Explain that to me Çeviri Türkçe
543 parallel translation
I'd like you to explain that to me.
Bunu bana açıklamanı istiyorum.
You're going to have to explain that to me.
Bunu bana açıklamak zorundasın.
Would you explain that to me, Miss Hudson?
Bunu bana açıklar mısın, Bayan Hudson?
Well, perhaps Mr. Spock will be good enough to explain that to me later.
Belki Mr. Spock iyilik yapıp bana sonradan açıklar.
Explain that to me further.
Bunu bana açıklayın.
- Could you explain that to me?
- Bunu bana açıklayabilir misiniz?
Can you explain that to me?
Bunu bana açıklayabilir misin?
But I'm certain you knew that. Could you explain that to me?
Bunu bildiğinden eminim.
Explain that to me.
Bunu bana açıklarmısın.
- Explain that to me.
- Bunu bana açıkla.
Ellen, what does punctuality have to do with love? - Which brings me to me. - Will you explain that to me, please?
Şimdi de sıra bende.
Could you explain that to me?
Bunu bana açıklar mısın lütfen?
Why is he so curious about that again after 15 years has passed? Tell him to come and explain his reasons to me.
Gidip 15 yılın ardından niye aniden bununla ilgilenmeye başladığını bana açıklamasını söyle.
Would Your Honour kindly explain to the jury that since the district attorney has placed me in the position of a witness I am permitted, as the defence attorney, to cross-examine myself?
Efendim, lütfen jüriye şunu açıklar mısınız? Savcı bey beni tanık kürsüsüne oturttuğuna göre... savunma avukatı olarak, kendi kendimi sorgulamaya da hakkım olmalı.
But first I should like to explain to you that... what experiences I have had in my life before... have left me... suspicious.
Ama öncelikle açıklamalıyım ki hayatımda önceden yaşadığım deneyimler beni şüphede bıraktı.
I'll explain to her that you're no slave to me... ... but my future Princess of Troy.
Ona senin bana göre köle olmadigini, Truva Prensesi olacagini söyleyecegim.
Remind me not to explain that to you later.
Bunu sana sonra sormamı bana hatırlatıver.
No, I'll never understand that, so don't try to explain it to me.
Hayır, bunu asla anlamayacağım. Bu yüzden bana anlatmaya çalışma.
If you don ´ t explain to me why, I ´ ll believe that it ´ s an excuse.
Bana nedenini açıklamazsan, bunun bir bahane olduğuna inanacağım.
Toby, I'll just have to ask you to explain that one for me. That's the song they're playing.
Bu çok güzel, biraz daha söyle.
Listen up Roberto there are some things that are hard to explain for me, because I'm so tight-lipped.
Bak Roberto çok ketum olduğum için ifade etmekte zorlandığım bazı şeyler var.
I was tryin'to explain to that darn lady teacher... why he didn't have no money for his lunch, and she got sore at me!
O öğretmen hanıma neden yemek yiyecek parası olmadığını... açıklamaya çalışıyordum ve kadın bana kızdı.
Before I name the killer... I will explain to you the facts that led me to discover his... or her... identity.
Kâtili açıklamadan önce beni bu adam ya da kadının kimliğini keşfetmeye götüren delilleri anlatayım.
Now that you really exist, Mr. Dobbs... could you perhaps explain this game to me?
Gerçekten var olduğunuza göre Bay Dobbs belki bana bu oyunun ne olduğunu anlatabilirsiniz.
Rodion Romanovich, will you please explain to this silly girl that it's the smartest thing for me to do.
Rodyon Romanoviç, lütfen şu ahmak kıza, yapacağım en akıllı hareketin bu olduğunu açıklar mısınız?
Will you explain to me how that got there?
Hâlâ nemli. Bana bunun buraya nasıl geldiğini açıklar mısınız?
And I- - I tried to explain that it could be her baby too, but- - but she doesn't understand and she get very angry at me.
Ve ona bunun onun da bebeği olabileceğini söylemeye çalıştım ama ama beni anlamadı ve bana çok sinirlendi.
But I must say that it's a source of great embarrassment to me and profound dismay, having to explain the King's position to his Catholic subjects.
Ama kabul etmeliyim ki katolik tebasına, durumunu izah etmek korkunç zorlu ve rahatsızlık verici bir durum.
- Could you explain that to me?
- Bu doğru.
Oh, say, listen, Hart, can you explain that Swiss Atlantic case to me?
Hart, İsviçre Atlantik davasını bana açıklayabilirmisin?
