Find him Çeviri Türkçe
22,509 parallel translation
We should find him and help him!
- Onu bulup yardım etmeliyiz.
I'll find him without her.
- Onsuz da onu bulurum.
Amy, send patrol to find him and bring in Karen Chase immediately.
Amy, adamı aramaları ve Karen Chase'i acilen getirmeleri için devriyeyi yolla.
Not to mention, my patient's infection puts him at risk for an airway obstruction if we don't find him right away.
Hastamdaki enfeksiyonun solunum yolunun tıkanmasına neden olabileceğinden bahsetmiyorum bile. Onu hemen bulmalıyız.
Yeah, but what if they don't find him in time?
Evet ama ya onu zamanında bulamazlarsa?
Well, we have to find him.
Onu bulmak zorundayız.
Is this really gonna help find him?
- Onu bulmamıza yardımcı olacak mı?
Let's find him, see what he was up to all night.
Onu bulup, bütün gece ne yaptığını öğrenelim.
I told her the suspect's real name and to stay put until we find him.
Şüphelinin gerçek ismini ve biz onu bulana kadar olduğu yerde kalmasını söyledim.
- Do you know where we can find him?
- Onu nerede bulabileceğimizi biliyor musunuz?
Let's go find him.
Gidip onu bulalım.
We're gonna try his estate, and see if we can find him.
Evine gidiyoruz, bakalım onu orada bulabilecek miyiz.
Do you know where we could find him?
Onu, nerede bulabiliriz?
Eh, no, uh, but first things first, before we find him, we must have a way to defeat him.
Hayır ama her şeyin bir sırası var onu bulmadan önce onu yenmenin bir yolunu bulmalıyız.
Clay, you've got to find him quickly before someone else does, okay?
Clay, bir an önce onu bulmalısın başka biri bulmadan önce, tamam mı?
I'm gonna find him.
Ben onu bulurum.
All right, maybe you'll find him zip-lining over a lake of fire or fucking skiing off-piste in the Swiss Alps.
Pekala, belki bu sefer onu çelik halatla ateş gölünün üstünden atlarken bulursun. Veya belki isviçre Alplerinde pist dışında kayak yapıyordur.
He's... you'll find him right out there.
Kendisi hemen dışarıda.
But you're gonna have to give me a little bit more if I'm gonna find him alive.
Onu canlı olarak bulacaksam bana biraz daha bilgi vermen gerek.
Do you know where I can find him?
- Onu nerede bulacağımı biliyor musun?
What do you mean you can't find him?
Onu bulamıyoruz da ne demek?
Let's clear the floor and find him.
Katı temizleyelim ve onu bulalım.
We have to regroup, get everyone healthy, and then we can find him.
Yeniden toparlanıp herkesin sağlığına kavuşması gerek. Sonra onu buluruz.
If this is how we find him, then let's just do it.
Onu bu şekilde bulacaksak, yapalım gitsin.
I need to find him.
Onu bulmam lazım.
If you find him, I know he can help.
Eğer onu bulursanız, yardımcı olacağını biliyorum.
I can help you find him if you tell me his name.
Eğer babasının adını bana söylersen, onu bulmana yardım edebilirim.
So, when we find him, this can go one of two ways.
Yani onu bulduğumuzda iki şeyden biri olacak.
Okay, um, I'll just go find him.
Pekala, gidip bulayım onu.
Not yet but we will find him.
Henüz değil ama bulacağız.
Now, you have 24-hour police protection and we're doubling our efforts to find him.
Artık, 24 saat boyunca polis korumanız var ve onu bulmak için çabalarımızı 2 katına çıkarıyoruz.
He must have used his power of attorney to empty the accounts and escaped but... the police will find him.
Vekalet gücünü kullanarak hesapları boşaltmıştır. Ama polis onu yakalar.
- Find him!
Bul onu!
Now, if that's all you wanted to do, Sean... prove that Chris was using drugs again so that you could replace him with someone that you had scoured the globe to find... well, there's no intent.
- Tek yapmak istediğin buyduysa, Sean... Bulmak için dünyayı köşe bucak aradığın birini onun yerine koyabilesin diye Chris'in tekrar uyuşturucu kullandığını kanıtlamaksa o halde, kasıt yoktur.
If these Aryan assholes find out that Mark led us to this house, do you think they'll treat him better than they did his mother?
O Aryan şerefsizleri Mark'ın bizi bu eve getirdiğini öğrenirse sizce çocuğa annesinden daha mı iyi muamele ederler?
We'll find him.
Onu bulacağız.
He was trying to find a way to protect himself in case his dad found him.
Babası onu bulursa diye kendisini korumanın bir yolunu arıyordu.
I was doing background research on Robert, but couldn't find any record of him attending Stanford.
Robert'ın geçmişini araştırıyordum ama Stanford'da kaldığı zamanla ilgili herhangi bir kayıt bulamadım.
- It might not, but if we can find who Banyan was working with, maybe we can get him to turn on Banyan in exchange for special treatment.
- Yaramayabilir, ama Banyan'nın kiminle çalıştığını bulursak, özel muamele için onu takas edebiliriz.
Sasha was hidden for years, we weren't able to find a trace of him.
Sasha yıllardır saklanıyordu, onun izini dahi bulamıyorduk.
Let him find out when the rest of the world does.
Tüm dünya öğrenince öğrenmesini sağlayacaklar.
Go the attendings lounge, get my phone, go into my contacts, find William Thorpe, please text him and let him know that tonight's plans have been canceled.
Uzman doktorların odasına gidip telefonumu al. William Thorpe'un numarasını bul. Mesaj atıp bu geceki planların iptal olduğunu söyle.
Cut to a year ago. Karim is driving his two children to school. The police stop him and find over 2 ounces of marijuana.
Bir yıl öncesinde... çocuklarını okula götürdüğü sırada, polis tarafından durduruldu ve üzerinde marijuana bulundu.
Let's say we find LokSat and take him down...
Diyelim ki Loksat'ı bulduk ve işini bitirdik...
Mr. Hume, if all you wanted to do was talk to him, then why did UNis find you with two suitcases and a ticket to Mexico?
Mr. Hume, eğer tüm yapmak istediğiniz Onunla konuşmak ise, Polisler neden sizi Meksika'ya Kaçarken iki bavulla yakaladı?
- No, let's find this red-eyed dipshit - and tear him apart.
Kırmızı gözlü pisliği bulalım ve parçalara ayıralım.
But it's up to him to find his own way home.
Ama evin yolunu bulacaktır.
Then find out about him.
- O halde öğrenmeye başla.
Go to this Paraiso island, find the source of these missiles, tie it to Peng, and I'll do everything in my power to help you finish him off.
Paraiso Adası'na git. Füzelerin kaynağını bul, Peng'le işbirliğini kanıtla onu bitirmen için gereken bütün yardımı yaparım.
If I don't find a way of paying him back, if- - if I'd have left town, he said he was gonna kill everyone that is close to me.
Eğer ona geri ödemenin bir yolunu bulmazsam, eğer şehri terk edersem bana yakın olan herkesi öldüreceğini söyledi.
You find a Rollins look-alike and you stick him behind the wheel of a mid-size sedan.
Rollins'e benzeyen birini bulup, orta boyda bir sedanın direksiyonuna geçirirsin.
himself 154
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
find me 83
find it 240
find her 251
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
find me 83
find it 240
find her 251
find out 171
find someone 16
find you 17
find us 16
find what 27
find me something 16
find them 193
find something 55
find anything 160
find someone else 49
find someone 16
find you 17
find us 16
find what 27
find me something 16
find them 193
find something 55
find anything 160
find someone else 49