And breathe Çeviri Türkçe
2,068 parallel translation
They eat and breathe clay there.
Orada kil yiyip kil soluyorlar.
Tanya Wilson, as I live and breathe.
Kesinlikle Tanya Wilson olmalısınız.
So for the next five days, you are going to eat, sleep, and breathe the S.A.T.'s...
Önümüzdeki beş gün boyunca tüm hayatın SAT'tan ibaret olacak.
And in between, he would need to eat through a feeding tube and breathe with the help of a ventilator.
Bu arada bir besin tüpünden yiyip solunum cihazıyla nefes alması gerekecek.
Jackie Peyton, as I live and breathe.
Bu gelen Jackie Peyton olmalı.
And breathe!
Biraz da nefes alın!
As I live and breathe, and here I thought You were a story someone invented.
Senin birinin yarattığı bir hikaye olduğuna emindim.
Wrapping its chubby little arms around your neck And breathe in that...
O tombul, minicik ellerini boynuna doladığını, ve öylece nefes alıp verdiğini...
I breathe in oxygen, react that with sugars and breathe out CO2 and get energy these guys breathe in hydrogen sulphide and oxygen and produce sulphuric acid.
Ben oksijen alıyorum şekerlerle tepkime edip karbondioksit veriyorum ve enerji alıyorum bu herifler hidrojen sülfür ve oksijen alıp sülfürik asit üretiyorlar.
And see and go to the bathroom and breathe on your own.
Bu Tanrı olamaz.
Just lay down... Face that opening and breathe.
Deliğe yüzünü getir ve nefes al.
Okay, nice job. Now, just lay back down and breathe in that fresh air.
Şimdi geri çekil ve temiz havayı içine çek.
You know how it feels when a love story ends, when you can't breathe, your stomach's cramped and you can't sleep?
Bir aşk masalı bittiğinde, nefes alamadığında, midene kramplar girdiğinde, ve uyuyamadığında nasıl hissettirdiğini bilir misiniz?
Well, as I live and breathe!
Gözlerime inanamıyorum!
And if I'm in there, no air to breathe.
Ben içeride kalırsam da, hava kalmıyor.
Breathe in and, when you're ready, breathe out and slowly squeeze the trigger.
Nefesini tut. Hazır olduğunda nefesini ver ve yavaşça tetiği çek.
And I become so full of anger... that I can barely breathe.
Ve içim öfkeyle doluyor öyle ki, güçlükle nefes alıyorum.
For the sword outwears its sheath, and the soul wears out the breast, and the heart must pause to breathe... "
Çünkü kılıç kınını yıpratır ve ruh da göğsünü insanın ve ara vermesi gerekir kalbin nefes almaya bir süre. "
Okay, look, you're just gonna breathe deeply and make sure your knees don't lock.
Pekala, bak, derin bir nefes al, ve dizlerinin tutulmadığından emin ol.
You can get tenure basically if you continue to breathe for two years, you'll get it, and whether or not you can help children is totally irrelevant to whether or not...
Nefes alıp veriyorsanız, "tenure" garantisi alıyorsunuz. iki yıl içinde, iyi öğretin öğretmeyin iş garantiniz oluyor öğretmenlik becerisi sözkonusu olmuyor... ve bir kez "tenure" aldınız mı, sizden kurtulamıyoruz.
So you breathe deeply, from your stomach and blow out through your mouth.
Sonra derin bir nefes alıp, sineye çekiyorsun sonra ağzından dışarı veriyorsun.
There comes a time in every grifter's life when you need to pause, to reflect, to take a step back and just... breathe.
Her dolandırıcının hayatında durması, düşünmesi gereken bir gün gelecektir. Geriye bir adım atmak ve sadece... nefes almak.
You think you're not gonna be able to breathe, And it's like-it's like somebody shot you or something. And then I-and then I hear
Her söylediğinizde, nefes alamayacağınızı sanıyorsunuz ve sanki biri sizi vuruyor.
They're fumigating and I can't breathe.
İlaçlama yapılıyor ve nefes alamıyorum.
And I think that's why I can't breathe.
Sanırım o yüzden nefes alamıyorum.
- They'll stop us, make you breathe, and it'll show. - It won't show.
"Şimdi durdurucaklar bizi, Nefesin kokuyor" Görüceksin "Göremeyeceksin"
And... and don't breathe on it.
Ve... ve üzerine solumayın.
You touched my arm and told me to breathe just like she did.
Koluma dokunup nefes almamı söylediniz. Tıpkı onun gibi.
Here's the hard sell. ALS ravages the body, patients are left unable to breathe on their own, and eventually suffocate on their own fluids.
ALS vücudu tahrip eder, hastalar kendi başlarına nefes alamaz hale gelir ve sonunda da kendi sıvıları içinde boğulurlar.
