And because of that Çeviri Türkçe
5,679 parallel translation
And because of that story, I always wanted to see one, and I finally got to do it 80 years later.
Bu hikâye sebebiyle bir tanesini hep görmek istemişimdir nihayet 80 yıl sonra birini yakaladım.
And because of that... I've let In Ha go.
Ve bu yüzden In Ha'dan ayrıldım.
And because of that, I've prepared some questions I'd like you to think about.
Ve bu yüzden, sana düşünmen gereken birkaç soru hazırladım
And I'm not gonna say anything else, because that's all I'm sure of.
Başka hiçbir şey demeyeceğim çünkü emin olduğum tek şey bu.
In the world of space exploration, this room is hallowed ground because every astronaut that flies to the International Space Station today, and, indeed, pretty much every astronaut that's ever flown into space, first American, then Russian and European, have sat at this table and signed this book.
Uzay keşfi dünyasında bu oda kutsal sayılır, çünkü bugun Uluslararası Uzay İstasyonuna uçan her astronot, ve, kesinlikle, bugune kadar uzaya çıkanların hepsi, ilk Amerikalı, sonra Rus ve Avrupalı, bu masaya oturup bu defteri imzaladı.
Here's the point - because every complex animal and plant shares that same basic building block we are very confident that it only happened once - somewhere in the oceans of the primordial Earth.
İşin özü şu : Çünkü bitki veya hayvan tüm karmaşık canlılar aynı temel yapı taşını paylaşıyor. İlkel Dünya'nın okyanusunda bir yerde bunun sadece bir kez yaşandığına eminiz.
This was my form room, 3Y, and that was the end of the universe because the girls'school was through there.
Burası benim dersliğimdi, 3Y. Şurası ise evrenin sonuydu. Çünkü kızların sınıfı o taraftaydı.
But it's been the most glorious ascent into insignificance, because our physical demotion has been the inevitable consequence of a daring intellectual climb from being the puppets of the gods to that most rare and precious thing, a scientific civilisation.
Fakat bu, önemsizliğe doğru yapılan en ihtişamlı yükselişti. Çünkü fiziksel alçalışımız ; Tanrıların kuklası olmaktan en ender ve en değerli şeye, bilim medeniyeti olmaya cüret eden düşünsel tırmanışımızın kaçınılmaz bir sonucuydu.
Yeah, well, I hope that these new energies come with some kind of salary because the only money I have coming in right now is from my one student and then a tiny check from the New York Symphony
Evet, umarım bu yeni kapılar.. beraberinde para da getirir. Çünkü bu aralar kazandığım tek para..
I appreciate that, I really do, because I feel that that was probably the greatest performance that I've ever given, and, of course, the critics tended to agree.
Gerçekten, Onun en iyi.. .. performansım olduğuna inanıyorum,
Just been a little on edge this week because of Sean's new job, but he came home last night and told me that the only reason he was working at the strip club is to pay his way though nursing school.
Sadece Sean'ın yeni işi yüzünden biraz endişeliyim. Ama dün gece eve gelip striptiz kulubünde çalımasının tek nedeninin hemşirelik okulu için para biriktirmek olduğunu söyledi.
That's a dumb name, but it's yours, and you should be proud of it because you are the greatest Detective I've ever known.
- Ne kadar saçma bir isim, ama senin ismin tabii. Adınla gurur duymalısın çünkü sen benim bildiğim en harika detektifsin.
All right, imagine, if you will, child pulls out the drawer, climbs up onto the counter and toddles over to the window that has been left open because Alan finds the smell of steaming broccoli to be "gaggy."
Pekâlâ, tahayyül et şimdi, çocuk çekmeceyi açar tezgahın üstüne çıkar ve Alan'ın haşlanmış brokoli kokusunu mide bulandırıcı bulduğu için açık bıraktığı pencerenin önüne gelir.
And because each of us live by those rules, we know that no matter how many we break, no matter how much we screw up, there will be someone to save us.
O yüzden kurallara uyuyoruz. Bir sürü kuralı bozsak da, pek çok kez çuvallasak da bizi kurtaracak bir kural mutlaka vardır.
And that will one day prove critical because in nature, the ultimate expression of power is to win a mate and so have the chance to leave a legacy in the form of offspring.
Ve bunun ne kadar önemli olduğu bir gün kanıtlanacaktır. Çünkü doğada güce sahip olanın en iyi ifadesi bir eş elde etmek ve üreyip bir miras bırakma fırsatına sahip olmaktır.
Or is that what I tell myself because it's easier? Orpheus and Jason, they'd never give up on the women they love. They'd go the ends of the Earth and beyond.
Ya da daha kolay olduğu için kendime söylediğim bu Orpheus ve Jason sevdikleri kadından asla vazgeçmezler onlar için dünyanın sonuna giderler.
Now, that is a bit of a worry, to be honest, because the Porsche 928 was notorious for having very complicated electrics and for having a lot of electrical gremlins once it got beyond a certain age.
