English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ E ] / Every now and then

Every now and then Çeviri Türkçe

1,027 parallel translation
NO, YOU'RE A GOOD PRIEST, AND GOD WON'T THINK ANY THE LESS OF YOU IF YOU PAT YOURSELF ON THE BACK EVERY NOW AND THEN.
Hayır, sen iyi bir papazsın, ve Tanrı seni daha az düşünmeyecek eğer şimdi ve sonra yapacağın gibi kendini her geri çektiğinde.
Every now and then we had to kill one.
Ara sıra bir tanesini öldürmek zorunda kalıyoruz.
The idea has been growing that little worlds are every now and then, demolished by a cometary impact.
Küçük gezegenlerin, kuyruklu yıldız çarpışmalarıyla arada sırada parçalandıkları fikri gittikçe gelişiyor.
I enjoy reality as much as the next man, but in my case, fortunately... reality includes a good, stiff belt every now and then.
Gerçekleri severim. Ama benim için gerçeklere bir kadeh içki de dahil.
Women need scaring every now and then.
Kadın kısmını ara sıra korkutmak iyidir.
Every now and then a man on a white horse rides by and we appoint him to be our personal god for the duration.
Arada sırada, beyaz atıyla bir adam geliyor... ve biz O'nu, o süreç için kişisel Tanrımız olarak görevlendiriyoruz.
Every now and then, a little victim's spared because she smiled, cos he's got freckles, cos they begged.
Arasıra, bir-iki kurban bağışlanır. Çünkü gülümsedi. Çünkü çilleri vardır.
He cocks an eye at us every now and then.
Ara sıra bizi izlediği oluyor.
What you're hoping is that she can stay out here wild but not too wild so you can see her every now and then.
Senin umduğun şey onun burada, vahşi doğada, ama çok vahşi değil, yaşayabileceği ve böylece sen de onu istediğin zaman görebileceksin.
Of course, every now and then, someone gets stopped, arrested.
Elbette, şimdi ya da sonra birileri durdurulacak ve yakalanacak.
I can't help it if my mind takes a tangent every now and then.
Arada sırada aklımda her şeyin teğet geçmesi elimde değil.
The manual says you have to fill up the filter every now and then.
El kitabında arada bir filtreyi doldurmalısınız yazıyor.
I've looked up "every now and then" in the dictionary...
"Arada bir" ne demek diye sözlüğe baktım -
When I get to see what Hanu fixed, I'll come back to good old Clendennon... for the winter months and curl up, nice and toasty... go down to Mexico for a blowout every now and then to get a little...
Hanu'nun ne işler karıştırdığına baktıktan sonra, İyi ve yaşlı... Clendennon Kalesine dönerim. Kışın da kıvrılıp uyumak ve içmek için Meksikaya gider rahatlarım şimdi ve sonra bu hep böyle olur...
Now, Demme, give a yell every now and then. Better yet, give an owl's hoot. That way, we'll be sure to find you.
Demy, arada bir bağır, hatta baykuş gibi öt ki yerinden emin olalım.
I dabble around a little in oils every now and then.
Arada sırada yağlıboya resimler yaparım.
Oh, we just take a small piece of your action and every now and then we suggest who you can sell to and who you don't.
İşlerinizden ufak bir parça alıyoruz ve bundan böyle kime satıp satmayacağınızı biz tavsiye ediyoruz.
He suffered from it about ten years ago, and it recurs every now and then.
Bunu 10 yıl önce geçirdi ve arada bir oluyor.
I get melancholy every now and then.
Arada bir melankoliye kapılırım.
I got nothing against accepting present every now and then, right?
Arada bir durumu kabullenme konusuna bir şey demiyorum değil mi?
I enjoy meeting you every now and then in a movie.
Biliyor musunuz, filmden filme sizle karşılaşmak hoşuma gidiyor.
Every now and then, I would do weird things
Sık sık bazı tuhaflıklar meydana gelirdi.
One of the miners has delirium tremens every now and then.
Madencileriden biri arada bir çılgınlık geçirir.
A few dashes out of the country every now and then.
Arada sırada yurtdışına da çıkmak lazım.
Doesn't matter where. As long as we got time to grab off a quick piece every now and then.
Arada bir yemek yiyebileceğimiz bir yer bulduktan sonra nerede yemişiz hiç önemi yok.
