English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ E ] / Everything will change

Everything will change Çeviri Türkçe

147 parallel translation
- When you do, everything will change.
Evet, gözlerini görünce, her şey değişecek.
Next year everything will change with the new reforms.
Yeni reformlarla gelecek yıl her şey değişecek.
Everything will change.
Her şey değişecek.
It looks a little weather-beaten but wait until your trains cross the mountains from the Amazon to the Pacific, then everything will change.
Hava şartlarına maruz kaldığı biraz belli siz onu, asıl, trenleriniz Amazon'dan Pasifik'e geçmeye başladığında görün. O zaman her şey değişecek.
There will be railways and a telegraph company soon. Everything will change.
Yakın bir zamanda burada telgraf şirketi olacak.
Now everything will change!
Şimdi, her şey değişti!
You have to know deep down the minute we leave here, everything will change.
Şunu bil ki burayı terk edersek her şey değişecek.
Everything will change now I promise.
Söz, artık her şey değişecek.
Everything will change a fter tonight. You will see.
Bu geceden sonra her şey değişecek, göreceksin.
And if you do it incorrectly, everything will change.
Ve eğer yanlış bir şey yaparsak, her şey değişir.
Everything will change once you step down as Kai.
Kai'lığı bıraktığınızda her şey değişecek.
Everything will change.
Herşey değişecek.
ALL SHE HAS TO DO IS SEE THAT AND EVERYTHING WILL CHANGE.
Yapması gereken tek şey bunu görmek ve böylece her şey değişecek.
Everything will change between us.
Aramızdaki her şey değişecek.
They still hope that everything will change.
Herşeyin değişeceğini bekliyorlar.
Everything will change once Mr Bauer calls.
Bay Bauer aradı mı her şey değişecek.
Besides, when you sell that book, everything will change...
Ayrıca, sen şu kitabı satınca her şey değişecek...
I feel the suffering of millions, and yet when I look up at the sky I somehow feel that everything will change for the better.
Milyonların acı çektiğini görüyorum, yine de gökyüzüne baktığımda her şeyin düzeleceğini hissediyorum.
Tonight, I will take back what was stolen from my family... and everything will change from here on.
Bu akşam, ailemden çalınanları geri alacağım ve o andan itibaren her şey değişecek.
And when you kiss me, everything will change.
Beni öptüğün zaman, her şey değişecek.
I say everything will change
Ben diyorum, her zaman gerek var. ~
- Everything will change.
- Herşey değişecek.
Once you've actually pulled that trigger, everything will change.
O tetiği çektiğin anda her şey değişecek.
When we finish this exhibition tour... Everything will change.
Bu dövüş bittikten sonra herşey değişecek.
If I do, believe me, everything will change.
Eğer yaparsam, inan bana herşey değişir.
Our efficient, modern administration will change everything.
Etkin ve çağdaş yönetimimiz herşeyi değiştirecek.
This will change everything.
Bu herşeyi değiştirecek.
It only seems that everything will still happen, that life is long and happy, that now you can live as if making a rough copy of life, and change everything afterward.
Görünüyor ki herşey hala olabilir, hayat uzun ve mutlu, şimdi hayatını gözden geçirip, herşeyi değiştirebilirsin.
He genuinely believes that this promotion will change everything.
O gerçekten terfinin her şeyi değiştireceğine inanıyor.
In less than 2 hours, you'll be leaving a whole part of your life behind you, and entering a lifelong contract... that will change everything you've ever known.
Sonuçta, iki saate kalmadan hayatının bir bölümünü geride bırakıp ömür boyu sürecek bir anlaşmaya adım atacaksın bu da bildiğin her şeyi değiştirecek.
You think wedding vows will change everything?
İşte bu! Evlilik yeminlerin her şeyi değiştireceğini mi düşünüyorsun?
I wonder if that's why we go so insane trying to find the perfect gift, as if finding the right present will change everything.
Bazen her yıl en mükemmel hediyeyi bulmak için bu yüzden mi kendimizi kaybediyoruz, diye düşünüyorum. Hediye her şeyi değiştirecekmiş gibi.
This will change everything.
Bu her şeyi değiştirecek.
So your photography will die out. Shortly you'll see how everything will change.
Kısa sürede her şeyin değiştiğini göreceksiniz.
I'm so happy! What will change? Everything!
Mümkün olduğunca göze batmadan yaşamaya çalışıyorum.
Aand then we'll have to change everything, and pretty soon all our history will be forgotten.
Ve sonra her şeyimizi değiştirmeye başlayacağız. Tarihimiz unutulacak.
It's gonna be a big chain, they'll come marching in... with their business models, and their architects and designers... change everything, the place will lose all its personality and charm.
Burası büyük bir zincirin halkası olacak. Şirket mimarları ve tasarımcılarıyla gelip her şeyi değiştireceklerdir. Burası kişiliğini ve büyüsünü kaybedecek.
I will do everything right for a change. "
Bir kez olsun her şeyi doğru yapacağım. "
If you really can't handle it... we will do everything we can to change it.
Eğer gerçekten kaldıramazsan değiştirmek için elimizden geleni yaparız.
No, it's like it will change everything.
Hayır, her şey fark edecek.
Peace will change everything.
Barış herşeyi değiştirecektir.
Things will get better my dear, everything's going to change.
Ah, yavrum! Geçecek düzelecek her şey.
When I found out it was your pregnancy test, I totally freaked out and I thought "This will change everything,"
Senin gebelik testin olduğunu anladığımda, tamamen aklımı kaçırdım, ve "Bu herşeyi değiştirecek." diye düşündüm.
My research will change the face of everything.
Araştırmam herşeyin çehresini değiştirecek.
That's why I will do everything in my power to change the village's law some day.
Bu nedenle köy kanunlarını değiştirmek için elimden ne geliyorsa yapacağım.
Everything will change for her.
Jane için her şey değişecek.
- Owen, it will change everything.
- Bu her şeyi değiştirir Owen.
I'm speaking to you from Mapple headquarters deep below the sea with an announcement that will completely change the way you look at everything.
Sizinle denizin altındaki Mapple karargahından konuşuyorum ve bu oturumla beraber, sizin her şeye bakışınızı tamamıyla değiştireceğiz!
I thought upholding the law was everything to you. And that will never change.
Yasaları takip etmenin senin için en önemli şey olduğunu sanıyordum.
It's an inhospitable place, but in a few weeks everything here will change.
Burası ziyaretçileri hoş gören bir yer değil, ancak birkaç hafta içinde her şey değişecek.
Oh, Lizzie, this will change everything!
Lizzie! Bu her şeyi değiştirecek!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]