Tap out Çeviri Türkçe
408 parallel translation
Meaning you can't tap out if you ain't got enough to bet.
Bahse yetecek paranız yoksa devam edemezsiniz.
This rule about not being able to tap out of the game.
Bu kuralın oyun dışı kalmamla alâkası olmamalı.
Can my friend here tap out?
- Arkadasim hesabini kapatabilir mi?
I'll tap out a couple cc's and do the test myself.
Testi kendim yapacağım.
If you're right about the legend, then this casket may contain the Scroll of Thoth from the holy of holies in the temple. And I can hardly wait to get back to find out.
Söylence konusunda haklıysan, bu kutunun içinde tapınaktaki en kutsal şey, yani Thot'un Parşömeni olmalı ve ne olduğunu anlamak için bekleyemem.
We'll get Cutter out of that gold temple without firing a shot, just by strategy.
Cutter'ı o altın tapınaktan, tek bir atış bile yapmadan, sırf stratejiyle çıkaracağız.
- Out to collect new data, to tap the sources of slang, the major sources.
- Yeni veri toplamak için dışarıya. Argonun kaynağına, en büyük kaynağa.
She adored the house, and we've cast her out.
Eve tapıyordu, biz ise onu dışarı attık.
and sort me out. What did she tell you in the chapel?
Tapınakta sana ne anlattı?
Out to tap the major sources of this new music.
Bu yeni müziğin çıktığı dünyayı keşfedeceğim.
If I tap on the canvas, come out shooting.
Tahtaya vurursam dışarı çıkıp ateş edin.
Hiding out in this snake-infested temple won't do us any good!
Yılanlarca istila edilmiş bu tapınakta gizlenmenin bize bir faydası olmaz.
One century later, an earthquake destroyed only the ancient chapel and the witch's sarcophagus was found split open, as if Asa was trying to break out and accomplish her revenge.
Bir asır sonra, bir deprem sadece antik tapınağı tahrip etmiş ve cadının lahitinin yarıldığı görülmüş sanki Asa intikamını almak için çıkmaya çalışmışçasına.
Look out, it's a temple guard!
Bakın, tapınak bekçisi!
"... and cast out all them that sold and bought in the temple...
"... ve tapınağın içinde, satılmış ve alınmış herşeyi dışarı attı...
I said to myself "Man, he's askin'for it." I said "Now, Ralph, all you gotta do when we get out... is just sneak up behind him and just... tap him." "And then just claim that somebody jumped us from the bushes."
Dedim ki kendi kendime, "Oğlum Ralph, bu aranıyor arabadan çıktığımızda, tek yapman gereken arkadan sessizce yanaşıp, kafasına vurman ve sonra da çalılıkların arasından fırlayan birinin saldırdığını bildirmen."
You must go inside the temple and make the blue flame come out.
Tapınakta mavi alevin yanmasını sağlamalısın.
You know, I went out only twice to the wholesale store and the shrine.
Sadece 2 kere dışarı çıktım. Toptan mağazasına, bir de tapınağa.
He told me, "Out of 89 religious establishments in Reunion... there are 62 Catholic parishes, twenty pagodas... three mosques, and four Adventist temples."
Bana : "La Réunion'daki 89 dini mabetten 62'si Katolik kilise, 20'si tapınak 3'ü camii ve 4'ü de Protestan kilisesidir." dedi.
Soon our dear old friend the red, red vino on tap the same in all places like it's put out by the same firm began to flow.
Sonrasında sevgili eski dostumuz kırmızı fıçı şarabı her yerden aynı olmak üzere sanki aynı firmanın ürünüymüş gibi akmaya başladı.
Through the use of, uh, the maximum military force that we could bring to bear on him, through the bombing, through the mining of the harbors, through the cutting of his lines of communication, by moving in and cleaning out his sanctuaries,
Maksimum seviyede askeri güç kullanarak onları bombalayarak, limanları havaya uçurarak iletişim yollarını ve tedarik kanallarını keserek onları tapınaklarından zorla dışarı çıkararak savaşın yükünü onların üstüne yığacaktık.
Especially as the ram I was sacrificing in the temple turned out to be the most unpropitious b-beast I'd aver seen.
Özellikle tapınakta kurban kestiğim koç gördüğüm en elverişsiz hayvan çıkmışken.
She's forever in some drizzly chapel of her own inheriting... and I'm in some Doric temple, clouds tearing through the pillars... eagles bearing prophesies out of the sky.
O daima varisi olduğu puslu ibadethanesinde... ve ben bulutların sütunları boydan boya parçaladığı Dorik bir tapınaktayım. Kartalların, gökyüzündeki kehanetleri haklı gösterdiği bir tapınak.
Don't feel bad if I tap you out.
Üzülmeyin elenirseniz.
- ♪ Get out your white suit your tap shoes and tails ♪ - Scoop, scoop. - ♪ Let's go backward when forward fails ♪
Kaldır, kaldır, kaldır, kaldır Çalım.
