As i see it Çeviri Türkçe
1,620 parallel translation
As far as I see it, you behaved very badly, so here's your lump of coal, okay?
Bana kalırsa kötü davrandınız. Cezanız da bu.
In fact, you've won many cases beforeJudge Weldon... as you've amassed your impressive record... which, as I see it, is about one high-profile conviction away from political advancement.
Hatta onun baktığı pek çok davayı kazandın. Parlak sicilini buna borçlusun. Siyasi emellerine ulaşman için ses getirecek bir dava kazanman yeter.
It's just complete chaos in the dry cleaning industry, as I see it.
Tam anlamıyla kaos. olay bundan ibaret, gördüğüm kadarıyla.
As I see it, there are two sides.
Gördüğüm şu ki, iki taraf var.
Because as I see it, you don't have anything.
Çünkü gördüğüm kadarıyla, elinde bir şey yok.
As I see it it's a good outcome for you.
Benim gördüğüm kadarıyla senin için iyi bir seçenek.
I'm blunt ; I call it as I see it.
Açık sözlüyüm ; gördüğümü söylerim.
I'm sorry, I just don't see miss neat knickers and this guy making it as a couple, you know.
Üzgünüm ama, ben burada o adamı bir çift olarak gösterecek hiç bayan iç çamaşırı göremiyorum,
Got it. All right, I'll get out of here as fast as I can. I'll see you soon.
Pekâlâ, buradan mümkün olduğunca çabuk çıkacağım.
But I can, as long as he doesn't see it coming.
Ama ben durdurabilirim. Ona neyin çarpacağını görmediği sürece sorun yok.
Erm, just wanted to let you know that I've been watching you secretly without you knowing and I would be very keen to spend the night with you and see if you enjoy it as much as I know I will and, erm,
Sen bilmeden gizlice seni izliyordum ve seninle beraber bir gece geçirip benim kadar bundan zevk alıp alamayacağını merak ediyorum.
I prefer to see it as I'm offering them an education that far exceeds anything they're gonna get in college.
Üniversitede ders olarak alamayacakları eğitimi onlara öneriyor olarak bakmayı tercih ederim.
See, if I'm so much as around a bathtub, I can't seem to stay out of it.
Eğer bir küvetin yakınlarında yaşıyorsam, pek küvetin dışında kalamıyorum.
But I see a man like you - conspiring to kill Mansoor, embarking on a journey from which there can be no return... and it frightens me just as much.
Fakat senin gibi bir adam gördüğümde, Mansoor'u öldürmek için gizlice anlaşan,... dönüşü olmayan bir yolculuğa girişen bu da beni en az o kadar korkutuyor.
But to me, it seems like he's making an excuse, as if to say, "| was checking to see if someone was in this room... " because I have magazines like these. "
Ama bana göre "İçeri birinin girip girmediğini kontrol ediyorum çünkü içerde böyle kitaplarım var" demeye çalışıyor.
As you can see, I was just giving it a once-over.
Gördüğün üzere, vücudum nasıl bir durumda, onu kontrol ediyorum.
I'm entering data from every field interview into the system as fast as I can get it. Let's see
Hızlı bir şekilde olayla ilgili verilere ulaşmaya çalışıyorum.
You are, and i need you to see it... as your boss and as your friend.
Öylesin, ve bunu görmeni istiyorum... patronun ve arkadaşın olarak.
I see it all the time, especially with the boys raised by overprotective mothers.
Hep aynı şeyle karşılaşıyorum. Aşırı korumacı annelerin yetiştirdiği çocuklar.
I call it a flat, because I'm quite modest, but, as you can see, it's actually quite a massive house.
Alçakgönüllü olduğum için daire diyorum ama gördüğün gibi aslında kocaman bir ev.
Yeah, but as I said before it is now on a wait and see position.
Evet, ama daha önce dediğim gibi bu bir bekle ve gör pozisyonu.
- You're lying you may as well drop it'cause i can see right through you you got no idea what you're talking about yeah, i do you're scared, dean you're scared because your year is running out
- Yalan söylüyorsun. Sende şu senin içini görebiliyorum tavırlarını bırakmalısın. Neden bahsettiğin hakkında bir fikrin yok.
I see it as the opportunity to reinvent myself as the dynamic business go-getter I've always been.
Ben bunu eski dinamizmimi ve girişkenliğimi tekrar kazanmak için bir fırsat olarak görüyorum.
BUT, YOU KNOW, SHE'S GOT THIS OTHER SIDE, AND I KNOW YOU DON'T SEE IT. I DON'T SEE IT AS MUCH AS I SHOULD.
Ama onda farklı birşeyler var yani senin görmediğini biliyorum zaten ben de görmem gerektiği kadar görmüyorum ama biz tam birbirimize göreyiz.
- It's as though I don't exist in my own home - even see the chance * * * * *
- Sanki ben evde yokmuşum gibi.. - Ben öyle birşey yapmadım..
If you're referring to the touching thing, i see it as more of an obstacle than a problem.
Dokunma şeyini ima ediyorsan, onu sorundan çok engel olarak görüyorum.
And two--As captain of the cheerleading squad, It's totally within my rights to recruit talent Where i see it.
Ve ikincisi, amigo takımının lideri olarak, yetenekli gördüklerimi takıma almaya hakkım var.
As far as I can see, the biggest thing this place has going for it, the people are good looking.
Benim anladığım kadarıyla, bu ülkedeki en ilgi çekici şey, insanlarının güzel olması.
As you can see I had a little beating there, my arm is all dirty It isn't much but I survived
Sizin de gördüğünüz gibi, üstüm başım batmış bir halde kollarımda darp izleri var ama kendimi iyi hissediyorum.
