She kept saying Çeviri Türkçe
188 parallel translation
" I thought she said it to cheer Mrs Timmons up, but she kept saying it after we left,
Bayan Timmons neşelensin diye söylüyor sandım ama oradan sonra da devam etti.
But she kept saying that I was quite different from what she expected.
Ama beklediğinden oldukça farklı olduğumu söyleyip duruyordu.
Margo didn't know where he was and didn't care, she kept saying.
Margo nerede olduğunu bilmiyordu ve umursamıyordu.. diyordu sürekli.
She kept saying he had something of hers, but she couldn't find it.
Onda kendisine ait bir şey olduğunu, ama bulamadığını söylüyordu.
- She kept saying all evil must end... but how could it?
- İlgilendiriyor muydu? - Evet. Bütün musibetin sona ermesi gerektiğini söyledi ama nasıl olacağını söylemedi.
But she kept saying that you were going to be married.
Fakat evleneceğini söyleyip durdu.
"It was the baby." She kept saying it over and over again. "It was the baby!"
Bebek yüzünden. Sürekli bunu söylüyordu. Bebek yüzünden.
Yes, well, she kept saying that.
Evet, bu ismi söyleyip durdu.
I didn't kill him, but she kept saying,
Onu ben öldürmemiştim, ama o böyle söylemeye devam etti :
"What a shame," she kept saying.
"Ne yazık" diyip durdu.
She kept saying how she wanted to over and over again.
Tekrar tekrar bunu istediğini söyleyip duruyordu.
We talked about the war and she kept saying... " What's the truth?
Savaş hakkında konuştuk ve o boyuna " Bana gerçeği anlat.
Right till the end, she kept saying Norman was the one who was crazy.
Durmadan Norman'ın deli olduğunu iddia etti.
She kept saying it.
Böyle deyip durdu.
She kept saying, " It wasn't you, Matt.
O da sürekli "Sen değildin Matt" deyip duruyordu.
She kept saying she wasn't that depressed.
O kadar depresif olmadığını söylerdi.
She kept saying, "You'll get him into trouble."
Sürekli "adamın başını belâya sokacaksın" diyip durdu.
She kept saying romantic things.
Beni istediğini biliyordum çünkü romantik şeyler söylüyordu.
She kept saying he was making bedroom eyes.
Durmadan "Bana yatak odası bakışı atıyor." deyip duruyordu.
She kept saying she feels very lonely and the children miss him.
Sürekli çok yalnız hissettiğini ve çocukların SUltanı özlediğini söylüyordu.
I kept telling her it was my friend and she kept saying she didn't know any Ritas...
O'na benim arkadaşım olduğunu söyledim ama Rita diye birini tanımadığını söyledi...
She didn't know how to say "annals", so she kept saying...
"Yıllık" demeyi bilemediği için şey deyip durdu...
- Because she thought she was special and she kept saying he'd help her get out of here.
Çünkü onun özel olduğunu düşünüyordu. Ve buradan kurtulmasına yardım edeceğini söylüyordu.
When I was holding Lucy she kept saying air.
Lucy'yi kucakladığımda nefes alamıyorum..... diye söylüyordu.
And this one family, the mother of this girl, she kept saying how her daughter could hear her when she spoke to her, and that she's probably having dreams and stuff like that.
Ve bir aile, kızın annesi, Onunla konuştuğunda kızının duyduğunu söylüyordu. Ve muhtemelen rüyalar falan görüyordur.
She kept saying that she'd committed such a sin, giving up that first baby.
İlk bebeği vererek günah işlediğini söyleyip duruyordu.
When I talked to her on the phone, just before she passed, she kept saying that she wanted me to come back and be with her friends, like you.
Öldüğü gün telefonda kendisiyle konuştum ve sürekli bana geri dönmemi ve senin gibi onun arkadaşları ile beraber olmamı söyledi durdu.
Just before she died, she was delirious. She kept saying...
Annem, ölmeden hemen önce sayıklayarak dedi ki...
I mean, all she kept saying was she feels suffocated, you know?
Kendini hep boğuluyormuş gibi hissettiğini söyler.
She kept saying, we should get more explicit photos.
Daha açık seçik fotoğraflar çekmeleyiz deyip duruyordu.
I mean all she kept saying was she feels suffocated, you know?
Sürekli tıkandığını söylerdi.
She kept saying, "I want to get my breasts done!"
"Göğüslerimi yaptırmak istiyorum!" diyordum!
She kept saying it.
Her zaman söylerdi...
She kept saying no, believing that he'd return, but she couldn't turn them down any longer
Prenses, prensin tekrar döneceğine olan inancını yitirmediği için hep hayır, diyordu. Fakat bu durum fazla uzun sürmedi.
We're a family, she kept saying.
Sürekli "Biz bir aileyiz" diyordu.
And he kept saying how much happier she'd be if we sent her to him.
Ve kızı ona gönderirsek, onun ne kadar mutlu olacağını söyleyip durdu.
She kept on and on saying that.
-... hayatının tehlikede olduğunu söyledi.
She was so good, the director kept saying "She's greater than Eleonora Duse!"
O kadar iyiydi ki yönetmen ona "Mükemmel Ötesi" adını takmıştı.
My mom kept saying she was gonna fix it up when she got into a long run.
Annem hep kalıcı bir oyuna girince bu işi halledeceğini söylerdi.
She kept on saying : Where are they all going?
Sürekli, "Herkes nereye gidiyor?" deyip durdu.
He kept saying how much he loved her, and I believe she welcomed him, that she forgave him.
Onu ne kadar çok sevdiğini söyleyip durdu, Laura'nın da içtenlikle karşılayıp, onu affettiğine inanıyorum.
She kept saying it was her fault.
Hep kendi hatası olduğunu söylüyordu.
She just kept saying, "look to your children."
Bak, sürekli çocuklarına bak dedi.
She's saying she wants a relationship, you know. And I kept waiting for the dirty part. But the dirty part never came.
Bense cinsel kısmın gelmesini bekliyorum ama o noktaya bir türlü gelemedik.
I asked her and asked her and asked her to come, and she just kept saying...
Ona sora sora, sora sora bir hal oldum o ise sadece...
Anyway, as i was saying, she kept a diary.
Orrie'nin öldürdüğünü düşünüyorsun.
She swore it wasn't hers, kept saying you could vouch for her.
Ona ait olmadığına yemin ediyor.
Well, she kept on saying your name.
Vallaha ben bilmiyorum, isminizi sayıklayıp durdu.
I didn't understand what she was saying she just kept crying all the time
Bir şey anlamadım, sürekli ağlayıp duruyordu.
Joon-gu kept saying, I didn't know she'd do that.
Joon-gu böyle yapacağını bilemediğini söyleyip durdu.
The old woman kept saying that she could see something.
Yaşlı kadın bir şey görmüş olduğunu söyleyip duruyordu.
saying 381
saying good 22
saying what 64
saying that 31
she knows what she wants 19
she knows it 34
she knows 359
she knows everything 48
she knows me 38
she knows about us 17
saying good 22
saying what 64
saying that 31
she knows what she wants 19
she knows it 34
she knows 359
she knows everything 48
she knows me 38
she knows about us 17