Free at last Çeviri Türkçe
212 parallel translation
We are free at last to speak openly Far from the crowds, the city's blare
Şehrin gürültüsü ve insanlardan uzakta istediğimiz gibi konuşmakta serbestiz.
Free at last!
Sonunda özgürüm!
She was free at last.
O sonunda özgür kaldı.
You're free at last.
Sonunda serbestsin.
Our people are free at last.
İnsanlarımız sonunda özgür.
Now that you're free at last, you shouldn't be wasting your time in Hill House.
Madem sonunda özgürlüğüne kavuşmuşsun, Tepedeki Ev'de zaman öldürmemelisin.
I'm free, free at last.
Özgürüm, sonunda özgürüm.
I'm free at last!
Sonunda özgürüm!
Free at last!
Nihayet özgürüz!
I think I'm breaking free at last.
Artık seni içimden söküp atma sürecini yaşıyorum.
Free at last, Milan welcomes the Italian people.
Sonunda özgürlüğüne kavuşan Milan, İtalyan halkını selamlar.
We is free at last.
Sonunda özgürüz.
We is free at last!
Sonunda özgürüz!
Free at last.
Sonunda özgürmüşüz.
You is free at last.
Sen artık özgürsün.
I was glad to be alive and breathing the air of Paris, glad to be free at last.
"Hayatta olduğum, Paris havası soluduğum..." "... ve sonunda özgür olduğum için mutluyum. "
Whitey was free at last.
Shiro da sonunda kurtuldu.
I'm cured free at last!
Sonunda özgür oldum!
Sam, free at last!
- Sam, nihayet özgürsün!
"Free at last, free at last!"
Sonunda özgürüm!
"Thank God Almighty, I'm free at last!"
Yüce Tanrı'ya şükür sonunda özgürüm! "
I'm free at last.
Sonunda hürüm.
Free at last.
Nihayet rahatım.
I'M FREE AT LAST!
Nihayet özgür biriyim.
I'm free at last.
Sonunda özgürüm.
Oh, free at last.
Sonunda özgürüm.
I'm free at last!
Özgürüm nihayet!
"I am free at last, free at last,"
" Özgürüm nihayet, özgürüm nihayet...
"thank God Almighty, I am free at last!"
- "şükürler olsun, özgürüm nihayet!" - Burası benim ekmek kapım.
To you. "Free at last."
Sana. "Özgürsün nihayet."
A captive gaze, as you called it, from the early days of the century, set free at last at the end of the century.
O film ya da sizin ifadenizle yüzyılın başından beri hapsolmuş bir bakış. Nihayet yüz yıl sonra özgürlüğüne kavuşan bir bakış.
" Free at last, free at last.
İşte özgürlük, sonunda özgürüm.
Great God Almighty, I'm free at last! "
Yüce Tanrım! Sonunda özgürüm!
I am free at last.
Sonunda özgürüm.
And at last, they knew that... they would never be able to free the treasure from the enchant of the stone but they weren't sad about it because they knew that no matter how many disappointment they had they would always go on together.
Ve sonunda, görmüşler ki... hazineyi tılsımlı taştan çıkarmayı asla başaramayacaklar fakat bu onları yıldırmamış çünkü biliyorlarmış ki ne kadar hayal kırıklağına uğrarlarsa uğrasınlar herzaman beraber uğraşacaklarmış.
I'm here at last. I finally decided to break free, but I told her...
Sonunda zincirlerimi kırdım ve ona dedim ki...
At last I held the box that was to set me free.
Sonunda, beni serbest kılacak kutuyu tuttum.
Free at last!
Yüce Tanrı'ya şükürler olsun.
Thank God Almighty, we are free at last!
Nihayet özgürüz!
Jimmy, at least one aging football commentator - was gladdened last night by the sight of an English footballer, breaking free of the limpid tentacles - of packed mediterranean defense.
Jimmy, en azından bir futbol yorumcusu dün akşam bir İngiliz futbolcusunun Akdeniz defansının kamçılarından kurtulmasına sevindi.
You are now free, at long last.
- Benim için mi?
And now happy at last, free from fascism!
Ve şimdi mutluyuz ki, faşizmden azadeyiz.
We went and got tested last week at the Free Clinic on Ivar.
Geçen hafta Ivar'daki bir kliğine test yapmak için gidip kan vermiştik.
Mortville is at last a free city!
Ölüşehir en sonunda özgür bir kent oldu!
Terry broke free from the chain at last.
Deri de nihayet tasmasından kurtuldu.
To see myself To free myself To be myself at last
# kendimi gördüğümü, # kendimi özgür bıraktığımı, # en sonunda da benim olduğunu söylüyor.
At last we're free of that ungrateful baggage, eh, Mrs. Hudson?
En azından, bu nankör yükten kurtulduk değil mi Bayan Hudson?
At last you are free!
Sonunda özgürsün.
Now, at last, their souls are free.
Ve şimdi, ruhları serbest kaldı.
And for the briefest of moments every last man at Shawshank felt free.
Ve özet olarak Shawshank'daki her adam kendini özgür hissetmişti.
" Last week Professor Aage Krger returned to his home town to tell 6 year old Mary Jensen she could be treated free of charge at the Kingdom.
"Profesör Aage Krger altı yaşındaki Mary Jensen'e..." "... Krallık'ta ücretsiz tedavi görebileceğini... "
at last 958
at last we meet 16
last 242
last tuesday 30
lasting 19
last night 2619
last summer 85
last stop 43
last call 86
last year 868
at last we meet 16
last 242
last tuesday 30
lasting 19
last night 2619
last summer 85
last stop 43
last call 86
last year 868
last weekend 41
last night was fun 21
last christmas 29
last name 76
last time i saw you 136
last but not least 41
last week 809
last chance 330
last month 210
last time 380
last night was fun 21
last christmas 29
last name 76
last time i saw you 136
last but not least 41
last week 809
last chance 330
last month 210
last time 380