From the other side Çeviri Türkçe
804 parallel translation
And then Bobby looked outside and saw one too, but that one came from the other side.
Derken Bobby dışarı bakıp birini gördü, lakin diğer taraftan gelen kişiyi.
From the other side of time...
Zamanın diğer tarafından...
We in Beecham found out... we had no right to be incorporated in Brender County... because from the other side of the Bass River... we belong in Nevada.
Ve biz Beecham'dakiler Brender County'ye bağlı olmadığımızı öğrendik. Çünkü Bass Nehri'nin diğer tarafında Nevada eyaletine aidiz.
Those writers from the other side get too fancy.
Diğer tarafın yazarları fazla fantastik oluyor.
Sam, the dirty, little boy from the other side of the tracks.
Yoksul mahalleden gelen pasaklı çocuk Sam.
Very good. Now from the other side.
Şimdi de, diğer tarafa geçin.
It was possible they might remember me but I thought it unlikely, shop assistants being commonly regarded as an inferior race who never emerged from the other side of the counter.
Beni hatırlamaları imkan dahilindeydi. Ancak ben aksini düşünüyordum. Tezgahtarlar çoğunlukla aşağı ırktan kabul edilirler.
I have much pleasure in introducing Mr. Holly Martins from the other side.
Başka bir ülkeden gelmiş olan Bay Holly Martin'i size takdim etmekten gurur duyarım.
It can't be seen as well from the other side.
Öteki taraftan bu kadar iyi görünmez.
Go back and close it... from the other side.
Dön de kapıyı kapa. Dışarıdan.
Let's look from the other side.
Diğer taraftan bakalım.
- I'm from the other side.
- Ben diğer taraftan değilim.
You've come from the other side of the mountain.
Dağın diğer tarafından geldin.
I fire a burst from the other side.
Diğer taraftanda ateş açacağım.
They're from the other side of the city!
Şehrin öbür ucundalar!
Comrade Captain, he says he came from the other side.
Yoldaş Yüzbaşı, diğer taraftan olduğunu söylüyor.
Old Shafterhand, I come from the other side of the city.
Old Shatterhand, ben şehrin diğer bir kesimindenim.
They come from the other side of the mountains....
Dağların diğer tarafından geliyorlar.
I think you are from the other side of the mountains.
Sanırım dağların diğer tarafındansınız.
You're just gonna unzip that starboard wing... lift it up all the way over from the other side and tack it on to this port boom.
Eğer kuyruğu sancaktan ayırırsan... Havalandığımız zaman yol boyunca bunu havada tutmamız gerekecek. Aksi halde iskelemiz kırılacak
How could I have been so blind as not to know that stone was sent from the other side by the hand of Corbin, reaching out from beyond the grave?
Nasıl bunu anlamayacak kadar kör olabildim? O taş, mezarının ötesinden uzanarak Corbin'in eliyle öbür taraftan gönderildi.
I'll hold her from the other side of the wall.
Duvarın öteki yanında onu yakalarım.
At least I had the chance to try a horse from the other side.
Hiç olmazsa ata diğer taraftan binme şansım var.
Get some more from the other side.
Diğer taraftan biraz daha getir.
They're shooting from the other side as well!
Arkamızdan da ateş ediyorlar.
From the other side, dumbbell!
Diğer taraftan, salak!
An inmate from the other side, an alcoholic.
Diğer taraftan bir hasta, bir alkolik.
Attack from the other side!
Diğer taraftan da saldırıyorlar!
When you hear firing from the other side, you start firing too.
Karşıdan silah sesini duyunca ateş etmeye başla.
A half-smile from the other side.
Diğer yandan da gülümseyeyim mi?
Henoch, from the other side.
Henoch, diğer taraftan.
"I can't see why you called a friend from the other side."
"I can't see why you called a friend from the other side."
That puts me on the other side of the fence from you.
İşte bu yüzden artık parmaklıkların ön tarafında sayılırım Mac.
It's the other side of the river, little better than an hour's drive from New York.
Nehrin diğer tarafında, New York'a bir saatlik mesafede.
It keeps cutting the ground out... from under everything in favor of Frank Wiecek... but the other side of it, that isn't so sharp.
