My thing Çeviri Türkçe
16,280 parallel translation
Kind of my thing.
Olayım bu sayılır.
It is my thing, darling, but it's a dying thing.
Benim işim, ama gittikçe yok olan bir iş.
- It's going to be my thing now.
- Tam benlik bir şey.
♪ Flash and fly, yeah You know my thing, yeah
Flash and fly, yeah You know my thing, yeah
- No, this is my thing.
- Hayır, bu benim meselem.
If one of my guys is alive, the last thing I'm doing is chasing down some elephant.
Eğer adamlarımdan biri hayattaysa yapacağım son şey bir fili takip etmek.
My point is, everyone's listening to you now. Soon people are gonna get bored and move onto the next thing and you'll hate yourself that you weren't able to make a difference when you had the chance.
Anlatmak istediğim şu, herkes seni dinliyor ama insanlar yakında sıkılıp başka bir şeye geçecek ve fırsat varken fark yaratamadığın için kendinden nefret edeceksin.
You know, I had the same thing happen with my cocker spaniel, Muffin.
Aynı şey benim cocker spaniel'ım Muffin'in de başına gelmişti.
'The whole pregnancy thing was my idea.
Hamilelik işi benim fikrimdi.
Want to get that thing out of my face?
Şu şeyi suratımdan çekmeye ne dersin?
It's one thing for me to face disgrace but I will not see my daughter shamed.
Benim itibarımı zedeleyecek tek bir şey vardır ama kızımın utandığını görmek bunlardan biri değil.
- The same thing, my dear.
- Aynı şey, şekerim.
My shares in Wheal Leisure are the only thing of value we have.
Wheal Leisure'daki hisselerim sahip olduğumuz tek değerli şey.
Look, I'll defend what we're building to my dying breath, but I wouldn't kill anyone unless they were threatening to do the same thing to me.
Yaptığımız şeyi son nefesime kadar savunurum ama beni öldürmekle tehdit etmiyorlarsa kimseyi öldürmem.
What, do you think, I just waggle my finger at that thing and answers come out like magic?
Ne sanıyorsun, parmağımı şıklatıyorum ve cevaplar sihir gibi çıkıyor mu yani?
I would say that Brenda Merritt did a terrible thing, and my grandmother deserved to be punished.
Ben Brenda Meritt'in korkunç birşey yaptığını, ve büyükannemin cezalandırılmayı hakettiğini söylerdim.
Look, there was one other thing my mother used to do for my dreams.
Bir şey daha var. Annem kabuslarım geçsin diye yapardı.
One thing before you do, my regal stallion.
Ondan önce bir şey diyeceğim benim asil aygırım.
I got this thing on my shoulder, might be a mole.
Omzumda böyle bir şey var. Sanki ben gibi.
You even let my daughter give up the thing she loves most in the whole world. 'Cause you thought it set you free.
Kızıma dünyada en sevdiği şeyi... şeyi bile bıraktırmışsın... çünkü peşinizi bırakırım sandınız.
I didn't know we'd be doing this pimp thing, but I made a promise to my body.
Bu pezevenk işini yapacağımızı bilmiyordum, ama vücuduma söz verdim.
And I thought this uniform would be the worst thing touching my body today.
Bugün vücuduma degen en kötü seyin bu üniforma olacagini saniyordum ben de.
Yo, man, take a look at this thing on my back.
Dostum, şu sırtımdaki şeye bir baksana.
- I'm always happy to see you, and my mood will improve yet further if you promise me one thing.
- Seni görmek beni hep mutlu ediyor ve bana bir söz verirsen daha da iyi olacağım.
You do what you have to do, but I'm not putting my life in jeopardy by signing that goddamn thing.
Ne yapman gerekiyorsa yap ama o şeyi imzalayarak hayatımı riske atmak istemiyorum.
The only thing I need is for you to tell me what you did, because I just found out that they're formally charging my father with bank fraud tomorrow.
Şu anda gereken tek şey ne yaptığını söylemen çünkü babamı yarın banka sahtekarlığıyla suçlayacaklarını öğrendim.
Yeah, well, I don't think so, and if you were in my shoes, you'd do the exact same thing.
Hayır, ben öyle sanmıyorum, benim yerimde olsaydın tam olarak aynısını yapardın.
One by one, I put that jury on my back and we did the right thing.
Tek tek o jüriyi arkama aldım ve doğru olanı yaptık.
And I just wanted my name on the wall, but let me tell you something. If there's one thing that I have learned, it's not worth being willing to do anything to make a name for yourself.
