Reach out Çeviri Türkçe
2,675 parallel translation
You'd reach out and there'd be my hand
Uzanırdın sen ve benim elim olurdu bekleyen.
We're going to try to sedate him and when he's under, we're going to try to reach out to the real Josh.
Onu uyuşturmaya çalışıyoruz ve uyuduğunda... gerçek Josh'a ulaşmaya çalışacağız.
You just got to reach out and grab them.
Sadece ulaşmak ve onları kapmak için var.
We were encouraged to reach out to experienced Googlers.
Biz deneyimli Google çalışanları ulaşmak için teşvik edildi.
To reach out to other Googlers, not just kiss their asses.
Diğer Google çalışanları ulaşmak için, sadece kendi eşek öpmek değil.
But if you need me to get on the phone with anybody, reach out to Christina.
Ama telefonla görüşmek isteyen olursa, Christina'ya ulaşın.
I'll reach out to their offices and set a time.
Ofislerini arayıp randevu alırım.
OF " a pogrom, I think it's not a bad idea sometimes for a person to reach out.
Korkunç bir şeyin olduğu vakit, şey gibi bir deprem, belki, veya bir soykırım bence bazen bir insanın bir şeye ulaşması kötü bir fikir değil.
But... I think it's very nice sometimes to reach out beyond the rabbi.
Ama sanırım bazen hahamın ötesinde bir şeye ulaşmak çok güzel olabilir.
- You saw him reach out.
- Ona uzanabilirdin.
I'm supposed to reach out and make amends to those I've hurt.
İncittiğim insanlara ulaşıp onlardan af dilemem gerekiyormuş.
McKenna, I have to reach out. I have to reach out to hot dog vendors for this Craftacular or Jennie is going to kill me.
Benim şu Ustaötesi şeyi için sandviç toptancılarına yetişmem lazım yoksa Jennie beni gebertir.
So, I'm glad I saw you, I really wanted to reach out, but I also just wanted to give you your space.
Seni gördüğüme sevindim, sana ulaşmayı istiyordum ama aynı zamanda biraz rahat kalmanı istedim.
There is so much to learn, if you reach out and take it.
Uzanıp alırsan, öğrenecek çok şey var.
Americans stand together and reach out a helping hand.
Amerikalılar birlikte duracak ve yardım eline uzanacaklar.
Let me reach out to her in my own way.
İzin ver onunla kendi yöntemimle temas kuramaya çalışayım.
I'm so close to you, I can almost reach out and touch your cheek.
Sana öylesine yakınım ki neredeyse uzanıp yanağına dokunacağım.
Reach out to your teachers.
Öğretmenlerinle iletişime geç.
♪ Reach out and get him ♪
* Uzan ve onu yakala *
♪ I reach out ♪ ♪ Do-do-do-dat dat-do-dat ♪
♪ I reach out ♪ Do-do-do-dat dat-do-dat ♪
We're hoping he'll reach out shortly.
Kısa zamanda aramasını umuyoruz.
So, Sebastian, set up in the house to trap and trace any ransom call. I'll also capture the data lines, in case they reach out digitally.
Tamam, Sebastian, fidye aramasını yakalayıp iz sürmek için eve yerleş, digital olarak erişebilirlerse diye, internet hatlarını da izleyeceğim.
I'll reach out.
Ona haber veririm.
And, Silver, if somebody had been around to reach out to you, then maybe you wouldn't have stayed such a colossal bitch.
Ve Silver, Eğer birileri sana ulaşmak için buralarda olsaydı, O zaman belkide böyle büyük bir kaltak olarak kalmazdın.
Next time I reach out to you, I don't care if it's a smiley face.
Bir daha sana ulaşmaya çalıştığımda gülen bir surat olsa da umurumda değil, cevap yaz.
All I got to do is reach out to those investigators.
Bunun için o dedektiflerle konuşmam yeter.
And the funeral parlor would reach out to the family, then make sure the casket got sent to the morgue.
