For your own sake Çeviri Türkçe
261 parallel translation
For your own sake, I suggest you answer these questions truthfully.
Kendi iyiliğin için bu soruları doğru cevaplamanı öneririm.
I was trying to leave for your own sake because I knew I wasn't good enough for you.
Sana layık biri olmadığımdan senin iyiliğin için gidiyordum.
But for your own sake, don't you go near her.
Ama kendi iyiliğin için, sakın ona yaklaşma.
For your own sake.
Kendi iyiliğin için.
Pres'wife would naturally be welcome here... but you are for your own sake.
Pres'in hanımı buraya hoşgeldi şerefler verdi.
Why don't you go away for your own sake and that of your work?
Neden hem işin için hem de kendi iyiliğin için gitmiyorsun?
For your own sake, and for the sake of my friendship with your father. - Please... don't say a word.
Kendi iyiliği için, babanla olan dostluğum adına lütfen hiçbir şey söyleme.
For your own sake, Lanyon.
Kendi iyiliğin için Lanyon.
For your own sake, please tell me the truth.
Kendi iyiliğin için, lütfen gerçeği anlat.
For your own sake...
Kendi iyiliğin için...
For your own sake as well as ours, and purely as a matter of business expediency, if nothing else.
Kendi iyiliğin ve bizim iyiliğimiz için ve de işinin geleceği için.
For your own sake, I can't wait long.
Kendi iyiliğin için, fazla bekleyemem.
But look here... that you may remember for your own sake, What has passed between us.
Ama buraya bak kendi iyiliğin için aramızda geçenleri hatırlamana yardımcı olur.
For your own sake, promise you won't do anything rash.
Kendini düşünmelisin. Yanlış bir şey yapmayacağına söz ver.
- For your own sake?
- Kendi iyiliğin için mi?
- Do as I say for your own sake!
- Kendi iyiliğin için dediğimi yap!
For your own sake, I'll tell you something.
İyiliğin için bir şey söyleyeceğim.
For your own sake, I have to brace you up with a little penalty.
Senin iyiliğin için seni küçük bir penaltı ile cezalandıracağım.
For your own sake, Lola, get out.
Kendi iyiliğin için ayrıl, Lola.
Give this up, if not for your own sake, for the sake of the girl.
Kendin düşünmüyorsan, kızın hatırına vazgeç.
And for your own sake, I think I better do it.
Ve kendi iyiliğin için sanırım bunu yapmalıyım.
For your own sake.
Kendi iyiliğiniz için.
For your own sake you * ve got to tell me.
Kendi iyiliğin için bana anlatmalısın.
Put it on, child, for your own sake too.
Giy şunu çocuğum. Kendi iyiliğin için.
Listen to me, Madeleine, for your own sake.
Kendi iyiliğin için beni dinle, Madeleine.
Marta, for your own sake...
Marta, kendi iyiliğin için...
For your own sake, you must not kill.
Kendi iyiliğiniz için, öldürmemelisiniz.
For your own sake - Hold out your registration cards!
Kendi iyiliğiniz için, kayıt belgelerinizi çıkarın!
I just want you to tell me the whole truth for your own sake.
Kendi iyiliğin için bana tüm gerçeği anlatmanı istiyorum.
Paul, you've got to get out of town for your own sake.
Paul, kendi iyiliğin için hemen kasabadan gitmelisin.
I hope it will, Kitty for your own sake...
Umarım öyle olur, Kitty. ... kendi iyiliğin için...
Fake it as a suicide, for your own sake.
Kendi iyiliğin için buna intihar süsü vermelisin.
For your own sake, don't get involved any further.
Kendi iyiliğiniz için, artık bu işlere daha fazla karışmayın.
But remember, Bonny... For your own sake, proceed with caution
Ama unutma Bonny... kendi güvenliğin için dikkatli ol.
Perhaps, for your own sake, you should face him now.
Belki, amacın, onunla şu an yüzleşmelisin.
And for your own sake, it's better if you just close your eyes even now!
Ve kendi iyiliğiniz için, şu anda bile gözlerinizi kapatın.
So do I, Helen, not only for my sake, but for your own.
Ben de öyle Helen, yalnız kendim için değil, senin için de.
Miss McPhillip, for the sake of your own love won't you be asking him to give my man a chance?
Bayan McPhillip, aşkınız hatırına sevgilime bir şans daha vermesini istemeyecek misiniz?
His mind was made up. You must always remember that, Ethne... for the sake of his memory and for your own happiness.
Onun hatırına ve kendi mutluluğun için... bunu asla aklından çıkarmamalısın Ethne.
And for the sake of my employees and your own men, this man Raven should be shot on sight.
Çalışanlarımın ve sizin adamlarınızın iyiliği için, bu Raven denilen adamın bir an önce vurulması gerekiyor.
So it's not for the girl's sake, but your own that you want to keep her.
Demek kızın iyiliği için değil, sırf kendi iyiliğiniz için onu yanında tutmak istiyorsunuz.
It's not for the girl's sake, but your own, that you want to keep her...
Kızın değil, kendi hatırına onu korumak istiyorsun...
I've been an impostor for your sake, I'll not be one for my own.
Senin hatırına bir üçkağıtçı oldum. Kendim için olmayacağım.
I'm not telling you that for the sake of your marriage or your family, but because you must forget all about him and go back to your husband for your own good.
Bunu ne kocan için ne de kendimiz için söylüyorum. Ama onu unutmaya çalışıp evine dönersen en iyisini yapmış olursun.
For our sake and your own.
Bizim ve kendi iyiliğiniz için.
I hope for Your Majesty's own sake that such is not the case.
Hayır, güvenliğiniz için endişe ediyorum Majesteleri.
Now, explain how you, as a councilor of England, can obstruct these measures... for the sake of your own private conscience.
Söyle bana, İngiltere Divanının üyesisin, sırf vicdanını ferah tutmak uğruna... bu işi engellemek olur mu?
Would you get it, please, for the sake of my soul if not your own?
Alıp, onları gömebilir misiniz, lütfen, sizin olmasa da, benim ruhum için?
It's against your own principle, for God's sake!
Bu sizin prensiplerinize de uymuyor!
For Christ's sake, why don't you bring your own toilet paper?
Tanrı aşkına, niye kendi tuvalet kağıdınızı getirmiyorsunuz?
Stay a doctor, please, for your own sake.
İyiliğiniz için
for your information 371
for your own good 102
for your birthday 37
for your sake 205
for your daughter 16
for your mother 31
for your 26
for your safety 30
for your wife 22
for your time 16
for your own good 102
for your birthday 37
for your sake 205
for your daughter 16
for your mother 31
for your 26
for your safety 30
for your wife 22
for your time 16