Sürekli Frank Wiecek'in lehine olan her şeyi kazıyıp yok ediyor fakat kılıcın öteki tarafı o kadar keskin değil.
We live two blocks away from where it happened, on the other side of Main Street.
Olayın gerçekleştiği yerin iki blok ötesinde, Main Sokağının diğer tarafında yaşıyoruz.
It's about the lady you brought from the other side of the world.
neşeli bir haber.
The town buried in the lava from the volcano, and the mine's on the other side.
Lav altında kalan kasaba bu maden de diğer tarafta.
But then here's the other side of the coin - being far from our women,
Ama madalyonun öbür yüzü göründüğü gibi değil.
If I could leap from the paint stick and reach the other side...
Ah, o boya çubuğundan diğer tarafa atlayabilseydim bir.
I came from the village on the other side of the mountain.
Dağın diğer tarafındaki köyden geldim.
You can go from one side to the other.
Bir taraftan diğer tarafa geçebilirsin.
So that you can get from one side of the boat to the other.
Geminin bir tarafından öbür tarafına geçebilesin diye.
Traffic flows free through the Brandenburg Gate and it wasn't too much trouble to pass from one side of the Iron Curtain to the other.
Trafik Brandenburg Kapısı'ndan serbestçe akıyordu ve Demir Perde'nin bir yanından diğerine geçmek o kadar da zor değildi.
From here until the other side, no water but what we carry.
Öteki uca kadar yanımızdakinden başka su yok.
Or, perhaps, other scientists have suggested it was a mini black hole from space which impacted the Earth in Siberia tunneled through the solid body of Earth and plunged out the other side.
Başka bilim adamları ise bunun uzaydan gelen küçük bir kara delik olabileceğini Dünya'ya Sibirya'dan girip Dünya'nın içinden geçip diğer taraftan çıkmış olabileceğini önerdiler.
It is inserted in a slot and the message comes out in a paper roll from another slot on the other side. The mechanism is...
Yuvaya sokuluyor ve mesaj diğer taraftaki bir yuvadan bir kağıt rulosunda çıkıyor.
From all indications, he should be on the other side of a high range of rocky peaks to the west.
Edindiğim tüm belirtilerden onun batıdaki yüksek kayalık tepelerin diğer tarafında olacağını düşünüyorum.
They defect from one side to the other.
Bir taraftan diğerine geçerler.
Two thousand cowboys from Texas spinning around in rubber boats, and the Germans sitting on the other side zeroed in on them with machine guns.
Teksas'tan iki bin kovboy nehir teknelerinin içindeydiler. Ve karşı sahilde oturan Almanlar makineli tüfeklerle onları tam hedefe almışlardı.
The man from whom this hair came, he's bald on the other side, because I now own his scalp.
Bu saçn sahibi adam öbür tarafa keI gitti, çünkü kafa derisi bende.
from the bottom of my heart 69
from the very beginning 50
from the heart 21
from the future 31
from the past 16
from the start 66
from then on 61
from the moment i saw you 17
from the hospital 23
from the store 18
from the very beginning 50
from the heart 21
from the future 31
from the past 16
from the start 66
from then on 61
from the moment i saw you 17
from the hospital 23
from the store 18
from them 20
from the beginning 207
from the top 131
from the 130
from the inside 37
from the looks of it 68
from there 193
from the outside 35
from the back 17
from the police 16
from the beginning 207
from the top 131
from the 130
from the inside 37
from the looks of it 68
from there 193
from the outside 35
from the back 17
from the police 16
from the looks of things 21
from the look on your face 17
from the bar 18
from the fbi 17
the other side 74
other side 97
from now on 1905
from your perspective 17
from new york 38
from here on out 107
from the look on your face 17
from the bar 18
from the fbi 17
the other side 74
other side 97
from now on 1905
from your perspective 17
from new york 38
from here on out 107
from time to time 154
from here on 55
from what i hear 195
from where 295
from your wife 16
from this moment 32
from you 300
from a distance 46
from this day forward 62
from me 297
from here on 55
from what i hear 195
from where 295
from your wife 16
from this moment 32
from you 300
from a distance 46
from this day forward 62
from me 297