Ve cenaze aileye ulaştı, sonra tabutla birlikte morga gittiğinden eminiz.
'Cause we still have to find the congressman, and if he's on the run, chances are he's gonna reach out to her.
Çünkü meclis üyesini bulmalıyız kaçıyorsa kadından yardım isteyecektir.
Did he reach out to you?
Sana ulaştı mı?
Is there a way to reach out to him?
Ona ulaşabileceğim bir yol var mı?
Reach out to Brixton Prison, they'll tell you that I was locked up when Irene was killed.
Brixton hapisanesine ulaş, Irene öldürüldüğü zaman içeride olduğumu söylerler.
As the cartels have grown more sophisticated, we have seen them reach out to successful businessmen across the border for advice.
Karteller, daha sofistike olmaya başlayınca başka ülkelerden, tavsiye için başarılı işadamlarıyla görüştüğünü anladık.
Okay, I'll reach out to the Attorney General on this, but I don't know how much I can do and still keep this under the radar.
Adalet bakanıyla konuşacağım ama bir şey yapabilir miyim, bilmiyorum.
Reach out to hope.
Hope'a ulaş.
Eric came to me, asking if I could reach out.
Eric ona ulaşıp ulaşamayacağımı sordu.
We must reach out to him.
Ona ulaşmalıyız.
I've been in almost two years and there's still nights I reach out for my wife.
Neredeyse 2 yıldır buradayım ve yatarken hâlâ bazen karıma uzanmaya çalışıyorum.
The plan is to call from somewhere the other side of the city, when we're out of reach.
Plan ulaşılamayacak kadar,... uzaklaştığımızda şehrinde dışında bir yerden nerede olduğumuzu,... haber vermek için aramaktı.
He loves a girl who's out of his reach.
Ulaşamayacağı bir kızı seviyordu.
♪ Flyin'high, just out of reach, girl.
♪ Uçuyoruz yükseklere ulaşım dışıyız.
Let's just keep it out of reach for now.
Şimdilik, ulaşılamayacak bir yerde tutalım.
The Reach have ways of drawing out an organism's full potential.
Erişilenler'in bir organizmanın içindeki tüm potansiyeli dışarıya çıkartmak için yöntemleri var.
But on that day, you parked your blue car in the parking lot, you got out... did you open the back door and reach inside to the car seat, did you take baby Hailey out to bring her inside with you?
Fakat o gün, mavi arabanızı otoparka park ettiniz, dışarı çıktınız... arka kapıyı açarak içeriye uzanıp, Hailey'i de yanınıza aldınız mı?
If, um, anything jumps out at them and they can't reach me while I'm in the air, I told them to give you a call.
Eğer bir şey bulurlar ve havadayken bana ulaşamazlarsa seni aramalarını söyledim.
Well, frankly, after two world wars, Korea and Malaya, I think world peace might be out of our reach.
Açıkçası, iki dünya savaşı, Kore Ve Malezya'dan sonra dünya barışının yakın olmadığını düşünüyorum.
I think he's trying to reach her, to lure her out of protective custody.
Ona ulaşmaya, koruyucu gözaltından çıkarmaya çalışıyor.
The doctor did everything he could to get him out until finally, he just, he had to reach his hands in and... snap my baby's collarbone.
Doktor onu çıkarabilmek için her şeyi denedi. Sonunda ellerini sokmak zorunda kaldı. Ve bebeğimin köprücük kemiğini kırdı.
Nah, I'm just out of reach.
- Hayır, oraya ulaşmaya çalışıyorum.
And frankly, if you understood what you were in for with the Reach, you'd thank me for putting you out of your collective misery, now.
Erişilenler ile ne pahasına birlikte olduğunuzu anlayabilseydiniz sizi çekeceğiniz acılardan kurtaracağım için bana teşekkür ederdiniz.
Could you just reach around and dig the key out of my back pocket, by any chance?
Arka cebimdeki anahtarı alıp Beni çözebilir misin?
So much water hidden away out of reach.
Bunca suya erişilemiyor.
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of 299
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of 299