She knew Çeviri Türkçe
8,810 parallel translation
And used Mike Harris lighter to frame him because she knew that Mike still loved Nicole.
Ve Mike Harris'in hala Nicole'u sevdiğini bildiği için Mike'in çakmağını kullanıyor.
She knew that would be the easiest way to manipulate me.
Beni manipüle etmenin en kolay yolunun o olduğunu biliyordu.
I don't think she'd venture much past Arcadia. It's all she knew. Yeah.
Arcadia'yı çok fazla geçtiğini sanmıyorum, onun tüm bildiği bu.
She knew I workedat a high school.
Lisede çalıştığımı biliyordu.
She knew how I felt, and she went after him anyway.
Ne hissettiğimi bile bile onun peşinden gitti.
She was tracking our activities on a scanner, so she knew Thorvin was dead well before Ferg talked to her.
Bizim aktivitelerimizi scanner'dan takip ediyordu demek ki Thorvin'in ölü olduğunu Ferg kendisiyle konuşmadan önce biliyordu.
She knew she lost him.
Onu kaybettiğini biliyor.
I think she knew the unsub was coming.
Bence şüphelinin geleceğini biliyordu.
Oh! Ms. Bean was a servant ; She knew the risks.
Bayan Bean bir hizmetkardı, işin risklerini biliyordu.
I think she knew what she was getting into.
Neye bulaştığını tahmin ediyordu sanırım.
She got all excited, like she knew.
Sanki biliyormuş gibi, çok heyecanlandı.
The red dress just like mom's, the toy she knew mom would trip on, the headless pictures?
Anneminkine benzeyen kırmızı elbise annemin takılacağını bildiği oyuncak ve kafasız fotoğraflar.
She knew of the Hessian attack.
Hessian saldırısını biliyordu.
She knew intimate details...
Bu sabahki savaş hakkdında...
All she knew but didn't know she knew.
Bildiği her şeyi ama bildiğini bilmiyor.
Someone she knew.
Tanıdığı biriymiş.
Well, she knew about Oscar and Isabel's relationship, so she could have easily been the one orchestrating the stalking.
Oscar'la Isabel'ın ilişkisini biliyordu. Sapıklığı yöneten kişi o olabilir.
She knew he was up to something.
Bir şeylerin peşinde olduğunu anlamıştı.
I was in the living room, and I heard Nicole scream, and the next thing I knew, she's coming down the hallway, and then we just got outside and waited for the police.
Sonrada hatırladığım şey Nicole'un aşağıya doğru indiği. Daha sonra da dışarı çıktık ve polisin gelmesini bekledik.
Would you have ever trusted me if you knew I was the reason she left you and David?
Seninle David'i bırakma sebebinin ben olduğumu bilseydin, bana hiç güvenir miydin?
I knew you would, but she didn't.
Batıracağını biliyordum, ama o bilmiyordu.
I wonder how he'd react if he knew she'd attempted to sabotage his order.
Onun emrini engellemeye çalıştığını öğrenince nasıl tepki verecek acaba?
But she once lived, and you knew her.
Ama bir zamanlar yaşıyordu, sen de onu seviyordun.
I don't know any names or anything, But everybody around here knew she had a thing for men already in relationships.
İsimleri falan bilmiyorum ama buradaki herkes ilişkisi olan erkeklere bayıldığını bilirdi.
But I knew she was sick, and I knew it was bad.
Ama hasta olduğunu ve durumunun kötü olduğunu biliyordum.
I mean.. Niyaz knew Siya before she was murdered.
Yani niyaz... siya öldürmeden önce de tanıyormuş.
Look, I know it's kind of sudden, but I love Prudence, and when she told me she was being deported, I knew I had to lock it down.
Biliyorum, biraz ani gibi oldu ama Prudence'i seviyorum ve bana sınırdışı edildiğini söylediğinde onu kaçırmamam gerektiğini biliyordum.
You see, I always knew she loved you.
Seni sevdiğini hep biliyordum.
I knew that she took care of him after his mother was killed, until the CIA found out about it and they forced her to abandon him.
Annesi öldürüldükten sonra onunla ilgilendiğini biliyordum. Olanları öğrenen CIA'nin onu terk etmesi için anneni zorlayana kadar.
( Reese ) Finch, Harper knew more about this cash pickup than she let on.
Finch, Harper bu teslimatla ilgili belli ettiğinden çok daha fazlasını biliyormuş.
Huh... I knew she was into me.
Benden hoşlandığını biliyordum.
Somehow I knew she was there.
Orada olduğunu bir şekilde biliyordum.
Well, if she didn't let him in, he'd only have a few seconds to cut the feed. Unless he knew the code.
Eğer almazsa sinyali kesmesi için birkaç saniyesi olur.
He knew how to push her sexy buttons, promising her everything she was missing in that department.
Hisler de karşılıklıymış. Adam cinsellik konusunda ne diyeceğini biliyormuş, o konuda eksik olan her şeyin sözünü vermiş.
She was the girl who knew about bands you've never heard of and movies that only play at one theater.
Hiç duymadığın grupları, sadece tek salonda oynayan filmleri bilirdi.
I knew she'd come back pregnant.
Hamile olarak geri döneceğini biliyordum.
She never knew his real name or where he was from.
Gerçek adını ya da nereli olduğunu asla bilmiyordu.
If I knew where she was going,
Nereye gittiğini biliyor olsaydım polisi aramazdım.
Mom and I were still on the top of the mountain, but I knew she was hurt.
Annemle birlikte dağ başında bir yerdeydik ama yine de yaralandığını biliyordum.
She has all our memories in her head, and you knew it!
Bütün anılarımız onun kafasının içindeydi! Ve sen bunu biliyordun!
I knew that's what she thought.
Ne düşündüğünü biliyordum.
I knew that she would need me.
Bana ihtiyacı olacağını biliyordum.
A ship to surface bombardment would be inadvisable unless we knew exactly where she was being held.
Tam olarak nerede olduklarını bilmeden yörünge dışı ateş açamayız.
Kenna knew that exposing my plan could get us both killed, But she wanted me gone.
Kenna bu planın ikimizi de öldürtebileceğini biliyordu, ama yine de gitmemi istedi.
But if you heard her story, if you knew she was...
Kadının hikayesini duysaydın sen de- -
She's been a little hard to pin down lately, but we knew she'd never miss the chance to shower with a bunch of men.
Son zamanlarda onu yakalamak biraz zordu ama "bir grup adamla parti yapma" fırsatını asla kaçırmayacağını biliyorduk.
We always knew Sal was unstable, but how could she do this?
Sal'in tutarsız olduğunu bilirdik ama bunu nasıl yapar?
I knew she was still into him.
Hâlâ ondan hoşlandığını biliyordum.
The wife confirmed the affair, but she thought that nobody knew about it.
Karısı ilişkiyi itiraf etti ama bunu kimsenin bilmediğini sanıyormuş.
When she moved to L.A., I knew it was a sign.
Los Angeles'a taşındığında bunun, bir işaret olduğunu biliyordum.
See, I knew she had it in her.
Bak, onu iyi tanıyorsun.
she knew that 17
she knew it 21
she knew him 16
knew 43
knew it 50
knew what 70
knew him 21
she knows it 34
she knows what she wants 19
she knows 359
she knew it 21
she knew him 16
knew 43
knew it 50
knew what 70
knew him 21
she knows it 34
she knows what she wants 19
she knows 359