Dürüst olmak gerekirse biraz endişeliyim çünkü Porsche 928 karmaşık elektrik sistemine sahip olmakla tanınan bir araç ve belirli bir yaşı geçtikten sonra çok sayıda gremline sahip olan bir araç.
See, I feel that small spaces make prisoners feel tense and guarded because it reminds them of their cells.
Bence küçük alanlar mahkumları geriyor ve her an tetikte olmalarına sebep oluyor. Onlara hücrelerini hatırlatıyor.
Because I figured you'd say something like "total hottie" during drinks and her education would kick in, that'd be the end of it.
Çünkü içerken "doğuştan seksi" gibi bir şey söyleyebileceğini düşündüm onun eğitimi de işin içine girince her şeyin sonu olurdu.
On top of that, he's handsome and he turned down commercial offers, as well as, offers for corporate jobs because he wants to remain grounded and not get swept up by fame and money.
Ayrıca oldukça yakışıklı ve şan şöhret girdabına kapılmamak için reklam kampanyalarını ve iş tekliflerini reddetti.
I want to rant and cry with my brother... but I can't do that because of you.
Ağabeyimle bağıra çağıra ağlamak istiyorum ama senin yüzünden yapamıyorum.
I want to tell my brother to start living and leave the revenge to me... but I can't do that because of you.
Ağabeyime kendi hayatını yaşamaya başlamasını ve intikam alma işini bana bırakmasını söylemek istiyorum ama senin yüzünden yapamıyorum.
I know that you've be suppressing the hatred that you feel for my mom because of me and I also know that you'll continue to do so from now on.
Anneme olan nefretini benim yüzümden bastırdığını ve bastırmaya devam edeceğini biliyorum.
My business was destroyed because of you and I've had to live my life while hearing others call me a murderer, you know that?
Kariyerim senin yüzünden mahvoldu ve artık hayatımın sonuna dek bir katil olarak anılacağım, farkındasın değil mi?
Because of her, that kid got separated from his father and I've been assigned to the branch precinct.
Onun yüzünden adamın çocuğu ortada kaldı. Beni de başka bir göreve verdiler.
This precious ring, because of you rolled around and then that Cherry or whatever followed you.
Bu kıymetli yüzük sayende yerlerde döndü durdu. O Kiraz mıdır nedir senin yüzünden peşimize takıldı.
CEO A had sex with Employee B, who approached him on purpose and got pregnant. Because of that, he broke up Ballerina C
Bayan B Başkan A'ya kasten yaklaşıp hamile kaldı.
What everyone is curious about is my relationship with that woman. You guys are curious if we got married because of the baby, and whether or not she really worked in general affairs as a contract worker for a law firm, right?
Hepiniz merak içindesiniz oradaki kadın ile bebek yüzünden mi evlendim ayrıca hukuk firmasında sözleşmeli eleman mı, değil mi?
That's because she was good at none of the school subjects when she was in school. And she was the worst at math.
Okul zamanlarında çok çalışmadığı için matematiği berbat olmuş olabilir.
Because of you guys, I had my 5 seconds up on that roof and not in the air
Sizin sayenizde o beş saniyeyi ben havada değil de çatıdayken hissettim.
That moment at the beginning of the 20th century signalled a genuine revolution because it demonstrated that the kind of physical science that people were doing right back to Newton and Laplace, and people like that, that you needed a completely new approach.
20. yüzyılın başındaki bu olay gerçek bir devrimin ateşleyicisi oldu. Çünkü o ana dek fizik, bilim insanlarınca Newton ve Laplace'ın yaptığı şekliyle ifa ediliyordu ve insanlar bunu seviyordu. Artık yeni bir yaklaşıma ihtiyaç vardı.
Because you did a detailed analysis of all racial types and you cross-referenced that analysis with a points-based system?
Çünkü sen bütün ırkların detaylı analizini yapıp çapraz referanslandırıp puanlamaya dayalı sistem ile analiz mi ettin?
You see, that's the difference between you and me, and I ain't saying I'm proud of that, because I'm not, but when I'm focused on something, everything else around me dies.
Seninle benim aramdaki fark da bu, gurur duyduğumu söylemiyorum çünkü duymuyorum. Ama ben bir şeye odaklandığımda etrafımdaki her şey bir anda ölür.
It's only a little, but it might get bigger because the hose, at this time of the year, it's always leaking and bursting, that pipe.
Şu anda küçük ama büyüyebilir. Çünkü yılın bu döneminde o borudan gelen hortumlar hep sızdırır, açılma yapar.
When I give a talk on plankton, I say, first of all, let's take a breath, and let's take a second breath, and then contemplate the fact that that second breath came from the ocean, because it was produced ultimately by phytoplankton, which produce half of the oxygen we breathe.
Planktonlar hakkında konuşmaya başlayacağım zaman diyorum ki, önce derin bir nefes alalım, sonra bir nefes daha alalım ve ikinci nefesin okyanuslardan geldiğini iyice bir anlayalım çünkü bu nefes soluduğumuz oksijenin yarısını üreten fitoplanktonlardan geliyor.
