With that attitude Çeviri Türkçe
285 parallel translation
You won't get anywhere with that attitude.
Bu tutumunla hiçbir yere varamazsın.
I won't get my wings with that attitude.
Bu tavrınla kanatlarımı kazanamam.
We're not putting up with that attitude.
Böyle tavırları hazmedemeyiz.
I didn't want to get rough, but with that attitude, you leave me no choice.
Kaba olmak istemedim, ancak bana başka seçenek bırakmadın.
With that attitude, you could end up on the hog farm up to your ass in pig shit.
Bu durumda, senin kıçın domuz çiftliğindeki boklarının üzerinde son bulacak.
I'm going to stick around all day with that face, with that attitude?
Bütün gün bu suratı, bu tavırları mı çekeceğim?
Well, you're not gonna get a green card with that attitude, pal. Okay?
Bu tür tavırla zor oturma izni alırsın.
Where do you get off with that attitude?
Bu tavrı da nerden buldun?
With that attitude, I can see why.
Bu tavırla, neden olduğunu anlıyorum.
Not with that attitude.
Sen böyle yaparsan olmaz tabii.
Don't come here with that attitude.
- Bu tavırlarla buraya gelme.
We don't need someone with that attitude here!
Burada tavır alacak birine ihtiyacımız yok!
We can't get along with an attitude like that.
Böyle bir tavır takınırsak geçinemeyiz.
It's not that I disapprove of his being a critic but no man with this published attitude should take any man's daughter anyplace, at any time.
Beni rahatsız eden onun eleştirmen olması değil... ama böyle şeyler yazan bir adam... EVLİLİK, BİR HİLE VE HATADIR... hiç kimsenin kızını hiçbir yere götürmemeli bence.
If that's your attitude, I'll have to drown my sorrows with a jigger of rye.
Bana karşı tavrın bu olacaksa, acımı, bir kadeh viski ile bastırmak zorunda kalacağım.
I know nothing of the history to which you refer, but I have often felt that the attitude of my husband's family has failed to move with the times, that they think too much of the rights of nobility and too little of its duties.
Bahsettiğiniz geçmiş hakkında hiçbir şey bilmiyorum ancak ben de kocamın ailesinin tutumlarından zamana ayak uyduramadıklarını ve kendi asaletlerini çokça düşünüp gereklerini pek az yerine getirdikleri hissine sıkça kapılmışımdır.
With that kind of attitude, you'll spoil things.
Öyle bir tavırla, işleri bozacaksın.
And since he took that attitude, I didn't want to have anything more to do with him.
Öyle yaptığı için de onunla başka şeyler yapmak istemedim.
Mother, I don't know reasons that made Sissy... to take this attitude, but I agree with everything that she did!
Sissinin niçin böyle davrandığını henüz bilmiyorum, Anne. Ama söylemeye gerek yok, ne yapmışsa beni de bağlar.
Mr Evans said you failed because of your attitude. Anybody that disagreed With you got a punch.
Seninle aynı fikirde olmayanın ağzının ortasına yumruğu yapıştırıyormuşsun.
It is extremely important that you adopt an attitude of permissiveness with her.
Onun isteklerini gözeten bir tutum sergilemeniz çok önem taşıyor.
The male's attitude is that of a well-disposed academician who studied the alleged downfall of the human race with the true objectivity of a good historian.
Erkeğin davranışları, iyi yetişmiş bir akademisyen olduğunu gösteriyor. İnsanlığın sözde çöküşünü iyi bir tarihçinin tarafsızlığıyla incelemiştir.
It was a strange attitude to hold when you look, with whatever objectivity that one can muster, at what the real results of the war were.
Savaşın gerçek sonuçlarına baktığınızda herhangi birinin bakabileceği bir tarafsızlıkla bakıldığında takınılan bu tutum tuhaftı.
... Really we can not deal with that only because of the attitude of citizens on morality?
Ahlaki ve milli değerlerimiz yüzünden bu fenomenin yayılmasını önleyemiyoruz.
Everett, with all due respect... I don't think that's a very healthy attitude.
Everett, saygısızlık etmek istemem ama... bu sağlıklı bir yaklaşım değil bence.
All that's wrong with my attitude is that I shouldn't have let you in.
Tek yanlış tavrım seni içeriye almam oldu.
- I'm not going down with you! - That's your attitude?
- Ben seninle batmayacağım!
And I don't know, somethin'happen when woman get married, man... that you've been with a long time, there's somethin'about their attitude- -
Neden bilmem, onca zamandır birlikte olduğunu kadının tavırları evlenince değişiverir.
Girls with an attitude don't have a'do like that.
