But not really Çeviri Türkçe
4,422 parallel translation
This is totally not my business, but I thought you really liked that guy.
İşine karışmak istemem ama bence ondan gerçekten hoşlanıyorsun.
I feel really bad about this, but I'm not gonna tell you that.
Bu konuda kendimi çok kötü hissediyorum ama sana bunu söyleyemem.
Thank you, but I'm not really the marrying type.
Teşekkürler ama ben evlilik düşünen biri değilim.
Ironically, not to catch his breath but to really, I think, figure out what is happening.
Ama soluklansin diye degil, neler oldugunu bir düsünsün diye bence.
What I could us right now is not a bobby, but a really good cleaning lady.
Şu anda işime yarayacak kişi bir aynasız değil gerçekten iyi bir temizlikçi kadın.
Not really, but I'm in.
Değilim, ama gidelim.
Not really, but he sounds quite sad.
Pek sayılmaz ama epey hüzünlü şeyler anlatıyor gibi.
I'm not sure if you've listened to anything else i've sent, but here's another song i just finished, probably the first one i'm really proud of.
Gönderdiklerimi dinlediğinden de emin değilim. Ama bu benim bitirdiğim en son şarkım muhtemelen gurur duyduğum ilk parçam.
I had a little Edith Piaf moment... but the idea of worrying about white shirts and thin turkey and all that... while pretending not to know about his whores... is really throwing me into an all-American rage.
Bir ara kendimi Edith Piaf gibi hissettim. Ama beyaz gömlekleri, sıska hindileri düşünmek, sürtüğünü bilmiyormuş gibi davranmak falan- - İçimdeki Amerikalıyı ortaya çıkardı.
I know I should not ask you this... and you'll probably question my behavior as a mother but... I really need something to inhibit her nightmares.
Bunu size sormamalıyım biliyorum ve bir anne olarak davranışlarımı sorgulayacaksını ama gerçekten kabuslarına engel olacak bir şeylere ihtiyacım var.
I'm not really Japanese, but neither are you, so we're all good.
Ben de sizin gibi japon değilim aslında. Neyse, sorun değil.
My stomach's telling me I'm not really hungry, but my mind's telling me, "Eat."
Midem bana gerçekten acıkmadığımı söylüyor ama beynim ye, diyor.
But one thing is I'm really not clear. As you can remember it who did you screw, if you practically since you were born every day a bottle of Scotch drink?
Anlamadigim sey su, nasil oldu da kimin seni boynuzladigini anladin?
So it turns out Molly really did go to Vegas, but not to visit her grandmother.
Molly'nin gerçekten Las Vegas'a gittiği ortaya çıktı ama büyükannesini ziyarete değil.
My life may not be perfect right now, or actually really, really far from perfect, but I'd rather be numb than be hurting.
Hayatım şu an mükemmel olmayabilir ya da mükemmelikten gerçekten çok çok uzak olabilir ama acı çekmektense duygusuz olmayı tercih ederim.
Not so much in the name you know, but... He was a really beautiful man.
İsmen olmasa da, gerçekten çok güzel bir adamdı.
Okay, but it's not her Frenchness that's really bothering you...
Tamam da onun Fransızlığını senin dert etmemen lazım gerçekten.
OK, well here's my thought, Billy, and I know how much you love Star Wars, but I'm just not sure it's really going to pass muster to just retell those stories and change some names around.
Sana düşüncemi söyleyeyim Billy... Star Wars'u ne kadar sevdiğini biliyorum ama aynı hikâyeleri farklı isimlerle tekrar anlatmak senin için yeterli olmayacaktır.
But as far as you and I are concerned, I'm not really interested in being your rock bottom.
Ama birbirimizle ilgilendiğimiz sürece hayatında bir yerim olmasını istiyorum.
Really. Not homesick, but home.
Evimi özlediğimde değil hastayken.
Maybe you think that when you turn 31, but it's not. You don't know till you're 46, which is what I am, how young 31 really is.
46 olana kadar bilemezsin - ki ben 46'yım - 31'in ne kadar genç olduğunu.
I know that's not, you know, enough, but I'm just really sorry.
Her konuda yani. Bu yeterli değil ama işte çok özür dilerim.
I know that these are not important literary questions... "and that your book is full of important literary questions... " but I would just really like to know.
Bunların, önemli edebî sorular olmadığını ve kitabınızın önemli edebî sorularla dolu olduğunu biliyorum ama gerçekten cevaplarını öğrenmek istiyorum.
Not that it really matters, but I was his girlfriend.
Önemli mi bilmiyorum ama onun kız arkadaşıydım.
Dance competitions are fun and all, but they're not really gonna pay the bills.
Dans yarışmaları eğlenceli, güzel, ama faturaları ödemeyecekler.
Okay, I'm not a jealous person by nature, but I really hate this story.