Sadece ismim duvarda yazsın istedim ama sana bir şey söylememe izin ver öğrendiğim tek bir şey varsa o da, isim yapmaya çalışmak için yaptığın şeyler bir boka yaramıyor.
The only thing that could change my mind is you bringing her back.
Fikrimi değiştirecek tek şey onu bana getirmen olur.
I know from my own personal experience... That's not an easy thing to do.
Kişisel tecrübelerimden biliyorum, yürütmesi pek kolay değil.
There is one thing that I can't seem to... wrap my head around.
Bir şeyi anlamakta güçlük çekiyorum.
It was... It was the worst thing I've ever had to do in my life.
Hayatım boyunca yapmak zorunda olduğum en kötü şeydi.
Attacking my people is one thing, but you're driving away my clients.
Adamlarıma saldırmak bir yana müşterilerimi kaçırman bir yana.
But... if you take one thing away from my show...
Ama... Gösterimden kazanacağınız bir şey varsa umarım bir tişört olur.
Look, I'm all "rah, rah, rah" for this sisterhood thing, but I do not want more time on my sentence.
Bakın, bu dostluk, kardeşlik muhabbeti iyi hoş da - cezamın uzamasını istemiyorum.
Before we finish, if I could just share one little thing from my time in Peru with Steve.
Bitirmeden önce, Peru'da Steve'le birlikte geçirdiğimiz zamandan bir şey paylaşmamın sakıncası yoksa...
Man, if they trace this thing to my fuckin'number...
Eğer o şeyin izleriyle numarama ulaşırlarsa...
Oh, my mom wanted to do a college tour thing, and she asked if you wanted to come along.
Annem üniversite turu yapmak istiyor ve gelmek isteyip istemediğini sordu.
And the only thing that was mine was my marriage.
Benim olan tek şey ise evliliğimdi.
This thing is one way, right? You guys can hear what's happening on my end, - but I can't hear you?
- Siz beni duyabileceksiniz ama ben sizi duyamayacağım.
- This thing is the culmination of over a year spent collecting partial prints from door handles, coffee mugs, chairs, so that my right hand perfectly replicates Turner's.
- Bu yıllar süren kısmi izlerin toplamanın bir sonucu. Kapı kolları, kahve kupaları, sandalyeler... Bu sayede sağ elim Turner'ınki ile bire bir aynı olacak.
They need to be uniform, so why don't you show me just how special you are, special agent whatever, by getting me my scanner and rounding up all the other paintings so I can get started doing the thing that none of you
Hepsinin tek tip olması lazım. Özel ajan her kimsen, bana özelliğini gösterip hiçbirinizin yeterli zamanda nasıl yapılacağını bilmediği bu işe başlayabilmem için neden tarayıcımı ve diğer tüm resimleri bana getirmiyorsun?
You know, it's actually a good thing you brought all my stuff from storage,'cause I think I have a tux in there, so thank you.
Aslında depomdaki her şeyi getirdiğin iyi oldu çünkü sanırım smokinim de burada, teşekkür ederim.
Okay, I don't believe all that "I just want to be closer to my family" thing.
Pekala, bu "Aileme yakın olmak istiyorum." ayaklarına inanmıyorum.
Because my future at the Bureau is set, which means the only thing that I need to worry about right now is Shelby, which is very convenient for me because I love her.
Çünkü bürodaki geleceğim hazır. Şu anda endişelenmem gereken tek şey Shelby, ki benim için gayet normal çünkü onu seviyorum.
Just so you know I completely kept my cool through that whole thing.
Şunu bil ki, bu süreçte soğukkanlılığımı hiç kaybetmedim.
This is my one thing.
Bu elimdeki tek şey.
I need this thing out of my face.
Şu şeyi suratımdan çıkarmak istiyorum artık.
See, it's one thing to show up on my doorstep looking for a favour, but my local's another story.
Kapımda belirip yardım istemen bir şey ama müdavimi olduğum yerlere gelmen başka bir hikâye.
This is the kind of thing that just tickles my balls.
Boyle olunca tasaklarima ufluyorlar sanki.
my things 24
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things like 24
things have changed 201
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things like 24
things have changed 201
things will change 18
things to do 42
things could be worse 16
things are looking up 44
things are great 27
things are going well 18
things are changing 33
things are different 35
things are good 60
things like this 16
things to do 42
things could be worse 16
things are looking up 44
things are great 27
things are going well 18
things are changing 33
things are different 35
things are good 60
things like this 16