She thought Çeviri Türkçe
10,701 parallel translation
She thought it was a dinosaur bone until her father started screaming.
Babası çığlık atmaya başlayana kadar kız bunu dinozor kemiği sandı.
The woman I was with, she told me that, she thought that you were the one making'those... those things.
Beraber dolaştığım kadın o şeyleri senin yaptığını düşünüyordu.
She thought I'd get mad.
Kızacağımı düşünmüş.
She retook the S.A.T. three times'cause she thought she could do better.
Akademik Yeterlilik Sınavı'na üç kez girdi çünkü daha iyisini yapabileceğini düşündü.
Maybe she thought I was the one framing her.
Belki ben ona komplo kuruyorum sandı.
My mother sends her regards she thought you were damn good.
Herkes programı izlemiş. Annem sana selam söyledi, çok iyi olduğunu düşünüyor.
When Donna accused you of having an affair, why didn't you tell us she thought it was with Colleen?
- Donna sizi bir ilişki yaşamakla suçladığında, Colleen'le olduğunu düşündüğünü neden bize söylemediniz?
She thought it out, killed her husband on purpose, and tried to cover it up.
Düşünüp taşınmış, kocasını bilerek öldürmüş ve örtbas etmeye çalışmış.
She thought it was for the best.
En iyisinin bu olduğunu düşündü.
She thought she was protecting me, too.
Annem de beni koruduğunu sanıyordu.
I hate that she thought that.
Böyle düşünmesi çok çirkin.
She thought Kayla couldn't reach it.
- Kayla'nın ulaşamayacağını sanıyordu.
'Cause Jim never went in there, she thought it was a good idea.
Jim oraya bakmaz diye iyi bir fikir olduğunu düşünmüştü.
You know Carly cried for months because she thought you were killed.
Carly aylar boyunca öldüğünü sandığı için ağlamıştı.
I thought she'd go back to Seoul after the roof of her house flew away but she's hanging in there.
Peşinden gelmem.
She must have thought, uh, she was gonna be a suspect eventually.
Eninde sonunda ondan şüpheleneceğimizi düşünmüş olmalı.
Look, Leelah must have thought, with Holt dead, she could take his files and get the money.
Leelah, Holt ölünce dosyalarını ve parayı alabileceğini düşünmüş olmalı.
I thought she cared about this thing.
Bu şeyi önemsediğini sanıyordum.
You thought she'd wait around for you?
Etrafta senin için beklediğini mi düşünüyorsun?
I just thought, "She's a nice lady."
Onun hoş bir kadın olduğunu sanıyordum.
Oh, she watched my son while I was preparing so I thought I'd help her.
Hazırlanırken oğluma baktı bu yüzden yardımcı olacağını düşündüm.
After I thought I was dead and gone, she was my first friend.
Öldüm bittim diye düşündüğüm dönemden sonraki ilk arkadaşımdı.
Thought we ended it for us, and she was in DC.
Kendi adımıza işi bitirdiğimizi düşünüyorduk ve o da Washington'daydı.
She burned them. I thought I knew you until we raided your apartment and found an agent bleeding out on your floor surrounded by plastic explosives.
Daireni basmadan ve yerde kanlar içinde etrafı patlayıcılarla çevrili yatan ajanı..
Said her faith saved her... that and the thought of all the loose ends she left behind, the people she cared about.
İnancının onu kurtardığını söyledi. Ve arkasında bıraktığı yarım işlerin. Umursadığı insanların.
And I thought that she and Jude were only gonna be with us temporarily.
Onun ve Jude'un bizimle geçici bir süre için kalacaklarını düşünmüştüm.
They thought she had Trudy's.
Trudy'ninki de onda sanmışlar.
I thought she was the courier you had told me about, sir.
Onun, sizin bana bahsettiğiniz kurye olduğunu düşünmüştüm efendim.
I thought maybe she was a regular.
Düzenli müşteriniz olduğunu düşündüm
Kate thought that she could save Scott.
