English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ B ] / But nothing else

But nothing else Çeviri Türkçe

435 parallel translation
I was just going to say it may be a different war, but nothing else has changed.
Değişik bir savaş olabilir ama başka hiçbir şey değişmedi.
He's banged up a little, but nothing else.
Birkaç yarası var, ama önemli bir şey yok.
Just a little upset but nothing else.
Bittiğine üzülmüyor değilim. Şimdi ne yapacağız?
OR SLEEP. BUT NOTHING ELSE. HOW RIGHT YOU ARE.
Bu gece verandaya çıkılır ya da uyulur.
It will be safe to take food and water. But nothing else.
Sakın başka bir şeye dokunmayın.
All right, you can have your dance. But nothing else changes.
Balo yapılsın ama diğer koşullar aynı.
When I was being clingy, but even when I'm leaving... I'm still nothing but a gold digging candy girl in everyone else's eyes.
Tutunmaya çalıştığımda da, bırakmaya çalıştığımda da başkalarının gözünde yalnızca bir Candy'yim galiba.
These 300 meters of freedom are nothing else yet but the prison.
300 metre sonra özgürlük ama cezaevi!
Time is something I have nothing else but.
Vakitten bol bir şeyim yok zaten.
Anybody would think I had nothing else to do, but nothing.
Herkes, tek yapabileceğimin bu olduğunu düşünürdü.
Didn't mean to lie, but there was nothing else I could do.
Niyetim yalan söylemek değildi ama yapabileceğim başka bir şey yoktu.
Proud of their jewelry, but of nothing else.
Mücevherlerinden başka hiçbir şeyle gurur duymazlar.
It's something that has never happened to me before... something I never expected would happen... but suddenly it is as if nothing else existed... even my music, which used to mean so much to me. Yes.
Evet.
- Nothing else mattered to me then - nothing but you.
Hiçbir şeyin önemi yoktu. - Senden başka.
Everybody thinks detectives do nothing but ask questions but detectives have souls, the same as anyone else.
Herkes polislerin sorular sorduğunu düşünür ama onların da herkes gibi bir ruhları vardır.
But there's nothing else for you to do.
Ama başka çaren yok.
"Mad" call I it, for to define true madness, what is't to be nothing else but mad?
Deli diyorum, delilik nedir aslında? Alt tarafı deli olmaktan başka?
There's nothing else to do but kill him the minute he appears.
Onu görür görmez vurmaktan başka çare yok.
They got nothing else to do up there but talk.
Orada konuşmaktan başka yapacak bir şeyleri yok zaten.
But there is nothing else I can do.
Ama yapabileceğim başka bir şey yok.
But I don't know nothing else about him. Some cousin.
- Ama onun hakkında başka bir şey bilmiyorum.
Never worked nothing else but single-handed.
Hep tek başına çalışmış.
But I am. There's nothing else for me to do.
Yapabileceğim başka bir şey yok.
Nothing else taken but electrical equipment.
- Elektriksel malzemeden başka şey çalınmamış.
I don't want to go. But there's nothing else for us to do.
Mektup onda olduğu sürece yapacak bir şeyimiz yok.
I'm sorry that our visit below had to be terminated so dramatically, but time allowed for nothing else.
Aşağıdaki ziyaretinizin böyle bitmesi çok üzücü,... ama zamanımız yoktu.
Can't you see what hope there'd be if everyone in the world knew there was nothing else but what we have here?
Dünyadaki herkes öteki dünya diye bir şeyin olmadığını bilseydi... umut nasıl var olabilirdi, düşünebiliyor musunuz?
He gets nothing but rice, but what else can I afford?
Hiç bir şey yemiyor ama ben daha ne yapabilirim ki?
But we do know that it's kept animals alive that have been fed nothing else.
Fakat biz sadece hayvanları yaşatıp beslemekten başka bir şey yapmadığını biliyoruz.
It's horrible, but there's nothing else we can do.
Korkunç ama elimizden başka bir şey gelmez.
Nothing else can help us but our fate.
Yazgımız dışında bize hiçbir şey yardım edemez.
I had nothing else to do but return to the house, call the police and act the part of the bereaved nephew.
Eve dönmek polisi aramak ve öksüz bırakılmış bir yeğen rolü oynamaktan başka bir şey kalmamıştı.
Because after about a week when the fruit runs out... there's going to be nothing else but... raw fish, at that.
Çünkü bir hafta sonra meyveler bitince.. .. çiğ balıktan başka birşey olmayacak.
But it was a dirty shack, and nothing else!
Ama sadece pis bir kulübeydi!
An old woman with rheumatism and nothing else to do but look out her window, noticed the strange outings of a man who seemed to be getting older before her very eyes.
Penceresinden dışarıyı seyretmekten başka bir şey yapmayan. ... romatizmalı yaşlı bir kadın o dönemde gözlerinin önünde giderek ihtiyarlayan bir adamın etrafta acayip bir şekilde dolaştığını fark etti.
Nothing else but.
Başka hiçbir şey içmezdim.
He says when we leave this town, there ain't nothing else but.
Bu kasabadan çıktıktan sonra başka bir şey yok diyor.
There'll be nothing else for us to do, but mourn the departed day.
Yapacak hiç, hiç bir şeyimiz olmayacak... giden güne ağlamaktan başka.
But I had nothing else to wear this morning...
Ama bu sabah giyecek başka birşeyim yoktu...
Nothing else but you Ever
Senden başka hiçbir şey, asla
So let us think of nothing else but Ernest and our respect for him.
Öyleyse Ernest'ten ve ona olan saygımızdan başka bir şeyi düşünmeyelim.
There's too many people in this town with nothing else to do but talk.
Burada konuşmaktan başka yapacak şeyi olmayan çok insan var.
With obedience, for I am the first educated son of a line of men who had nothing else but
itaat ederek, çünkü birinci okumuş oğluyum insanların soyundanım,
But there's nothing else I could do.
Nereye geldik böyle?
There's nothing else in life but love.
Hayatta aslolan tek şey aşktır.
I stand by what I said, there's nothing else in life but youth and love, unending tenderness and quiet happiness, Axel.
Söylediklerimin arkasındayım hayatta aslolan şeyler aşk ve gençliktir sonsuz şefkât ve sessiz mutluluk, Axel.
I think, perhaps, we've been given nothing else but clues.
Sanırım, belki de bize ipucundan başka bir şey verilmedi.
Not to my face, of course, but among themselves they spoke of nothing else.
Yüzüme karşı değil tabii. Ama kendi aralarında başka şeyden bahsetmezlerdi.
Nothing else to do but kill'em
Hepsini öldürmek tek çözüm.
Well, we're very civic-minded and all that, but it is getting late and if there's nothing else we can do here...
Bakın, hepimiz iyi yurttaşlarız, ama vakit geç oldu burada yapabileceğimiz başka bir şey yoksa...
For instance, I feel I'm missing something, but don't know what or else I feel afraid with nothing to fear
Örneğin, bir şeyi özlediğimi hissediyorum ama ne olduğunu bilmiyorum veya hiç endişem olmamasına rağmen, bir şeylerden korkuyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]