Well, maybe it's just manners, but I was raised to see it as a sin of pride to go on like that about yourself.
Belki sadece yetiştiriliş tarzıdır. Ama bana, sürekli kendinden bahsetmenin günah olduğunu öğrettiler.
I see it as a chance to stay close to her, continue her work.
İşini devam ettirmeyi, ona yakın olmak için bir şans olarak görüyorum.
# As long as I don't see it
# Onu görmediğim sürece
Thank you, everyone. I don't really see it as lying.
Ve püf noktası, insanların gerçekten suçlu hissetmesini sağlamak.
I think it's very hard to see that. I think if you try to understand astrology as a causal agent.
anlamanızın zor olduğunu anlıyorum siz astrolojiyi nedensel bir faktör olarak görüyorsunuz.
When you talk about the'rockness'or the quality of a rock.. I can see as a scientist a rock has hardness, things like that, but I think it's not quite what you mean.
kaya hakkında konuştuğunuzda ya da kayalık bir bilim adamı olarak, kayanın sertliğini ya da bunun gibi şeyleri düşünürüm.
I'd be happy to see Antarctica as a static, monolithic environment, a cold monolith of ice, sort of the way the people back in the past used to see it, but now our comfortable thought about Antarctica is over
Antarktika'yı durağan, yekpare bir tabiat olarak görmek isterdim. Soğuk yekpare bir buzul olarak, geçmişte insanların gördükleri gibi. Ama Antarktika hakkındaki bu huzurlu düşüncemiz sona erdi.
Well, I just see it now as a teacher, that satisfaction comes not from having all answers, but from watching others find them.
Bir öğretmen olarak şunu anladım bütün cevaplara sahip olmak tatmin etmiyor onları başkalarının bulduğunu görmek tatmin ediyor.
One thing you would certainly do if you picked up a signal, is say, "Look, I'm not gonna believe it till somebody else can see it as well."
İlk yapıcağımız şey, "Başkaları da bunu yakalayana kadar inanmam mümkün değil" demek olucak.
The light on my wrist represents the star... and the spinning ball offire around that is a planet. And as you can see, the ball offire draws out a large circle... and my wrist is drawing out a smaller circle inside it.
Bileğimdeki ışık, Güneş'i ve dönen ateş topu da gezegeni temsil ederse sizin de gördüğünüz gibi ateş topu dışa doğru geniş bir daire çiziyor.
Paul Butler and I were shocked to see that the wobble of the star... was precisely as the Swiss had said it was.
Paul Butler ve ben İsviçreli bilim adamlarının dedikleri yıldıza baktık. Yalpalanan bir yıldız görünce şok olduk.
I see it as a civil servant's attempt to wash his hands of it.
Çaresiz bir devlet memurunun adını temizlemek için düzenlediği bir rapor.
So long as I don't have to know where you grow it. And I don't have to see your girlfriend.
Nerede mal yetiştirdiğini ve kız arkadaşını görmek zorunda olmadığım sürece.
I guess the first thing that I would do would be to examine the actual bomb mechanism to see if there's any clue as to who might have built it.
Sanırım yapacağım ilk şey, bombayı yapan hakkında ipucu bulabilmek için, bomba düzeneğini incelemek olurdu.
I see all is as you'd wished it?
Görüyorum ki, her şey istediğiniz gibi.
And I think the important point to make here is not to see it as a unique break, but really to see it as a moment which accelerates things that have already happened in the past.
Ve bence burada üzerinde durulması gereken önemli nokta başka : bugüne benzeri olmayan bir kopuş olarak değil, geçmişte olmuş şeylere hız kazandıran bir an olarak bakılması gerek.
I don't have as much time as I need to see everything, but that is what makes it so special. "
Fazlaca vaktim yok çünkü her şeyi görmek istiyorum. Fakat dalışı ilginç kılan da bu.
It's just that I hardly see you now as it is, so what's it going to be like when you start traveling?
Seni şimdi bile zor görüyorum, bir de dolaşmaya başlayınca ne olacak?
I mean, for me, it's so much more satisfying to see the... The eyes of a small child, seeing that wonder as they...
Yani, benim için küçük bir çocuğun gözlerinin içini görmek o çocuğun gözlerindeki merakı görmek daha tatmin edici.
You see, I've tried to imbue this store with the same attitude, imagination and emotion as the children who come to play in it, and as such, it is prone to the same outbursts as its sometimes puerile clientele.
Dükkâna, buraya oynamaya gelen çocuklardaki tasavvur ve duygunun aynısını yansıtması için bir telkinde bulundum. O yüzden, bazen çocuk müşterilerimizde gördüğümüz tavırları sergilemeye çok yatkın.
Like excitement that you're with me now or faith that I'll be a good mama, even if my life ain't such a good place and the world as I see it ain't so pretty like they'd have you believe in this book.
Hayatım pek iyi bir yer olmasa ve benim gözümde dünya bu kitapta inanmanı istedikleri gibi güzel olmasa da.
Maybe not but it's the way he left this earth, so I don't see as I have any choice.
Belki haklısındır fakat dünyaya bu şekilde gözlerini yumdu, yani seçme şansım yok gibi.
as in 815
as if 204
as it was 32
as it is 114
as it happens 259
as it were 352
as it is in heaven 21
as i said 662
as it turns out 330
as i live and breathe 101
as if 204
as it was 32
as it is 114
as it happens 259
as it were 352
as it is in heaven 21
as i said 662
as it turns out 330
as i live and breathe 101