aslında.
The intensity of that cobalt and ultramarine and cyan, all those different blues that are going on together in that, is something that I would've seen in paint and then I would've come here and realized what happens when you pour light through it
Kobalt, cam göbeği ve açık mavinin yoğunluğu... Mavinin tüm bu farklı tonları bu resimde bir araya geliyor. Bunu Chagall'ın tablosunda görebilir ve buraya geldiğimde resme ışık altında bakınca ne olduğunu fark ederdim.
It reminds you that artists all have to come from somewhere, however small.
Bu, küçük de olsa ressamın bir yerlerden gelmesi gerektiğini hatırlatıyor.
so if you don't provide the necessary doors for all of that to go off, it actually doesn't work.
Yani o çıkışlar için gerekli kapıları sağlamazsanız hiçbir anlamı olmaz.
Why are you making this all about you?
Neden olayı kendine çeviriyorsun ki?
Honey, you're not gonna talk like that all the way to the wedding, are you?
Hayatım, düğüne kadar böyle konuşmayacaksın değil mi?
You do this all the time.
- Hep böyle yapıyorsun.
It's all right. We're here for you.
Sorun yok, yanındayız.
You're all mad with the devil's brew!
Hepiniz şeytanın içkisiyle kafayı yemişsiniz!
All right. Whenever you're ready.
Hazır olunca başla.
Okay, yes, it's going to be hard because you're gonna be far away, so I'm not gonna get to see you all the time.
Evet, uzaklara gideceğin için çok zor olacak çünkü seni her zaman göremeyeceğim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]