As you put it Çeviri Türkçe
559 parallel translation
- Well, dear my failure, as you put it, has been my happiness.
- Hayatım... ... başarısızlığım mutluluğum oldu.
There's no picture, as you put it, to like or dislike.
Ortada rahatsız olacak bir tablo yok, senin kuruntun.
I'm in again, as you put it.
Size göre yine içeri sızdım.
Very well, I will pipe down, as you put it, but it should be perfectly obvious that with your income gone there's only one course for you to follow, and that is to come home now, with us.
Pekala, istediğin gibi çenemi kapatacağım. Ama gelir kaynağın gittiğine göre izleyebileceğin tek yolun bizimle eve dönmek olduğu gün gibi ortada.
Well! As long as you put it that way, I...
Yani, o şekilde bir durum varsa...
Put as you put it, it does sound deplorable.
Söylediğiniz şekilde düşününce, durum içler acısı gözüküyor.
Perhaps I have become, as you put it obsessed by our name and our past and the absence of our future, and by our paintings
Belkide aklımı adımıza, geçmişimizin ve geleceğimizin olmayısına, tablolarımıza.
On acceptance, as you put it.
Kabul edilse de edilmese de.
And as for having my quarters, as you put it, made ready my chief handmaiden has, by now, brought the others out of hiding.
Belirttiğiniz üzere, konutumu hazırlamaya gelince şu an, baş hizmetçim ötekileri saklandıkları yerden getirmiştir.
And Maggie tried so hard to please me. Maybe I prodded her into using you, as you put it.
Maggie beni memnun etmeye çalıştı, onu seni "kullanmaya" ben ittim.
I want him, as you put it, real bad.
Dediğin gibi, Onu fena halde istiyorum.
Our murderer, as you put it, is dead.
Katilimiz öldü.
Do your duty and, as you put it, ask for divine guidance.
Görevini yap ve görevini yaparken de ilahi rehberliği talep et.
And if there wasn't'more,'as you put it, it's your fault.
Ayrıca fazlası olmadıysa bu tamamen sizin hatanız.
- Yes. - I give it you. You put it back.
- Bir dakika, ben resmi vereyim, siz asın.
It was your life you put up as a forfeit for Mah-Li's loyalty.
Mah-Li'nin sadakatine karşı sunduğun senin hayatındı.
But as you said it yourself, commandant, and the way you put it...
Ama senin de dediğin gibi, komutanım, ve senin de söylediğin gibi- -
As you so elegantly put it.
Zarifçe ifade ettiğin gibi.
But you put'em behind bars and they'll look little and cheap... the way they oughta look. And it serves as a warnin for the rest of'em to keep away.
Fakat şunları barın arkasına koyarsan, ucuz ve küçük görünürler... ki bu da insanların uzak durması için etkili olur.
Well, it looks as though Mrs. de Winter were afraid... you were going to put her in prison, doesn't it, Mrs. Danvers?
Vay canına, Bayan de Winter bayağı korkmuşa benziyor onu hapse atacaktınız, değil mi, Bayan Danvers?
I like a bit of fun, as the saying goes but when a bloke grabs you with nasty notions in his head it's time to put your foot down.
Biraz eğlenceyi severim, derler ya ama herifin biri kafasındaki fesatlıkla seni yakaladığında yumruğunu masaya vurma vakti gelmiş demektir.
I don't care who put it in the paper as long as you know we're not engaged.
Nişanlı olmadığımızı bildiğin sürece kimin ilan ettiği önemli değil.
Doubt if the subject is mentioned between them yet knowing my interesting nephew as you do wouldn't you think that was about the way to put it?
Şu ana dek bu konunun aralarında konuşulduğundan şüpheliyim. İlginç yeğenimi tanıyorsun. Böyle olduğunu düşünmekte haksız mıyım?
You planned it. You put her on the rocks the same as you did 100 others!
Diğer yüzlerce gemiye yaptığın gibi onu batırdın.
Run back to the hotel as fast as you can and put it in the lost and found.
Hemen otele dön ve bunu kayıp kutusuna koy.
And it was transparently clear from his demeanour and conversation that he had not the faintest suspicion that you and I had any relationship other than that of, as he would probably put it, old pals who used to roast chestnuts together round the jolly old nursery fire.
Tavır ve konuşmasından, ikimiz arasında ateşin başında kestane kızartan eski dostların arasındakinden farklı bir ilişki olabileceğinden en ufak bir şüphe duymadığı açıkça belli oluyordu.
And as I told you, he put it by once, but, for all that, to my thinking, he would fain have had it.
Dediğim gibi, almak istemedi Sezar ama ne derseniz deyin,.. ... almaya can atıyordu bence.
You there, put your weight into it.
Hey sen, tüm gücünle asıl.
- Heavyweight, middleweight so long as they can't put you in jail for it.
- Ha ağır sıklet, ha orta sıklet. Yeter ki seni hapse atmasınlar.