Now just relax, breathe and tell us what you see.
Rahatla, nefes al ve bize ne gördüğünü söyle.
Sometimes I flash on the fact that we're never gonna see her again, and, uh... I can't breathe.
Bazen, onu bir daha hiç göremeyeceğimiz gerçeği ile yüzleşiyorum...... ve nefes alamıyorum.
It is very difficult to breathe, it's very acidic and very bitter.
Nefes almak çok güç, çok asidik ve çok acı.
I mean, in a dazed panic and unable to breathe, he rips off his mask and drowns.
Panik içinde nefes alamayınca maskesini parçalayıp boğulmuş.
"Breathe, get drinks and drunk - Asakura Liquor Shop"
"Soluklan, içecek al ve sarhoş ol - Asakura Likör Dükkanı"
"Breathe, get drinks and drunk"?
"Soluklan, içecek al ve sarhoş ol" mu?
I will fill you with so many holes.. .. that you'll be confused which hole you should use to breathe.. .. and which one to fart.
Üzerinde o kadar çok delik açacağım ki hangi delikten nefes alacağını ve hangisinden osuracağını bilemeyeceksin.
Then I'll fill him with so many holes.. .. that he'll be confused where to breathe from and..
O zaman ona o kadar çok delik açarım ki hangisinden nefes alacağını bilemez.
You so much as breathe a word of that score to me, And that phone's going in the ground with uncle mac.
Eğer bana skorla ilgili tek kelime edersen o telefonda Mac amcayla aşağı gider.
And it's thanks to this "thin blue line" that we have the air that we breathe, the water that we drink and the landscape that surrounds us.
"İnce Mavi Hat" a teşekkürler sahip olduğumuz hava aldığımız nefes, içtiğimiz su, ve bizi saran manzara için.
It holds them against the surface and allows us to breathe.
Molekülleri yüzeyin üzerinde tutar ve nefes almamıza izin verir.
That, in turn, allows living things, like me, to evolve and to use that atmosphere, to breathe and to live.
Buna karşın benim gibi canlı şeyler gelişmek, yaşamak ve nefes almak için bu atmosferi kullanıyor.
Nice and easy. Just breathe.
Yavaşça nefes al.
"The animals and stones breathe differently" Just somegobbledygook Instead of admitting It doesn't know.
" Hayvanlar ve taslar farkli sekilde nefes alir bazi taskafalilar bunu bilmediklerini kabul etmek yerine red eder.
And then he couldn't breathe.
- Sonra nefes alamamaya başladı.
As you breathe in and feel the sand between you toes, ask yourself...
Nefes sonrasında ayak parmaklarınızın arasında kumu hissedin. Kendinize sorun...
She keeps sending me these articles, stuff from the Internet where people go off the ventilator and they breathe on their own. They wake up.
Bana sürekli internetten bulduğu makaleler gönderiyor suni solunum cihazından çıkan insanların kendi başlarına nefes aldıkları, uyanıp kendilerine geldikleriyle ilgili.
When the water passed through his larynx, it caused a reflexive spasm, and that sealed the airway, making it impossible for him to breathe.
Su gırtlağından geçerken vücut refleks olarak kasılmış ve bu da hava yolunu kapatarak nefes almasını imkânsız hale getirmiş.
And just breathe.
Ve sadece nefes al.
All we would have to do is breathe it in and the same thing that's happening to Scott could happen to all of us from the inside out.
Tek yapmamız gereken nefes almak olur ve Scott'a olanların aynısı içten başlayarak hepimize olabilir.
"And it's often a mistake to breathe the air"
"Ve hava solumak da hatadır genelde"
And whoever killed Prince John, I wouldn't breathe a word about that if I were you.
Prens John'u kim öldürmüş olursa olsun senin yerinde olsaydım hiçbir şey söylemezdim.
breathe 1905
breathe through your nose 20
breathe with me 21
breathe deep 46
breathe it in 29
breathe deeply 64
breathe out 76
breathes heavily 20
breathe slowly 22
breathe in 175
breathe through your nose 20
breathe with me 21
breathe deep 46
breathe it in 29
breathe deeply 64
breathe out 76
breathes heavily 20
breathe slowly 22
breathe in 175
breathes deeply 131
breathes shakily 19
and by 340
and by the way 907
and beyond 30
and besides 937
and besides that 26
and ben 22
and before i forget 16
and beyond that 27
breathes shakily 19
and by 340
and by the way 907
and beyond 30
and besides 937
and besides that 26
and ben 22
and before i forget 16
and beyond that 27
and by god 23
and before you know it 100
and by that 52
and back 42
and better 23
and before you ask 32
and blue 32
and bang 29
and behold 28
and boy 49
and before you know it 100
and by that 52
and back 42
and better 23
and before you ask 32
and blue 32
and bang 29
and behold 28
and boy 49