Take me to her Çeviri Türkçe
1,593 parallel translation
16 and waking up every day free, having no idea where the day was going to take me?
16 yaşında, her gün özgür olarak uyanmak, günün ne getireceğini bilmeden yaşamak?
You always told me to take better care of myself.
Her zaman kendimle daha fazla ilgilenmemi söylerdin.
Sara was supposed to videotape me, leak it to the press, and in return, I was supposed to get my photographer to take head shots of her.
Sara beni kameraya çekip basına sızdıracaktı. Karşılığında da fotoğrafçıma onun portrelerini çektirecektim.
I want to take her with me
Onu yanıma almak istiyorum.
I have to beg her to take me back, even if I have to get down on my knees.
Ona, bana dönmesi için yalvarmalıyım, dizlerimin üstüne çökmem gerekse bile...
How does he expect me to take care of her?
Benden onunla ilgilenmemi nasıl ister?
Why do you want me to take care of her?
Niye benden onunla ilgilenmemi istedin?
In a way, aren't we all guilty of bribing the janitor to take her file and give it to me?
Bir şekilde, hepimiz hademeye onun dosyasını alıp bana vermesi için rüşvet vermekten suçlu değil miyiz?
Something came up for Christine and she asked me to take her shift.
Evet. Christine'in bir işi çıktı da, yerine benim geçmemi istedi.
So say I take your pills, say I do everything that you tell me to do.
Diyelim ki, ilaçlarını aldım. Diyelim ki, yapmamı söylediğin her şeyi yaptım.
[Earl Narrating] Me and Randy were about to take our very first airplane ride. Since we aren't big travelers, we weren't sure what to pack, so we packed everything.
Çok seyehat eden birileri olmadığımızdan bavula ne koyacağımızdan emin değildik, biz de her şeyi koyduk.
I mean, I've been coming to this park for 3 days in a row, and for 3 days in a row I've seen you trying to take pictures of me.
Üç gündür bu parka geliyorum. Ve senin üç gündür her gün beni çekmeye çalıştığını görüyorum.
Assume all you Iike that a Master's role is supposed to be that of rear support,... but there are exceptions to every rule. In other words, there are Masters such as me whose only ability is to take an active role.
Bir Usta'nın görevinin arkada, destek olmak olduğunu düşünmekte bir hata yok, ama her zaman istisnalar vardır benim gibi, sadece öne atlamakta iyi olan bir Usta...
I'll do everything to find help so take care of Seung-heon for me, okay?
Yardım bulmak için her şeyi yapacağım. Benim için Seung-heon'a göz kulak ol, tamam mı?
Then you must allow me to take her.
O hâlde bekaretini almam için bana izin vermelisin.
Whoever you are, just take me back to my friend.
Her kimseniz, beni arkadaşımın yanına götürün.
She had me call a car to take her to this address downtown.
Bu adrese gitmek için araba istedi. Ne yani?
# And if you want me to, I will take off all my clothes for you # # I'll take off all my clothes for you #
# Eğer istersen soyunayım Her şeyimi çıkarayım #
If you get me out of here, I'll take you anywhere you want to go.
Eğer beni buradan çıkarırsan seni istediğin her yere götürürüm.
How long to takes me to take along her husband.
Kocasından kurtulması için ne kadar gerekirse.
You're not going to take her from me. Not again.
Onu benden alamayacaksınız.
Bcausing her to take revenge on me? Hold on, that chick was nuts.
- Bekle bir dakika, o piliç zırdeliydi.
You leave this woman alone. You got anything else to take up with her, you go through me.
Onunla başka bir şey sormadan önce benimle konuşacaksın.
He knew I loved the stuff. It was during the 6 months or so it'd take me to polish it off that every time I looked the label, I'd see his name and I'd think of him.
Bunu sevdiğimi biliyordu Altıncı ayımda falan beni cilalamaya götürürdü ve her seferinde etikete bakıp ismini gördüğümde aklıma o gelirdi.
I wanted to take everything from him - like he took everything from me and his parents.
Onun ailesine yaptığı gibi, elindeki her şeyi almak istedim.
In the time it took me to take her from the house to the fresh grass... she'd already fallen in love with me.
Ben onu evden çıkarıp çimenlerin üstüne koyarken... o çoktan bana âşık olmuş.
Eleanor waldorf is gearing up to take her company public, and I've been courting her for months to let me handle the deal.
Eleanor Waldorf, şirketini halka açma işini hızlandırıyor. Aylardır onu anlaşmaya aracılık yapabilmem için... -... ikna etmeye çalışıyorum.
Eleanor waldorf is gearing upto take her company public, and I've been courting herfor months to let me handle the deal.
Eleanor Waldorf şirketini halka açmaya hazırlanıyor, ve bende aylardır onunla görüşüyorum ki, - işi bana versin.
He said I owed him for the time we'd already spent together... and if I wanted her to stay with me... I had to pay him every month... or he'd take her away and punish her.