Öyle tarzı olan kızların böyle saçı olmaz.
If that's your attitude, why don't you give me my half of the money and you do whatever you want with your half.
Eğer tutumun bu olacaksa neden bana paranın yarısını vermiyorsun herkes kendi payıyla istediğini yapar.
Evidently that's an attitude you're not familiar with.
Anlaşılan bu sana yabancı bir kavram.
You can't go into it with that kind of attitude.
- İş. Bu tutumla işe başlayamazsın.
When we have a child, we don't want it to grow up with that "winning is the only thing" attitude.
Bir çocuğumuz olduğunda onu "yenmek tek seçenek" şeklindeki bir davranışla büyütmek istemiyoruz.
Well, if that's your attitude, then maybe I should just pack my bags and move in with her.
Eğer böyle davranacaksan belkide bavullarımı toplayıp annemim yanına taşınmam gerekecek.
- Lutz... - Isn't that right? ... I think I've had it with your abusive attitude.
Lutz, bu kötü tavırlarından bıktım artık.
( laughs ) I don't know well I'm gonna find out so I went in there with that confidence that whole like attitude an I just read the lines through her like just totally owning the room how Summer owns every room she walks into
Tıpkı Summer'ın girdiği her odaya hakim olduğu gibi. - O kadar da kötü bir çocuk değil. - Onunla işim bittiğinde olacak ama.
Lady, I don't know if this is the personality you were born with or what, but you've got an attitude that will not fly around here.
Hanımefendi, bilmiyorum bu kişilik doğuştan mı var,... ama bu tavırlarla bu civarda iş yapamayacaksın.
With the sloppy and relaxed attitude that prevails among you.
Aranızda egemen olan bu dağınık ve gevşek tavır yüzünden.
With that feisty attitude, you'll bury us all, Grampa Simpson.
Bu öfkeyle sen hepimizi dize getirirsin, Büyükbaba Simpson.
That's an attitude that I've found common among the best officers I've ever served with.
Bu, çalıştığım en iyi subaylarda ortak nokta olarak gördüğüm bir davranış.
I mean, you're a guest here... and you're welcome to stay here as long as you'd like... but not with that glib attitude of yours.
Demek istediğim burda misafirsin... burada istediğin kadar kalmakta özgürsün... ama bu düşünmeden konuşan davranış şekliyle değil.
We call that an A with an attitude.
Buna duygulu La diyoruz.
You keep pulling that attitude with my grandson...
Torunuma böyle davranmaya devam ederseniz ben...
Honey, you'll always be just an egghead with an attitude like that.
Tatlım, sen her zaman akıllı olacaksın ve öyle davranacaksın.
And with an attitude like that, I'm afraid you're shaping up to be a pretty pathetic king, indeed.
Böyle bir tavırla korkarım oldukça kötü bir kral olacaksınız.
- What did he say? - Well, he said that you had... a marvelous attitude and you're a pleasure to work with, sir.
- Şey, tavrınızı çok beğenmiş ve sizinle çalışmak zevk olacak dedi.
- Not with that attitude.
Böyle dersen olmaz tabii.
With an attitude like that you're not going to have a future.
Bir geleceğinin olmayabileceği de ihtimaller dahilde.
Yeah, well, that Partner of yours - The one with all The attitude? He left here hours ago.
Sizin ortak, hani keskin tavırlı olan, saatler önce ayrıldı.
That's the attitude of a thief not a Starfleet Captain with a reputation for integrity.
Bu dürüst bir üne sahip Yıldız Filosu Kaptanı'ndan beklenmeyen hırsızca bir tutum.
You know, with that kind of attitude, you could have had a bright future at the DMV.
Bu yaklaşımla Motorlu Taşıtlar Dairesi'nde parlak bir geleceğin olabilirdi.
with that in mind 45
with that said 19
with that 162
attitude 81
with you 1138
with me 1243
with all due respect 1080
with you by my side 17
with all my heart 134
with men 23
with that said 19
with that 162
attitude 81
with you 1138
with me 1243
with all due respect 1080
with you by my side 17
with all my heart 134
with men 23
with your family 23
with this ring 42
with your permission 239
with your wife 28
with her 211
with your 48
with your help 124
with your dad 25
with your mother 23
with your father 34
with this ring 42
with your permission 239
with your wife 28
with her 211
with your 48
with your help 124
with your dad 25
with your mother 23
with your father 34
with pleasure 453
with whom 203
with good reason 53
with us 243
with your life 24
with it 82
with your hands 23
with a knife 24
with a twist 22
with him 285
with whom 203
with good reason 53
with us 243
with your life 24
with it 82
with your hands 23
with a knife 24
with a twist 22
with him 285