Every now and then the train stops in the middle of nowhere and right there is a family of giraffes, nibbling the trees or a herd of zebra, galloping off in a cloud of dust.
Tren her yerde durur, hiç biryerin ortasındasındır ve karşında zürafa ailesi vardır, ağaçlara uzanmışlardır yada zürafa sürüsü toz bulutu içinde koşuyordur.
Every now and then, one of them kinda hunkered down on all fours... and licked the glass with her tongue.
Bazen içlerinden 4 tanesi yere doğru domalıyor ve diliyle camı yalıyordu.
No, let's say that I am talking about a very dear friend who every now and then grants himself certain liberties.
Hayır, ona bazen kendisine bazı ayrıcalıklar tanıyan çok yakın bir arkadaştan bahsediyorum diyelim.
I shoot people every now and then.
Ara sıra adam vururum.
Every now and then I just reach down here, she comes off like she's on electricity.
Arada bir sadece elimi aşağısına daldırıyorum ve elektrik çarpmışçasına boşalıyor.
I be a Democrat every now and then.
Βazen Demοkrat οluyοrum.
- A little wine every now and then is good.
- Fırsat buldukça birazcık şarap iyidir.
Why, you can have a water drinking contest every now and then.
Hatta arada sırada su içme yarışması bile yapabilirsiniz.
The least I can do is show up for work every now and then.
En azından bu iş bitene kadar kendi işimi yapabilirim.
Every now and then, I have these hallucinations.
Sürekli, halüsinasyonlar görüyorum.
I drop down to the news studios every now and then and ask Howard Beale about you, and he says you're doing fine. Are you?
Stüdyoya her geldiğimde Howard Beale'a senin nasıl olduğunu soruyorum ve iyi olduğunu söylüyor.
Every now and then I need to scratch off some dandruff, is it ok?
Ara sıra bu başımdaki kepekleri dökmem gerekiyor, mahzuru var mı?
Every now and then there is an explosion because of the gas accumulating inside
Ara sıra içeride biriken gaz yüzünden patlama oluyor.
The doctor said I should expect the dreams to recur every now and then.
Doktor rüyaları zaman zaman tekrar yaşamam gerektiğini söylemişti.
I don't dream any longer, but you know, every now and then I think, if I had a lot of money, I would go away to Paris or London or whatever.
Bir hayalim yok artık, bilirsin, çok param olsaydı olsaydı yani, çok uzaklara, Paris ya da Londra'ya.. ... giderdim. neyse.
But then you hear talk of a big day every now and then, huh?
Büyük günden bahsedildiğini ara sıra duyuyorsunuzdur zaten, değil mi?
I work for the city. - But every now and then...
Belediyede çalışıyorum ama arada- -
I think she takes it as a matter of course that he should... have his little affairs every now and then.
Elbette bir sorun olarak alıyor kocasının şimdi ve zamanında yaptığı küçük kaçamakları.
Every now and then... it certainly helps... to have a patient doing five to 10... for breaking... and entering.
Arada bir... kesinlikle yardımı olur... 5 ile 10 arasında sabır göstermenin... açmak... ve girmek için.
You know, it wouldn't hurt if you came by to see him every now and then.
Biliyorsun, eğer onu düzenli olarak görmeye gelseydin, bu kadar üzülmezdi.
This well-grown youngster is not yet weaned, even though it nibbles grass every now and then.
Bu büyümüş yavru arada çim yese de henüz sütten kesilmiş değil.
Every now and then.
Arada bir.
Even if I have to remind him every now and then he ain't nothin'but a damn tax deduction.
Ara sıra ona hatırlatmak zorunda kalsam da lanet vergi indiriminden başka bir şeyi unutmuyor.
Now I ain't got no control over that, and that's gonna happen every now and then. Don't you see that?
Bu durumda elim kolum bağlı, anlamıyor musun?
Stop by your aunt every now and then.
Benim gibi bir ihtiyara yardım edecek zamanı bulamadın mı?
Every time it points to the Needle of the Kings, as it does now, then we shall weave songs to praise the gods of light and thank them that they sent the Earth people to save us from the Animus.
Needle of Kings'i gösterdiği her zaman ışığın, tanrılarına şükretmek ve Animus'tan kurtulmamız için bize Yeryüzü insanlarını göderdiklerinden teşekkür etmek için onlara şarkılar yazacağız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]