Statistically speaking Çeviri Türkçe
81 parallel translation
Statistically speaking, the description could fit about 150.000 inhabitants of this city.
Veriler değerlendiriliyor. Şehirde bu tanımlamaya uyan en az yüz elli bin kişi vardır.
- -I suppose so, but it might mean that you-- - - -It means that, statistically speaking, one of the most impressive records of failure is destined to be broken.
Bu dava gerçek bir meydan okuma. Bereket versin ki, gariplikler bizim tarafımızda. - Gariplikler mi?
Statistically speaking, of course, it's still the safest way to travel.
İstatistiksel olarak bakılırsa hala en güvenli ulaşım yöntemi havayolu.
Matter of fact, statistically speaking, Cicely is the safest place to live in the United States.
Aslına bakarsanız, istatiksel olarak Cicely, Birleşik Devletler içinde yaşamak için en güvenli yerdir.
You know, statistically speaking, you should have accidentally guessed right by now.
İstatistiksel olarak, şu ana kadar kazara doğru tahminde bulunmuş olmalıydın.
Statistically speaking, the most bacteria-ridden place on the planet is the mouth of the american women.
İstatistiklere göre, dünyada bakterilerin en yoğun yaşadığı bölgeler Amerikan kadınlarının ağızlarıdır.
I'm not actually positive, but statistically speaking people usually make...
Emin değilim ama istatistiksel olarak bakarsak, insanlar genelde...
Do you know that statistically speaking, 98 % of women cheat while they're on vacation?
İstatistikler gösteriyor ki kadınların % 94'ü tatillerde eşlerini aldatıyor.
Statistically speaking, the father was the best guess.
İstatiksel olarak konuşuyorum, baba en iyi tahmin.
Statistically speaking, rape has gone up.
İstatistiklere göre tecavüz arttı.
Statistically speaking, we're safer inside a car with an old person driving than outside.
İstatistiksel olarak, bir arabanın içinde yaşlı bir insanla beraber olmak, dışarıda olmaktan daha güvenli.
I've sown my wild oats, and statistically speaking... I'm less likely to cheat on you... or have a mid-life crisis at this point.
Taşlarımı ayıkladım ve yeminle... söylüyorum sana, aldatmak... diye birşey kalmadı hayatımda.
She's actually got a point, Ed, I mean, statistically speaking.
Aslında bu iyi bir nokta, Ed, Yani, statiksel olarak konuşursak.
But when you are ticking off the years past 40 and the sailing is smooth... suddenly you realize, statistically speaking... I'm closer to the end of my life than I am to the beginning.
İnsan 40 yaşını geçince, aniden hayatının sonuna... başına olduğundan... daha yakın olduğunu düşünmeye başlıyor.
It is true that, statistically speaking, if a man is to be raped, it'll most likely occur in prison.
İstatistiklerin de dediği gibi, Eğer bir erkek tecavüze uğramış ise,... büyük bir ihtimalle olay hapishanede cerayan etmişti.
I said, "Statistically speaking..."
Dedim ki, "İstatistiki konuşursak..."
statistically speaking,
istatistiki konuşursak,
Statistically speaking, it's still the safest way to travel.
İstatistiklere göre hâlâ en güvenli araç uçak.
Well, statistically speaking, you're due.
İstatistiksel olarak, vadeniz gelmiş.
Well, statistically speaking, we're going to find Donovan with his dad.
İstatistiklere göre konuşursak Donovan'ı babasının yanında bulacağız. Ne?
Did you know that the average bathroom is one of the most perilous places on earth, statistically speaking of course?
Sıradan bir lavabo dünyadaki en tehlikeli yerlerden biridir. Bunu biliyor muydunuz? İstatistiklere göre tabii.
- Well, statistically speaking, law enforcement attracts a certain kind of male personality.
- İstatiksel olarak konuşalım,... kanun yaptırımı muhakkak bir kadının kişiliğini cezbeder.
Statistically speaking, we're all bound to slip up.
İstatistiksel olarak hepimiz hata yapmak durumundayız.
Statistically speaking, his day can only improve.
Eminim iyidir. İstatistiksel olarak, sadece günü şenlenmiştir.
And statistically speaking, there's very little chance for recovery.
Gerçeği söylemek gerekirse iyileşmesi çok düşük bir olasılık.
Statistically speaking, you have a 100 % chance of being in an accident in your lifetime.
İstatistiklere göre hayatında bir kere kaza geçirme olasılığın % 100'müş.
Statistically speaking, two test subjects increases your chances of validating this mating theory.
İstatistiksel olarak, iki denek bu çiftleşme kuramını sınama şansını artırır.
Just statistically speaking, most people survive hostage situations if you just stay calm.