Kıskanç bir doğam yok ama bu hikayeden gerçekten nefret ettim.
I'm not an expert... but this is feeling, just, really against the law.
Çok da anladığımdan değil ama... bana öyle geliyor ki bu yaptığımız biraz kanun dışı bir şey gibi.
And I'm terribly sorry about this, but I'm afraid if you've got to ask, you're not really the right sort of chap.
Bunun için üzgünüm ancak gidip sorarsan kulübe uygun olmayabilirsin.
Not really right now, but you're welcome to go on a walk.
Şu anda olmaz ama istersen sen çıkabilirsin.
Look, I am really sorry to break it to you, but not everybody knows your origin story.
Söylediğim için üzgünüm ama herkes hayat hikayeni bilmiyor.
Well, it's not really fine, but it's not why I'm here.
Aslında iyi değil ama gelmemin sebebi bu değil.
I'd give you a round of applause, but you know it's not really practical at this moment.
Şu an seni alkışlamak isterim, ama biliyosun şu an pek gerçekleştirebilecek gibi durmuyorum.
But you do not strike me as the kind of person who has a healthy dose of fear, which is required to take precautions, or to, you know, think for half a beat before doing something really stupid.
Ama bana içinde korku olan bir insan gibi gözükmüyorsun. Önlem almak için yada salak bir şey yapmadan düşünmek için gerekiyor o sana.
No, but it might not really matter.
Hayır ama bunun önemi olmayabilir.
That's not "go to jail" cool. But that's really cool.
"Hapishaneye git" kadar güzel değildi ama güzeldi işte.
I know I'm not supposed to just stand up and blurt things out in here and I really don't want to go to jail today, but... I need to say that I was wrong about Eloise's grandfather.
Biliyorum, böyle kalkıp konuşmaya hakkım yok. Üstelik bugün hapse girmek gibi bir isteğim de asla yok. Ancak Eloise'in büyükbabası hakkında yanıldığımı söylemeliyim.
Well, mommy and daddy, you know, we both grew apart in different directions but we still really good friends, it's just better if we don't live at the same house and that we're not married.
Annenle baban farklı yönlere doğru savrulup birbirinden koptu. Ama hâlâ iyi arkadaşız. Yine de aynı evde yaşamamamız ve evli olmamamız daha iyi.
But you're not really cold, are you?
Ama o kadar soğuk değilsin, değil mi?
I know it doesn't make sense... and they're not perfect... but they really do love me.
- Mantıklı gelmediğini biliyorum. Mükemmel de değiller. Ama beni gerçekten seviyorlar.
I mean, not exactly, but, you know, it's really close.
Tam olarak o değil ama ona çok benzer bir şey var.
We nod at each other sometimes or we moan about the weather, but none of us know each other. Not really. Yeah.
Bazen selamlaşıyoruz ya da havadan dert yanıyoruz ama hiçbirimiz birbirimizi tanımıyoruz.
But that's not what this is really about, is it?
Ama sorun aslında bundan ibaret değil, değil mi?
Good, no it was really good, not everything is nailed down, - but pretty much I think we've got a done deal, so...
İyi, hayır gayet iyiydi, herşey çivilenmedi, - fakat neredeyse düşündüğümüz her şeyi anlaştık, o halde...
I'd offer you a glass, but you're not really great with liquid, are you?
Sana da bir bardak teklif ederdim, ama sıvılarla aran iyi değil, değil mi?
Not really as a career, but I'm not very ambitious.
Tam anlamıyla bir kariyer değil, pek hırslı biri değilim.
Oh, that is... that is totally sweet, but I'm not really what you'd call a decision maker.
Bu, bu çok tatlı ama, Ben gerçekten karar mercii değilim.
It is, really. But it's actually not that fun.
Eğlenceli ama o kadar değil.
I really fucked everything up... and not in a fun-loving "Oh, that's so Piper" way... which I know was growing very old... but, um... this is serious... and I'm...
Gerçekten her şeyin içine ettim. Hem de komik olan tarzda da değil. Ki biliyorum o da sıkıcı olmaya başladı.
I knew I went a little crazy while I was in the SHU, but, man, coming in here and not knowing but thinking... I was really on the brink.
Tecritte biraz kafayı sıyırdığımı biliyordum ama hiçbir şey bilmeden buraya gelip kafamda kurunca, kafayı yiyecektim.
But beyond that, I... Not really, no.
Bundan ötesi yok.
It's alright. She's not really associating with that identity right now, But that's alright.
Şu an ki kimliğini tam anlamıyla benimseyemedi ama her şey yolunda.
but not today 139
but not for me 77
but not impossible 44
but not now 180
but not right now 44
but not me 232
but not 178
but not yours 20
but not yet 76
but not too much 51
but not for me 77
but not impossible 44
but not now 180
but not right now 44
but not me 232
but not 178
but not yours 20
but not yet 76
but not too much 51