I started out with tap and stuff.
Steple falan başladım.
When I think you got rid of your well for tap water I want to crawl out of my pants in reverse!
Sen kuyundan musluk suyu için vazgeçtiğinde, sinirden aklımı kaçıracak gibi oldum!
Or to make it easier on Coach, rip out his heart and do a tap-dance on it.
Ya da daha kolay olacaksa, Koç'un kalbini sök ve üstünde step dansı yap.
And, Begum Sahiba, I beg you once more not to drink water out of a tap.
Begüm sahibe, bir kez daha söylüyorum, ne olur çeşmeden su içme.
A glass of whatever comes out of that tap.
O musluktan çıkacak şeyden bir bardak alayım.
Listen, this system of yours could be on fire, and I couldn't turn on a kitchen tap without filling out a 27B / 6.
Bak, ısıtma sistemin yanabilirdi ve ben 27B / 6 formunu doldurmadan mutfaktaki musluğu bile açamayabilirdim.
You're out of water. You're gonna have to tap into the county line and that's three miles down the road.
Şebeke suyuna bağlanmanız gerekiyor.
The water tap man... needs one good hard twist before he starts... but then everything comes out
Su vanası adamın,... başlamadan önce sıkı bir çevrilmeye ihtiyacı vardır. Ama sonra her şey dışarı çıkar.
You mean to tell me if I turn on the water tap, a killer slug is gonna come out and get me?
Şunu demeye mi çalışıyorsun? Musluğu açıyotum katil bir salyangoz beni yakalamaya çalışıyor.
I say we tap her phone, her house, her bedroom. Stake her out.
Ben derim ki, telefonunu, evini, yatak odasını dinleyelim.
[GROANS] I either tap, or I'm out of school.
Bir yerde okumuştum sanırım Inquirer'dı.
Peg, if she doesn't tap, she's out of school.
Aslında bunu ben öğrettim sayılmaz.
I'm not a tap dancer. I mean, let's face it, they're gonna throw me out of school no matter what.
Bu sabah neler yaptığına geri dönelim.
He just had to turn on the tap over the sink to see the clear water flow out.
Lavabonun üstündeki musluğu açmasıyla birlikte temiz su akmaya başlıyordu.
Dean Tavoularis, the production designer, is orchestrating the construction of the temple out of dried adobe blocks, each weighing 300 pounds.
Yapım tasarımcısı Dean Tavoularis her biri 135 kg ağırlığında olan kuru kerpiç blokların dışında kalan tapınağın inşasını planlıyor.
After careful consideration, since Wong is bailed out by 4 commercial associations, and the case is very suspicious, I decided to detain the master and monks of the Nun-Yan temple.
Dikkatlice düşündükten sonra, 4 tüccar arkadaşın Wong'a kefil olmasıyla, ve durumun gerçekten şüpeli olmasıyle, Ustanın ve Nun-yan tapınağının keşişlerinin suçlu olduğuna karar verdim.
- It's like the manager coming out and asking you for the ball. - The tap is tough.
- Dürtüklenmek zordur.
In the end, many dropped out and lived around Hanazono Shrine in Shinjuku.
Sonunda, çoğu vazgeçti ve Shinjuku'daki Hanazono Tapınağı civarında yaşadı.
The seventh angel poured out his vial into the air... and there came- - " You!
Yedinci melek, tasını havaya boşalttı... ve tapınaktaki tahttan... " Sen!
I think it's best if we get a spinal tap to rule out meningitis.
Menenjit olmadığını kanıtlamak için omurgasından örnek alsak iyi olur.
The spinal tap is negative, so we can rule out meningitis.
Omurga testi negatif, bu yüzden menenjit değil.
If we find it, you'll tap into the oxygen supply with the sleep agent, it's lights out. We take the bird.
Eğer bulursak, sen havalandırma sistemine uyku gazını verirsin, ışıkları kapatırız.
Look carefully, we'll rush out of Temple Street tomorrow and challenge the world!
İyice bakın yarın Tapınak Sokağı'ndan çıkıp, dünyaya meydan okuyacağız!
If I'm not here by then, the beer comes out from the tap.
O zamana dek gelmeyebilirim, bira musluktan servis ediliyor.
One little tap, he'd be out cold.
Küçük bir dokunuşla devre dışı kalabilir.
They were cast out of the Temple exiled to the Caves where they were imprisoned in crystal fire cages and forbidden to ever return
Onlar tapınaktan dışarı atıldılar "onlar gerçek kahinler olmasın diye" mağaralara sürgün edilerek kristal ateşten kafeslere hapsedildi ve dönmeleri yasaklandı.
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
outstanding 214
out of interest 20
out of nowhere 149
out of town 49
out of 299
out loud 97
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
outstanding 214
out of interest 20
out of nowhere 149
out of town 49
out of 299
out loud 97