Just looking Çeviri Türkçe
8,652 parallel translation
I'm just looking for a band-aid.
Yara bandı arıyorum.
But I see now the person that argument really serves is you, that you were just looking out for yourself.
Ama şimdi görüyorum ki bu tartışmayı sana yararı olsun diye yapmışız kendi çıkarlarını gözetmen için.
You're always just looking out for yourself.
Sen daima kendi çıkarlarını gözetiyorsun.
We're just looking for Lilith Page.
Lilith Page'i arıyorduk. Kendisi buralarda mı?
Um, yeah. Maybe. We were just looking for somebody.
Evet.Belki. Biz sadece birini arıyorduk.
Um, listen, this might sound a little bit crazy, but we're just looking to talk to anybody who might spend a lot of time here.
Dinle, bu kulağa biraz çılgınca gelebilir biz buralarda bolca zaman geçiren birini arıyoruz konuşmak için.
- Well, I'm delighted that a man of your stature is just looking into this wretched disease.
- Senin gibi yüksek rütbeli bir adamın sadece bu berbat hastalığa bakmasından dolayı çok mutluyum.
Or are you just looking for a kitten to kick?
Yoksa sataşacak birini mi arıyorsun?
Ach, he's just looking for some excuse to take me on.
Benimle uğraşmaya yer arıyor.
I'm just looking at what we got.
- Elimizde neyin olduğuna bakıyorum.
I was just looking for some big cups.
Sadece birkaç büyük fincan arıyordum.
I'm just looking for the "pwn" button here.
Ben buralarda sadece "pwn" düğmesini arıyorum.
I'm just looking out for you.
Ben sadece seni kolluyorum.
Mr. Tannen was just looking for him.
Bay Tannen ona bakıyordu.
I'm just looking at it scientifically, which means I can't ignore the fact that the same serum that saved me was the same exact strain found in the other victims.
Diğer kurbanları kurtaran serumun beni kurtarması sonucu aynı etkilere maruz kalıp, kalmayacağını bilimsel açıdan araştırıyorum.
No, I'm just looking for some people.
Hayır, sadece bazı insanları arıyorum.
I'm just looking for a friend of yours, Simon.
Sadece bir arkadaşınızı arıyorum. İsmi Simon.
I was just looking at the pictures.
Sadece resimlere bakmıştım.
Sorry, I was just looking for something to wear.
Özür dilerim, sadece giyecek bir şeyler arıyordum.
The bat is on the ceiling, hanging upside down, he's just looking around.
Yarasa tavanda, kafa üstü asılıyor.
Now you're just looking for a fight.
- Kavga arıyorsun resmen.
I'm just looking for anybody who could even be remotely considered a candidate.
Uzak bir ihtimal bile olsa bir aday arıyorum.
No, just looking to keep you out of trouble.
Hayır, sadece seni beladan uzak tutmak için.
I was just looking for white eyeliner so I could draw on Zayday, when all of a sudden, there he was, trying to push me out a window.
Zayday'i çizebilmek için göz kalemi arıyordum sonra birden o ortaya çıktı beni pencereden aşağı atmaya çalıştı.
Yeah, but you know there's no such thing. There's just people. And they're looking to you for help.
- Evet ama böyle bir şey olmadığını biliyorsun sadece insanlar var ve yardım için seni arıyorlar.
And not just talking, actually looking at apartments.
Sadece bahis de değil, bayağı ev bakıyor.
Hard to believe you can get all these numbers just by looking at all those dots and lines on the screen.
Ekrandaki nokta ve çizgilere bakarak bütün bu rakamları çıkarabildiğine inanmak zor.
I just... was in the garage, looking for a lantern.
Şimdi garajdaydım, bir fener arıyordum.
I'm just a passer-by. I was looking for a bookshop.
Yoldan geçen biriyim sadece.
Just, you know, keep looking all the time, thinking, "Oh, that's where the coffin was."
Ona bakıp düşünüp, "İşte tabut burada."
you know'and we're walking through the tunnel and I just baked at him again and he went, " What are you fucking looking at?
Tünel boyunca yürüyoruz ve ben ona tekrar baktım. "Ne bakıyorsun lan? Sadece ben ve sen, şişko!" dedi.
I guess I was just wandering around, looking for some answers.
