English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / Take it home

Take it home Çeviri Türkçe

1,154 parallel translation
- Take it home!
- Al götür evine!
- Let's take it home!
- Götürelim şunu!
You're just dying to take it home with you, Lello.
Onu giymek için sabırsızlanıyorsun değil mi, Lello!
This is my body, and I can do with it what I want... and right now, I want to take it home.
Bu benim bedenim ve ben ona ne istersem yaparım ve şimdi onu eve götürmek istiyorum.
Take it home and show it to Qiu Ju
Eve götür ve evdekilere göster.
If that's for me, baby, put a little gravy on it and I'll take it home, because it looks finger-licking good.
Eğer bu benim içinse bebek, üzerine biraz sos dök eve götüreyim, çünkü insanın ağzını sulandırıyor.
- Come on. Take it home!
- Haydi koş, işte böyle.
Take it home!
Dayan biraz!
I think I'll just take it home and play with it.
En iyisi bunu eve götürüp oynayayım.
Take it home in boxes, take it home in cases.
Bunları kutulara ya da çantanıza koyup evlerinize götürün.
Take it home.
Al senin olsun.
I just thought I'd find some lump of celestial rock and take it home, and that would be it.
Sadece gökten düşen bir taş parçası bulacağımı ve eve götüreceğimi düşünmüştüm, hepsi bu.
You want to take it home with you?
Onu yanında eve mi götürmek istiyorsun?
Well, I want to take it home so I can break it down.
Eve götüreceğim. Kodu evde çözebilirim.
Maybe I'll take it home.
Belki alır, eve götürürüm.
May I take it home and live with it for a few days... before I make my final decision?
Acaba son kararımı vermeden önce evime götürüp... onunla birkaç gün geçirebilmem mümkün müdür?
Yeah, Dad, if you do run out of gas, just pick it up, take it home.
Benzin biterse de sırtlar eve götürürsün bunu zaten baba.
Here, wrap it up. We'll take it home.
Al, paketle şunu, eve götürüyoruz.
WELL, ON THE PLUS SIDE, WHEN THE DEDICATION'S OVER, HE CAN JUST TAKE IT HOME WITH HIM.
Peki, bardağın dolu tarafından bakarsak bu ithaf olayı bittikten sonra fıskiyeyi alıp evine götürebilir.
Take this little motherfucker home. I don't want it here.
Al şu lanet aleti götür evine.
- Take me home! - Take it easy!
- Beni eve götür!
You can't walk into a funeral home, take a corpse... and bring it to a tavern.
Cenaze evine öylece girip, bir ceset alıp bir bara getiremezsiniz.
- We want to kill it and take you home.
- Onu öldürüp, seni götürmek istiyoruz.
TAKE SOME OF IT HOME WITH YOU, BEN.
Oh, o kek. Ondan parça almalısın
They put him in a veteran's home, but he hated it, so I told my dad that we'd take him.
Onu gaziler yurduna yerleştirdiler, ama oradan nefret etti. Babama, onu yanımıza almayı teklif ettim.
Let's take it home, ladies.
Tanrı'mdan Bitirelim hanımlar.
It's like, I pick you up, I take you out, I bring you home, we say goodnight and you never kiss me.
Seni evden aldım, beraber çıktık, eve döndük, iyi geceler derken beni öpmüyorsun.
Maybe, it's best to just take a medicine like a good little boy and go home.
Belki, küçük bir çocuk gibi hapını alıp evine gitmen senin için en iyisidir.
157. Take it home and read it.
157.
Take it home
Eve götür o zaman!
Look, take it all back, all the gemstones, and I'll throw in a case of Andolian brandy to improve your trip home.
Bak, hepsini geri al, bütün değerli taşlarını, ve eve yolculuğunu keyiflendirecek bir kasa Andolian brendisi vereceğim.
He said to take good care of it... and give it back to him when I come home.
Ona iyi bakmamı... ve eve döndüğümde geri vermemi söyledi.
If we take the train at 3, we'll make it home tonight.
Eğer saat 3 trenini yakalarsak, bu gece eve varmış oluruz.
It won't take them more than... oh, about 700 years to get home.
Eve dönebilmek için... 700 yıl gerekecek.
It's time to take her home.
Jean'i eve götürme vakti.
It's up to you, but if I answered your questions, then you need to confess since you are missing them so much why not to go back home and take a look?
Bu sana kalmış tabi. Eğer sorularına cevap verirsem, sen de onları o kadar özlediğin halde niçin eve gidip onları görmediğini itiraf edeceksin.
You'll need a dump truck to take it all home, mister.
Bunları eve götürmek için damperli bir kamyona ihtiyacını olacak bayım.
Only in Paris, where the light is pink, could that song make sense but I'll have it in my pocket when I get home and I'll take it with me wherever I go from now on.
Ancak ışığın pembe olduğu Paris'te bu şarkı mantık kazanıyor. Fakat eve döndüğümde cebimde olacak ve bundan sonra hep yanımda taşıyacağım.
And it didn't take long for Morgan to hit a home run...
Ve Morgan için de eve bir uğryıp karınıza vurması (! ) çok zaman alma...
What does it take to call a place like this home?
Böyle bir yere "yuva" diyebilmek için ne gerekir?
How long it'd take us to swim home from here?
Eve kadar yüzmek, ne kadar sürer mi diye?
Peg's not home it's probably safe to go up and take a little nap.
Peg evde değilken yukarı çıkıp biraz kestirmek, muhtemelen daha güvenli.
It might take us a long time to get home.
Eve dönüşümüz, çok usun zaman alabilir.
And here we are bringing more of it home to take your husband's attention away for the evening.
Ve biz de kocanızın uyarısını bu gece dikkate almayarak bir miktar daha işi evinize taşımanıza neden olduk.
And if it brought the truck here, it might be able to take us home, too.
ve eğer kamyoneti buraya getirdiyse, bizi eve de gönderebilir.
I take it there's a warm body in bed at home.
Evdeki yatakta hâlâ sıcak bir vücut var galiba.
I'm on my way home. I hear you're seeing Thorn and I just don't want you to take it too seriously. He's only with you to annoy me.
Yakında eve döneceğim Senin Thorn'la görüştüğünü duydum ve ben onu ciddiye almanı istemiyorum O sadece beni kızdırmak için senle beraber.
So how long will it take you to get these kids out of the home?
Bu çocukları evlerinden çıkarmanız ne kadar sürecek?
Before, I thought it would be a big party. Everybody will dance and have a good time. And then we'd go home, take aspirin, go to bed, and that's that.
Önce büyük bir parti olacak herkes dans edip, iyi vakit geçirecek ve sonra eve gidip, birer aspirin alacak ve her şey bitecek sanmıştım.
'Cause one of the good things about living next to the airport... is that it doesn't take long to walk home.
Havaalanının yanında oturmanın bir diğer iyi tarafı da eve hemen ulaşabilmenizdir.
- to whisk his wayward fiancee back home. - All right, I'll take it, I'll take it.
Nişanlısını eve götürmek için elinden geleni yaptı Tamam, ben hallederim, ben hallederim

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]