Kate Scott'u kurtarabileceğini sandı.
She was upset, but I thought that she...
Onunla konuştum. Üzgündü. Ama düşündüm ki...
We thought she had stayed with you.
Senin yanında kaldığını düşünmüştük.
I actually thought... Would she be allowed to stay a little further on you?
Aslında düşünmüştüm ki yanında biraz daha kalsa olur mu?
You thought she was cheating, right?
Seni aldattığını düşündün, değil mi?
I thought she was gonna be with you all day?
Bütün gün seninle olacağını sanıyordum.
At first, I thought she was just having one of her tantrums, because that's part of our brand.
Başta öfke nöbetlerinden birini geçiriyor sandım, çünkü markamızın bir parçası bu.
Emma clearly thought she had good reason for what she did.
Emma, yaptıkları yüzünden iyi bir sebebi olduğuna inanıyor, bu kesin.
I'm sure this is hard to hear, but Kayla went missing much earlier than we thought last night, when she died of an overdose of cocaine.
- Bunu duymak sizin için zor olacak. Kayla dün gece sandığımızdan çok daha erken saatte kaybolmuş ve aşırı dozda kokainden ölmüş.
I thought she'd never do that again.
Bir daha yapmaz diye sanmıştım.
When I first got to your place, I thought you had a wild party and I was like, "Why didn't she invite me?"
İlk girdiğimde parti var sandım ve "Beni neden davet etmedi ki?" diye düşündüm.
Briefly, I thought I might be the one to help her through this harrowing time, until I realized she called upon someone else.
Ona bu zor zamanlarda yardım etmesi gereken kişinin ben olduğumu düşünürken başka birini çağırdığını fark ettim.
Thought they were seeing a vision until she fed on their blood till dawn.
Gündoğumuna kadar onların kanıyla beslenene kadar hayal gördüklerini sanıyorlardı.
I just couldn't let go of the thought that she was in love with you. And you were in love with her.
Onun seni sevmesini, senin de onu sevmeni kafamdan bir türlü atamadım..
I had this completely insane thought that she was going to go running into your arms.
Koşarak kendini senin kollarına atacağı gibi saçma bir düşüncem vardı.
When she got that wine delivered to the house, I thought that was her thank-you present, that she was leaving, - but then she just drank the wine.
Eve o şarabı getirttiğinde teşekkür hediyesi olduğunu ve gideceğini sandım ama şarabı kendisi içti.
I thought I had convinced her that helping us was the only way she'd free herself from Zoom.
Kendisini Zoom'dan kurtarmak için tek yolunun bize yardım etmek olduğu konusunda onu ikna ettiğimi sanıyordum.
So identical that Light even thought she could fool Zoom.
Light bile bu benzerliği Zoom'u kandırmak için kullanmayı düşündü.
She should have thought of that before she hired Travis Tanner.
Travis Tanner'ı tutmadan önce düşünecekti bunu.
I kinda just always thought she was...
Hep biliyordum, o benim için...
I thought she was a drip.
Bence can sıkıcı bir tip.
Here, I thought she slept standing up like a horse.
Burada, o bir at gibi ayakta uyudu düşündüm.
thought 125
thoughts 165
thoughtful 64
thought you should know 17
thought you'd never ask 44
thought i'd stop by 16
thought so 120
thought about it 30
thought you might be hungry 16
thought not 28
thoughts 165
thoughtful 64
thought you should know 17
thought you'd never ask 44
thought i'd stop by 16
thought so 120
thought about it 30
thought you might be hungry 16
thought not 28
thought you'd want to know 16
she told me 344
she told me everything 40
she tried 35
she turned me down 20
she turned 16
she tried to kill me 33
she texted me 29
she tell you that 16
she told you 103
she told me 344
she told me everything 40
she tried 35
she turned me down 20
she turned 16
she tried to kill me 33
she texted me 29
she tell you that 16
she told you 103