English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / The glass

The glass Çeviri Türkçe

5,957 parallel translation
Did you come from the glass house?
Cam evden mi geldiniz?
I don't know, but the power went out and this morning when I woke up, there were all these numbers written all over the glass.
Bilemiyorum işte, elektrikler gitmişti ve sabah uyandığımda... -... camın her yerinde numaralar yazıyordu.
I'm staying at the glass house. It's 10 miles north.
15 km uzaktaki cam evde kalıyorum.
No, Sam Jackson was the glass man.
Hayır, Sam Jackson cam adamdı.
It's next to the glass
Bardağın yanında.
The glass is empty
Bardak boş.
I'll play damsel in the glass tower.
Camdan kuledeki genç kızı oynayacağım.
They can see each other through the glass.
Birbirlerini camın içinden görebiliyorlar.
Anything placed between the page and the glass distorts the concealed image.
Sayfayla cam arasına konan herhangi bir şey gizlenmiş şekli bozuyor.
Did you have to break the glass?
- Camı kırmak zorunda mıydın?
I'm worried that I'm gonna go into labor, and the only person that's gonna be there is the clerk with the glass eye.
Sancıların başlayacağından ve orada bir tek gözlüklü tezgahtarın olmasından korkuyorum.
Do you find all those little fingerprints on the glass distracting, or does that sort of thing not bother you?
O ekrandaki parmak izleri dikkatini dağıtmıyor mu? Yoksa hiç rahatsız olmuyor musun?
Instead, Joseph labored in the glass-making workshop by day, and tended to the master's household chores by night.
Joseph, okula gitmek yerine gündüzleri atölyede cam yapımında çalışır ve geceleri ustasının ev işleriyle meşgul olurdu.
The bad news is that Sally's still got a stronghold on women who want to break the glass ceiling.
Kötü haber ise Sally'nin kadınların işyerlerindeki mevki engelini kaldırmasını isteyen bir grup insanı hala elinde tutuyor olması.
Six days until you find yourself with your nose pressed to the glass of history looking in, so do not pretend you don't know what I'm talking about.
6 güne kadar kendine gelmezsen burnunu cama dayayıp geçmişini seyredersin. Bu yüzden sakın neden bahsettiğimi bilmediğini idda etme.
I mean, I only quit because all the old men were yelling, "Put'em on the glass!"
Sonra bıraktım çünkü yaşlı adam bana "koy onları cama" diye bağırıp duruyordu.
Nice, that one actually made it into the glass.
Güzel, bu sefer daha iyi oldu.
Your powers won't work on the glass.
Güçlerin camlar üzerinde işe yaramaz.
Bunty's rather taken with Through The Looking Glass at the moment.
Bunty şu aralar Alice Harikalar Diyarında'yı okuyor.
So I know you think you have magic there between your legs, but when I put my dick... my li... but putting my lips on that glass dick, that's the shit.
Bacaklarının arasında büyü olduğunu Düşündüğünü biliyorum. Ama ben sikimi..
I like the improv, the "glass dick" stuff.
Doğaçlama cam sik olayını beğendim.
She built a modern style glass house out here, about 10 miles north of the old Gamma Ranch.
Old Gamma Ranch'in 15 km kuzeyindeki modern cam evi inşa etmiş.
My Simon, God bless him, won't even put his dirty glass in the sink.
Simon'um, Rabbim onu korusun, kirli bardağını lavaboya bile koymaz.
And can I just have one of those complimentary mints I saw by the entrance and a glass of ice water and a little bit of lemon in there.
Ben de girişte gördüğüm şekerlerden ve bir bardak limonlu su istiyorum.
This glass is on top of the dust.
Bu cam parçası yığının en üstünde.
Earth's atmosphere bends the incoming rays of sunlight like a lens or a glass of water.
Dünya'nın atmosferi gelen gün ışığını bir mercek ya da bir bardak su gibi kırar.