Galiba biraz etrafta dolaşıp aklımdaki soruların cevaplarını bulmaya ihtiyacım vardı.
She... She came... She came looking for revenge for what we did to her man, just like you said, and I put her on a plane out of the country.
Dediğin gibi, adamına yaptıklarımız için intikam almaya geldi ve onu ülkeden çıkan bir uçağa koydum.
Except it doesn't topple over and I'm just left there wobbling, looking like a big eejit.
Ama yıkılmayacak. Ben de tepesinde şapşal şapşal duracağım.
You're gonna show up in court looking like you just came from some ashram in Goa.
Mahkemede, Goa'da inzivaya çekilip yeni gelmişsin gibi görüneceksin.
Dude could have probably hurt you just by looking at you real hard.
Muhtemelen sana sertçe bakarak bile bile zarar verebilirdi o herif.
Honestly, we're not sure just yet, but, um, it's looking like it.
Doğruyu söylemek gerekirse emin değiliz ama öyle görünüyor.
We'll just keep looking till it feels right.
Beğenene kadar bakacağız.
You two just crawled out of an underground trapdoor Looking like you finished a cage match.
Siz ikiniz yeraltına açılan bir kapaktan sürünerek çıktınız ve savaşı bitirmiş gibisiniz.
Look... please just tell O'Brien that Jimmy Webster is looking for him, okay?
Bak O'Brien'a, Jimmy Webster'ın onu aradığını söyle, tamam mı?
Huh. So we're looking for a guy who's really strong, can grow twice his size, and just happens to look exactly like the guy he murdered?
Yani hem çok güçlü olan, hem iki katına büyüyebilen hem de öldürdüğü kişi gibi görünen biri arıyoruz demek.
I just got hired at a new restaurant that's opening under the High Line Park in Manhattan, and they are looking for another day pastry chef.
Manhattan'da High Line Park'ın aşağısında yeni açılan bir restoranda işe alındım ve yeni bir pasta şefi daha arıyorlar.
I know, but JT just called to confirm that the bullet that killed Agent Thomas came from the same gun that shot at me, which tells us that we're looking for one shooter.
Biliyorum, ama JT az önce beni aradı ve merminin Ajan Thomas'ı vuran mermiyle aynı olduğunu onayladı... -... bu da bize tek bir ateş eden olduğunu gösteriyor.
Just so it's away from anyone who may be looking for it.
Kimse görmeden önce bir biz bakalım.
She just told me someone broke into their DHS office and tore the place apart looking for that flash drive.
Birisinin DHS'ye girip her yeri arayıp flaş diski bulmaya çalıştığını söyledi.
So, now you know you're looking for two shooters instead of just one.
Artık bir yerine iki tane ateş eden arıyoruz.
I'm just looking at the top of people's heads now.
Bu da fena değil. " derdim ama şimdi insanların sadece kafasının üstünü görüyorum.
Just the man we were looking for.
Tam da aradığımız adam.
I have made the mistake of looking at the birthing plan and just learned what an episiotomy is.
Bu doğum planına bakarak büyük bir hata yaptım ve şu anda epizyotomi'nin ne olduğunu öğrendim.
All right, just get your butt to the rehearsal dinner, please, and I will have my detectives start looking for any monsters, okay?
Pekâlâ, sadece kıçını kaldırıp yemek davetine gel, lütfen. Ve ben de sana elimdeki dedektifleri tüm canavarları araştırmaya başlamak için sunayım, tamam mı?
Ferrous has been combing this entire quadrant looking for you, let's just say we've been keeping our eye on them.
Ferrous bu çeyrekte sizi bulmak için aralıksız bir tarama yapıyordu. Ve biz de onları takip ediyorduk.
just looking around 20
looking 1024
looking good 543
looking for a job 23
looking for someone 66
looking sharp 44
looking forward to it 92
looking at you 61
looking guy 114
looking back 86
looking 1024
looking good 543
looking for a job 23
looking for someone 66
looking sharp 44
looking forward to it 92
looking at you 61
looking guy 114
looking back 86
looking for you 158
looking boy 36
looking for 74
looking for something 96
looking at me 44
looking like this 23
looking for her 19
looking great 23
looking girl 45
looking for me 75
looking boy 36
looking for 74
looking for something 96
looking at me 44
looking like this 23
looking for her 19
looking great 23
looking girl 45
looking for me 75