And part of the reason is because the people that control CITES are actually in the trade of selling them.
Bunun bir sebebi de CITES'ı kontrol etmesi gereken kişilerin bu işin ticaretiyle uğraşmaları.
Being friends with- - And it's rare that I point this out, because I do not subscribe to the American ideal of feminine beauty.
Onlarla arkadaş olmak. Ve bunu ifade ettiğim çok nadirdir, çünkü Amerikan dişil güzellik ülküsüne katılmıyorum.
I knew was because of me, and I felt so guilty that I came here, and I tried to kill myself.
Benim yüzümden olduğunu biliyordum ve o kadar suçlu hissettim ki, buraya gelip kendimi öldürmeye çalıştım.
Save some of it, though, because you and I are going to untie that sailboat... and organize a first-ever cross-dressing search party out to that island.
Biraz şevkini sakla çünkü sen ve ben şu yelkenliyi çözeceğiz ve şu adadaki ilk travesti arama partisini düzenleyeceğiz.
I think, at first, I held on so tight to the kids, because of all that we went through and how much I loved them.
Sanırım ilk olarak çocuklara sımsıkı tutundum çünkü başımıza gelenler yüzünden onları çok sevdiğim için.
Ambition is a fun way of driving you towards things that you never wanted to win because you're just a man, you're just a bag of dangerous chemicals, and you can't stop.
Sonunda, ihtirasın sizi kazanmayı hiç istemediğiniz şeylere sürüklediğini görürsünüz. Çünkü sadece bir insansınızdır. Sadece tehlikeli bir kimyasal madde yığınısınızdır, duramıyorsunuzdur.
Yeah. And it's all fucked up as advertised, and the registration is gone so because you lost that, the assholes down at the place are gonna make me go through all sorts of fucking...
Evet, söylediğin gibi berbat durumdaydı ve ruhsat da yerinde yoktu.
And I think the fact that we went with the idea that there's another world out there, because we didn't know the world, so we kind of had no world, and I think the movies helped us create
Sanırım orada başka bir dünya olduğunu düşünüyorduk. Çünkü dünyayı tanımıyorduk, bu yüzden bir dünyamız yoktu ve bence filmler kendi dünyamızı yaratmamızı sağladı.
And, you know, my... my point of view was that, well, it must be the right time because it's happening, you know.
Ve benim bakış açıma göre doğru zaman olmalıydı çünkü bu oluyor.
And them that was never saved, and them that was backsliders, were... wailing and crying and getting right with the Lord, because of my song.
Kurtarılamamış, kötü yola düşmüşler feryat ediyor, ağlayıp Tanrı'nın yolundan gidiyorlar. Hepsi benim şarkım sayesinde.
And maybe they'd invite me over... because of the things that I made.
Belki ürettiğim şeylerden dolayı... beni şatoya davet etmişlerdir.
You said to me that David Selznick, the son of immigrants... married Jennifer Jones, an all-American girl from Oklahoma... because in America, all races and all classes... can meet and make whatever opportunities they can.
Göçmen bir ailenin çocuğu olan David Selznick... Amerika'nın gözbebeği Oklahomalı Jennifer Jones'la evlendi... çünkü Amerika'da tüm ırklar ve sınıflar... kaynaşabilir ve fırsatların peşinden beraber koşabilir dedin.
It's because I'm too fat. " Um, I attribute her not making that team to the psycho coach that she had, who was, um, giving her a lot of attitude about the way that she treated other kids on the team and chose not
Bana göre ekibe seçilmeme nedeni ise ona karşı tavır almış manyak koçuydu.
They've denied you the same rights as everybody else just because you're different, and I say that's a violation of the Constitution.
Sırf farklısın diye diğerlerinin sahip olduğu haklar elinden alındı. Ve bence bu anayasal bir aykırılıktır.
And not because some of you might laugh at the fact that I'm representing a teddy bear.
Ve bir oyuncak ayıyı savunduğum gerçeğine güleceksiniz diye de değil.
Because, to be able to climb that high and see that kind of beauty nobody ever sees, it'll be a crime not to.
Yükseklere tırmanmak yeteneği, ne bileyim kimsenin görmediği güzellikleri görmek... kaldı ki bu bir suç değil.
and because 35
and because of you 25
because of that 94
of that i have no doubt 18
of that 53
and by 340
and by the way 907
and beyond 30
and besides 937
and breathe 35
and because of you 25
because of that 94
of that i have no doubt 18
of that 53
and by 340
and by the way 907
and beyond 30
and besides 937
and breathe 35
and besides that 26
and before i forget 16
and before you know it 100
and by god 23
and by that 52
and back 42
and ben 22
and behold 28
and before you ask 32
and beyond that 27
and before i forget 16
and before you know it 100
and by god 23
and by that 52
and back 42
and ben 22
and behold 28
and before you ask 32
and beyond that 27