No one was hurt, but... Falcon : It turned the desert to glass.
Kimse zarar görmedi ama çölü cama dönüştürdü.
With the lobster boiling then add a glass of white wine.
Istakoz kaynarken üstüne bir bardak beyaz şarap.
Alan, I want you to go through every inch of recorded conversation, flagging the word "Glass."
Alan, senden kaydettiğiniz konuşmayı santim santim incelemeni istiyorum, "Cam" sözcüğüne özellikle dikkat.
- By the way, Operation Glass, does that mean anything to you? - come to help me...
- bana yardım etmeye geldiniz.
Find him and you find the truth of Operation Glass.
Onu bulursan Cam Operasyonu'nun gerçekliğini de bulursun.
They'll be under the magnifying glass, too.
Onlar da büyütecin altında olacaklardır.
The only glimpse you'll have of these guys is behind a glass partition.
Bu çocuklara tek görebileceğin zaman camdan bölmenin arkasından olacak.
I brought you the glass. It's yours.
Senindir.
Chapter 13, the stained glass, the masons.
13. Bölümü, vitray camı, masonları.
At least he's not looking for answers at the bottom of a glass.
En azından o cevapları bir bardağın dibinde aramıyor.
There's glass all over the floor.
Her yer cam olmuş.
No, Isaac, don't put the magnifying glass down!
Hayır Isaac, büyüteci elinden bırakma sakın!
Fraunhofer was experimenting with prisms to find the best types of glass for precision lenses.
Fraunhofer, hassas mercekler için gereken en iyi cam çeşidini bulmak için prizmalarla deneyler yapıyordu.
But when it hits glass at an angle, the light slows down and changes direction.
Ancak belli bir açıyla cama çarptığında ışık yavaşlar ve yön değiştirir.
In glass, violet light, which is carried by the shortest waves we see, slows down more than red light, which has the longest waves.
Camın içindeyken, gördüğümüz en kısa dalga ile taşınan mor ışık en uzun dalgaya sahip olan kırmızı ışıktan daha fazla yavaşlar.
As he lay dying, the government was desperate to preserve every shred of his precious knowledge about the high technology of optical glass.
Fraunhofer ölüm döşeğindeyken hükümet, onun optik camların yüksek teknolojisine ilişkin değerli bilgilerini en ufak ayrıntısına kadar muhafaza etmek istiyordu.
The government kept Fraunhofer's technology for making perfect optical glass a State secret for another hundred years.
Hükümet, Fraunhofer'in mükemmel optik cam yapımına ilişkin teknolojisini yaklaşık 100 yıl daha devlet sırrı olarak sakladı.
I'm through the looking glass, and what's on the other side...
Diğer tarafa sanki bir camın arkasından bakıyor gibiyim..
No car keys, empty wallet, and windshield glass at the scene suggest we're looking at a carjacking gone wrong.
Ne araba anahtarı, ne de bir cüzdan. Cam kırıklarına bakarsak yanlış giden bir araba soygununa benziyor.
I want you and your boys to shatter the stained glass windows!
Senin ve çocuklarının camları indirmelerini istiyorum!
Should've returned the damn glass first before the place closed!
Götüreceğimiz yer kapanmadan kadehleri götürmemiz gerekirdi!
Ditch the wine glass.
Kurtul şu şarap kadehinden.
I mean, eventually, it's gonna just tumble to the earth and crash in a storm of glass, which I'm gonna have to clean up.
Yani er ya da geç devrildiğinde ve dünyada camdan bir fırtına çıkardığında bunu temizleyecek olan benim.
How about we go raise a glass to new life in the old country?
Eski memleketteki yeni hayatımıza kadeh kaldıralım mı, ne dersin?
Last year, the Historical Society asked me to take pictures of the stained glass.
Geçen yıl, tarih kulübü benden kilise camlarının resimlerini çekmemi istedi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]