Schiller would lend it to you, if you put up the shop as security.
Dükkanı rehine koyarsan, Schiller o parayı ödünç verir.
Sylvia, as long as I'm here, maybe you'd better give me that gun so I can put it in a safe place, hmm?
Sylvia, ben burada olduğum sürece, o silahı belki bana bıraksan iyi olur, ben de onu emin bir yere koyarım, ha?
I put it onboard for you as sort of a wedding present.
Sizin için gemiye koydum. Bir tür düğün hediyesi.
So I shall continue wasting my time, as Mr. Gannon put it... teaching you about reporting, copy reading, makeup, and rewrite.
Bay Gannon'un deyişiyle, haber yazma, taslak okuma... mizanpaj hakkında size bilgi vererek zamanımı boşa harcayacağım.
I fully realize our language differences, however I also know you finally have perfected the dictorobitary, or as you on Earth put it,... the language computer.
Dillerimizin farklı olduğuna eminim, ancak sonunda diller arası çeviri yapabilen bir bilgisayar geliştirdiğinizi de biliyorum. O yüzden söylediklerimi anlayabiliyorsunuz.
MacKinnon, I can put you inside whenever I like and I can make it as tough as I like.
Mackinnon, seni istediğim zaman içeri atabilir ve hayatını istediğim kadar zorlaştırabilirim.
But you gotta help me a bit, cos I can't put on that this is all as bad as you make it.
Ancak bana biraz yardım etmelisin, çünkü yaptığını tek başıma düzeltemem.
In the eyes of the prison bureau, avian research is, as you boys might put it, for the birds.
Cezaevi bürosuna göre kuş araştırmaları, tahmin edeceğiniz gibi, kuşlar içindir.
To put it as simply as possible, if Johnny's name were proposed at the convention next week, would you attempt to block him?
Açık konuşmak gerekirse, Eğer önümüzdeki hafta kongrede Johnny'nin ismi teklif edilirse... Onun önünü kesmeye çalışır mısın?
It's to put you in a good mood as soon as the morning starts.
Bu, sabaha mümkün olduğu kadar güzel başlaman için.
You know, it may be she made up to him deliberately in order to gain entrée into these houses so as to, as you would put it, case the joints for her real paramour Compton.
Belki de ona bilerek yanaşmış olabilir, bu şekilde o evlere giriş imkanına sahip olacak ve gerçek aşkı olan Compton'ı izleyebilecekti.
I mean, you just say "hip dysplasia" in a kennel like this, and you might as well put a match to it.
Yani böyle bir barınakta kalça "displazisi" lafı edersen köküne bir kibrit çak daha iyi.
As soon as you put a cigarette in your mouth, a woman lights it up.
Ne zaman ağzına bir sigara alsan, bir kadın gelip onu yakıyor.
Now, instead of wearing a bra, you put a scarf around your neck as if it was a swimsuit top.
Sutyen giymek yerine, boynuna eşarp saracaksın üstü varmış gibi. Güzel, değil mi?
Put your name down as who you like. It's a free country, isn't it?
Adını nasıI istersen verebilirsin.
We have, as you Americans put it so aptly, the only game in town.
Biz, siz Amerikalı'ların dediği gibi kasabadaki tek oyunuz.
Then I put it to you that you have disobeyed the prime directive.
Açıklamama izin ver, Asıl Yönerge'ye itaat etmedin.
A sign, and if you put this sign on the side of your own carriage... and beat theirs to the mine by leaving just as it's morning, then you get?
Bir tabela ve eğer sen kendi arabanın yan tarafına bu tabelayı koyarsan ve sabahleyin madene gidip onların yerine altınları alırsınız, yapabilir misin?
You take care, I don't know, but do it, Fagin or I'll put the finger on all of you, and I don't care if I hang for it.
Dikkatli olun, yoksa hepinizi ispiyonlarım, anlaşıldı mı? Asılsam da umurumda değil.
If I put you in command of that bridge, would you hold it open as long as possible?
Eğer seni o köprünün komutasına getirirsem, mümkün olduğunca açık tutabilir misin?
In fact, Mr. Aldridge, not to put too fine a point on it would you be prepared to say that you are what is generally known as, in a manner of speaking, dead?
Aslında, Bay Aldridge, kesin bir çizgi çekmeden acaba söyleyebilir misiniz bir bakıma siz ölü müsünüz?
It must have been a big letdown as you thought that there would be some complicity between the people who preached the policies and you who put them into practice.
Talebimiz hemen geri çevrildi. Mareşal Pétain bizi görmeyi reddetti. - Peki ya Laval?
as you wish 846
as you know 1680
as you requested 56
as you can see 1468
as you can imagine 154
as you were 223
as you want 26
as you may know 70
as you like 91
as you say 390
as you know 1680
as you requested 56
as you can see 1468
as you can imagine 154
as you were 223
as you want 26
as you may know 70
as you like 91
as you say 390