Lena ile geçirdiğim zaman yüzünden ona borçlanmışım ve eğer Lena'nın benimle kalmasını istiyorsam ona... ona her ay ödeme yapmak zorundaymışım.
I have a favourto ask you. The day you take me away I'd like everything to be white. Pure white!
Senden bir ricam var ; beni alıp götüreceğin gün her yer beyaz olsun, bembeyaz.
His father, God rest his soul, used to always say to me, "Mary, you have to take your time with Sheldon."
Babası, toprağı bol olsun, her zaman bana şöyle derdi "Mary, Sheldon'a karşı sabırlı olmalısın."
Then she asked me to take her orders while she met someone.
Sonra biriyle buluşacağı için siparişlerini almamı rica etti.
Get someone else to take her spot pushing me away?
Onun yerine başka birini koymamdan mı korkuyor?
He was always more than happy to let me take his turn!
Sırasını bana verdiğinde her zaman çok mutlu olurdu!
Just tell me what she whispered to you, and I will take you to her.
Sadece kulağına ne fısıldadığını söyle, ben de seni ona götüreyim.
My mother gave up her power to bring me back to life, and that's how Azkadellia was able to take over.
Annem tüm gücünü beni hayata döndürmek için verdi, böylece Azkadellia yönetimi ele geçirdi.
Tell me where the emerald is. Just tell me what she whispered to you, and i will take you to her.
Sadece bana ne fısıldadığını söyle ve bende seni ona götüreyim, söz veriyorum.
My mother gave up her power to bring me back to life, and that's how azkadellia was able to take over.
Doksan dokuz... Yapmayın bunu. Yapmayın...
I have to find her, Mildred, and when I do, she'll take me back, and we'll be a family again!
Onu bulmalıyım. Bulduğum zaman beni yanına alacak. Yeniden bir aile olacağız.
My aunt says that they used to take me to that church all the time.
Teyzemin dediğine göre her zaman beni kiliseye götürürlermiş.
Well, we couldn't always afford a babysitter, so sometimes he had to take me along.
Her zaman çocuk bakıcısı tutamıyorduk o yüzden bazen beni yanında götürmek zorunda kalıyordu.
Uh, Georgia asked me to come over and take dictation for her.
Georgia yazı yazmada yardımcı olmam için beni davet etmişti.
So, when he was out on bail, he took me out for ice cream and he told me I had to take care of her.
Ve kefaletle serbest kaldığında dondurma yemeye gittik. Anneme göz kulak olmam gerektiğini söyledi.
I live with her because it is convenient and because it is difficult for me to take care of myself.
Annemle yaşıyorum çünkü bana uygun biri o ve ayrıca yalnız yaşarsam başımın... çaresine bakamam.
Well, it's just that Carlos used to take care of everything for me.
Carlos benim adıma her şeyi hallederdi.
She'll never take me back to her murky womb.
Beni o karanlık rahmine tekrardan almaz.
Perhaps you don't love me, you made a horrible mistake, and you want to take the whole thing back.
Belki beni sevmiyor, hata yaptığını düşünüyor ve her şeyin eskisi gibi olmasını istiyorsundur.
I've got an idea, why don't you teach her to stop the potty mouth and let me teach her to take the standardized tests?
Bir fikrim var. Siz ağzı bozuk kızınızı eğitin ve ben de standartlaştırılmış testi diğerlerine öğreteyim.
Tried to get her to confess, take me to where they buried them.
Onu itiraf etmeye beni kızları gömdükleri yere götürmesini sağlamaya çalıştım.
They sent me over here to project a film for her and she asked me to stay and take care of her, so I did.
Beni buraya, onun için bir filmi projektörde oynatmam için yolladılar. O, yanında kalmamı ve kendisiyle ilgilenmemi istedi. Ben de öyle yaptım.
Well, I guess you heard wrong, honey,'cause, like I said, I've got an officer on the inside, and that gives me all the authority that I need to take over this little rodeo.
Yanlış duymuşsunuz. Dediğim gibi içeride bir memurum var. Bu da bana ihtiyacım olan her şeyi sağIıyor.
take me away 98
take me 491
take me back 66
take me there 54
take me out 21
take me with you 319
take me home 231
take me to your leader 17
take me along 20
take me instead 42
take me 491
take me back 66
take me there 54
take me out 21
take me with you 319
take me home 231
take me to your leader 17
take me along 20
take me instead 42
take me in 25
take me away from here 19
take me now 23
take me to him 61
take me to them 19
to here 31
to her 130
take it easy 3777
take care 2154
take your time 1039
take me away from here 19
take me now 23
take me to him 61
take me to them 19
to here 31
to her 130
take it easy 3777
take care 2154
take your time 1039
take care of yourself 629
take a nap 62
take it away 239
take that 698
take off your dress 19
take it 3226
take off your coat 49
take it slow 68
take them off 138
take a shower 102
take a nap 62
take it away 239
take that 698
take off your dress 19
take it 3226
take off your coat 49
take it slow 68
take them off 138
take a shower 102