I can't explain what they did to me, not in official police jargon, that is.
Bana yaptıklarını açıklayamam, en azından resmi polis diliyle.
- You want me to explain, then? - That's right.
- Açıklama yapmamı istiyorsun, öyle mi?
You want to explain that big, wet footprint to me?
Bana şu büyük yaş ayak izini açıklamak ister misiniz?
Explain to me why Omura has told me that you alone are resisting this takeover.
Omura'nın bana söylediği, tek başınıza gösterdiğiniz direnişin ne olduğunu açıkla.
I am ashamed, Lord, but I did not intend to do that something that I can't explain happened inside me.
Çok utanıyorum Tanrım, ama niyetim böyle olması değildi.... içimde bir anda tarif edemeyeceğim şeyler oldu.
Let me try to explain something that people do not understand.
Kimsenin anlamadığı bir şeyi açıklamak istiyorum.
I have to explain that my name doesn't evoke a lot of emotion in France, except in those, especially women, who knew me in person.
İsmimin Fransa'da fazla heyecan uyandırmadığını söylemeliyim. Tabii beni kişisel olarak tanıyan kadınlar dışında.
I must first explain that I knew nothing of Mr. Jonas Oldacre, although his name was familiar to me.
İlk olarak Bay Jonas Oldacre ile ilgili hiçbir şey bilmediğimi söylemek zorundayım. Buna rağmen ismi bana oldukça tanıdık gelmişti.
Mom, while Mrs. Rhoades finishes her geek attack, let me explain this to you so that you can understand.
Ben mutfağa ait değilim, Marcy. Sonuçta ben, bir kadınım.
Well, maybe, maybe you can explain to me... how it is that Mr. Fidlow doesn't know Carter Hayes... when Mr. Hayes, who's locked himself into my goddamn apartment... hasn't paid rent... keeps telling me to call his goddamn attorney, Bennett Fidlow... in San fucking Antonio, Texas!
O zaman kirasını ödemediği daireme kendini kilitleyen Bay Carter'in bana neden Antonio-Texas'taki avukatı Bay Fidlow ile görüşmem gerektigini söyleyip durduğunu belki sen bana açıklayabilirsin!
If that was true, explain Bud to me.
Zorunda değilsem Bud nasıl oldu? !
- I'll explain it because I find that's the easiest way to do it - is I need a shot where you're sitting and seeing and listening while I'm asking you a question. We can use the shot to introduce you, explain who you are, where you fit into my piece. But if you don't speak to me, I can also use...
Toplumdan topluma değişir ama bizimkisinde toplumda olacaklara dair önemli kararlar,... yatırım, üretim dağıtım vb. ile ilgili kararlar büyük şirketler, holdingler ve yatırım firmalarından oluşan bir grubun ellerindedir.
My uncle said the same thing... when he caught me eating the wall. I couldn't explain that irresistible urge to taste it.
Aynı şeyi amcam, beni duvarı yerken yakaladığında söyledi.
I'd actually have to explain that and someone might not believe me.
Bunu açıklamak zorunda kalırdım ve... kimse de bana inanmayabilirdi.
Now, honey, let me explain this to you by telling you about the plough horse that had to pull the heavy wagon.
Şimdi tatlım, bunu sana ağır vagonu çekmek zorunda kalan atı anlatarak, açıklamaya çalışayım.
Find him quickly so that he can explain to me personally.
Derhal onu buraya getirin! Onunla kendim konuşacağım!
Give me five minutes to explain, that's all.
Bana 5 dakika ver, her şeyi açıklayayım.
You tell me, Ron, how the hell I can explain that on TV to a bunch of simpleminded reporters and, uh, weeping mothers.
Ron, bunu televizyonda o gerizekalı muhabirlere nasıl açıklayacağım? lanet heriflere.
No... Before you explain that... explain to me the making out...
Ondan önce, sarmaş dolaş kısmını anlatsana...
Miss Liggett, maybe you can explain to me... what is it that you have to lose?
Ama kaybedecek neyin var ki?
Can you do me a favor and explain to Scott that which is obvious to everyone but him?
Bana bir iyilik yapar mısın? Kendisi dışında herkes iç in ayan beyan olan şeyi ona aç ıklar mısın?
explain that 67
to meet you 22
to me 1767
to mexico 17
to meet 21
explain 380
explanation 33
explain yourself 110
explain what 96
explain it 26
to meet you 22
to me 1767
to mexico 17
to meet 21
explain 380
explanation 33
explain yourself 110
explain what 96
explain it 26