İstatistiklere göre eğer soğuk kanlı olursan çoğu insanın rehin alma olayından hayatta kaldıkları görülmüş.
Statistically speaking, it's very unlikely that it will happen to two people in one family.
İstatistiklere göre bir ailede iki kişiye olması çok uzak bir ihtimal.
- Statistically speaking...
- İstatiksel açıdan konuşursak...
Statistically speaking, nine out of ten are Caucasian males under the age of 30, but you never know.
İstatistiksel konuşmak gerekirse, onda dokuzu, 30 yaşın altında... beyaz erkeklerdir, ama emin olamazsınız.
Statistically speaking, it's a little below average, but, um, I did the best I could.
İstatiksel olarak, ortalamanın biraz üstünde ama elimden gelenin en iyisini yaptım. Biliyorum.
Statistically speaking, the average person tells three lies per ten minutes'conversation.
İstatiksel olarak, sıradan bir insan 10 dakikalık konuşmada 3 yalan söyler.
Well, maybe not, but statistically speaking, much greater likelihood that it was someone she knew.
Belki emin olamayız ama istatistiklere bakacak olursak büyük ihtimalle tanıdığı birisiydi.
Statistically speaking, you're at the prime age for abusing alcohol, experimenting with drugs, contracting a sexually transmitted disease.
İstatistiksel olarak alkol sorunları için ideal yaştasın uyuşturucuları denemek için, cinsel hastalıklar için...
All I'm saying is statistically speaking- - Doesn't add up.
Demek istediğim, istatistiksel olarak konuşursak mantıklı gelmiyor.
- Well, it's just that, statistically speaking, people who go to France and then get out of France... usually end up back in France.
- İstatiksel olarak konuşursak Fransa'ya giden insanlar geri döndüklerinde çoğu zaman tekrar Fransa'ya dönüyorlar.
And, statistically speaking, there's about 30 kids in here, 10 of you are gonna be dead before your next birthday.
İstatistiklere göre konuşursak, buradaki 30 çocuktan 10 tanesi gelecek doğum gününe kadar ölmüş olacak.
Statistically speaking, Most people would call us more than pals.
İstatistike konuşursak, kürk giyenlerden daha çok adımız sarfedildi.
Statistically speaking.
İstatistiklere dayanarak diyorum.
If... and I mean if... the culprit is among us, statistically speaking, it's Troy.
Eğer suçlu aramızdaysa istatistiksel olarak Troy'dur.
I couldn't help but over hear you're conversation, I hope I'm not intruding but based solely on a few comments you made, I've been able to crunch some numbers and statistically speaking, whoever this person is you have a 74 % chance you can trust him.
Konuşmalarınıza kulak misafiri oldum umarım bölmüyorumdur ama sırf yaptığınız birkaç yorumdan yola çıkarak bir hesaplama yaptım istatiksel açıdan bu kişi her kimse ona güvenebilme şansınız yüzde 74
Statistically speaking, one person commits suicide every six hours.
İstatistiksel konuşursak, her altı saatte bir kişi intihar eder.
Third, our killer was a woman. - Statistically speaking, poisonings are almost always carried out by the fairer sex. - Hmm?
Üçüncüsü, katilimiz bir kadındı.
While we may believe that you're up to the task... statistically speaking, an agent's training level has a high correlation to survival.
Göreve uygunluğun konusunda şüphemiz yok. İstatistiki konuşacak olursak,... bir ajanın eğitim seviyesi hayatta kalmaya bağlı.
Statistically speaking.
İstatistiki konuşuyorum.
But the scientist in me has to look at the data, and the fact is, statistically speaking, couples our age don't often survive long-distance relationships.
Ama bilim-adamı ben olaya tümünden bakıyor ve gerçek şu ki, istatistikler çiftler, uzun-mesafe ilişkilerini yürütemiyor.
I mean, statistically speaking.
Tabii, istatistiksel konuşuyorum. Düşünelim bakalım.
Statistically speaking, even you have to win at some point.
İstatistiksel olarak senin bile bir yerde kazanman gerekiyor.
His possible allies or enemies, statistically speaking.
İstatistiksel olarak dostlarını ve düşmanlarını belirliyor.
But statistically speaking, it is a rock-solid certainty.
Ancak istatiksel olarak söylüyorum ki, kaya gibi sağlam bir şekilde eminiz.
speaking 300
speaking of which 971
speaking foreign language 40
speaking arabic 43
speaking gibberish 33
speaking of 385
speaking in spanish 40
speaking japanese 35
speaking russian 71
speaking of that 54
speaking of which 971
speaking foreign language 40
speaking arabic 43
speaking gibberish 33
speaking of 385
speaking in spanish 40
speaking japanese 35
speaking russian 71
speaking of that 54