The one that says Çeviri Türkçe
558 parallel translation
How much is that belt in the window, the one that says 2.95?
Üzerinde 2.95 pengo yazan vitrindeki kemer ne kadar?
The one that says most of the words in two parts the masters and the obeyers.
O da dünyada iki çeşit insan vardır der :
I'm the one that says when we go.
Ne yapacağımıza ben karar veririm.
Where's the one that says "Welcome Joe Viterbo"?
"Hoşgeldin Joe Viterbo" yazısı nerede?
Yeah. You know, the one that says the magnetic susceptibility of a paramagnetic substance is inversely proportional to the absolute temperature. You know.
Evet.Hani şu bir maddenin sıcaklığını paramanyetik bir maddenin manyetik duyarlılığına ters orantılı olduğunu söyleyen.
Paula says her father felled one of the trees on that pinnacle so that it dropped across the chasm and made a bridge.
Paula, babasının şu tepedeki ağaçlardan birini devirdiğini, ağacın uçurum boyunca devrildiğini ve bir köprü oluştuğunu söylüyor.
I'll kill the next one that says "ethics" to me.
Bir daha "etik" diyen olursa öldüreceğim.
That's when one half of Paris says to the other half :
Şu anda Paris'in yarısı diğer yarısına şöyle diyor...
Because Gruber says, how could a nice girl like that run around like that... her father is one of the hostages going to be killed any minute.
Çünkü Gruber diyor ki, babası rehine olup her an öldürüleblilecek bu kadar hoş bir kız nasıl bu kadar ortalıkta olabilir.
The message says that only one of the two of us is to go the Café du Commerce.
Mesaja göre, sadece birimiz Café du Commerce'e gidecekmiş.
It says in the Bible that "Whatever you did for one of these least brothers..."
İncil'de yazıyor ki ; "Kardeşleriniz için yapacağınız iyilikler..."
One of the cavalry officers says that he spent, with that woman he really wanted,
Bir süvari gerçekten istediği bir kadınla 3,
It's a meteor. Johnny says the biggest one that ever hit us.
Johnny en büyüklerden biri olduğunu söylüyor.
- Arthur's the only one he ever talks to. - Pack of lies, that's what he says.
- Tek konuştuğu kişi Arthur.
He says that seeing as how you had all them other boyfriends before me seeing as I never even had one single gal friend before you he figures that between the two of us it kind of averages out to things being proper and right.
Benden önceki tüm o erkek arkadaşlarını göz önüne alırsak senden önce hiç kız arkadaşım olmadığını da göz önüne alırsak ikimiz arasında her şeyin hemen hemen uygun bir hale döndüğünü sanıyormuş.
Perhaps I should tell you that Johnson, one of the liftmen here, says he can positively identify you.
Belki sana şöyle söylemeliyim ki, Johnson, buradaki asansörcülerden biri, seni kesinlikle teşhis edebileceğini, bir öğleden sonra.
That one about the rabbit that fell on out of the tree and says,
Bilirsin, ağaçtan yere düşen ve...
Anyway, he says to me "jim, " i must scrape up a quarter of a million and you're the only one that can handle it for me. "
Neyse bana dedi ki, "Jim, bir yerden çeyrek milyon dolar kapmam gerekiyor ve bunu ancak sen ayarlayabilirsin bana."
He says that's one of the fundamental laws of democracy, no exception.
Demokrasinin temel yasalarından biri olduğunu söyledi, istisna yok.
It's as Okishi says, Sakichi, you said very clearly, that the one to settle any incident on your ground is you.
Senin açıkça ifade ettiğin ve Okishi'nin de söylediği gibi bu olayı halletmesi gereken sendin.
He says that one of the planes hasn't turned back.
Söylediğine göre uçaklardan biri geri dönmemiş.
I will make thy seed as the dust of the Earth... so that if one can number the dust of the Earth... then shall thy seed also be numbered.
Senin soyunu yeryüzünün tozu gibi edeceğim ki bir adam yeryüzünün tozunu sayabilirse senin çocuklarını da saysın.
The one on the bottom, that says Sonora.
Alttaki ise Sonora diyor.
Aren't you the one that always says a little suffering is good for the soul?
"Acı çekmek ruha iyi gelir," diyen sen değil miydin?
Where it says, "ln the presence of," your signature. Your name. Remember that one?
"Şahitliğinde" yazan yere adını yaz ve imzanı at.
Thou art like one of these fellows that when he enters a tavern claps me his sword on the table and says, "God send me no need of thee!"
Meyhaneye girdiğinde Kılıçını masaya fırlatıp. "Tanrım beni sana muhtaç etmesin." diye bağıran sonra da.
The Führer says that if one plans on ignoring the terms of a contract, no use quibbling over details.
Führer, kişi bir sözleşmenin şartlarını görmezden gelmeyi düşünüyorsa onunla detayları boş yere tartışmanın bir yararının olmayacağını söyler.
My father says that going to bed is an integral part of the job and... And one must be good at it.
Babam yatmanın işin bir parçası olduğunu ve bunda iyi olmak gerektiğini söyler.
He says that if you saw him in the window, one, he was alone, and two, he was wearing a bathrobe.
Diyor ki, onu pencerede gördünüzse birincisi ; tek başınaymış ve ikincisi ; bornozluymuş.
My friend Muriel — you know, the big one — Well, she says that you've been going around telling people that you love me.
Arkadaşım Muriel... hani iri olan diyor ki ; sen her yerde herkese..... bana aşık olduğunu söylüyormuşsun.
She says he's spent the last 60 years Trying to work that one out.
60 yıldır bunu bulmaya çalışıyormuş.
Coroner says that the victim Norris was evidently killed by one shot through the heart.
Adli tabip kurban Norris'in, görünüşe göre, tek mermiyle kalbinden vurularak öldürüldüğünü söylüyor.
Everyone says you're senile with age but you're the only one that can help me.
Herkes, bunadığınızı söylüyor ama bana ancak siz yardım edebilirsiniz!
One amoeba says to the other, "Say, is that the sun or the moon?"
Amoeba'nın biri diğerine demiş ki, "Söylesene, bu güneş mi yoksa ay mı?"
The truth is this guy over here comes to me and he says, he thought that I was that little girl, the other one got lost, and he says, he has got to bring me to England to see you.
Gerçek şu ki, bu beyefendi bana geldi ve küçükken kaybolduğumu düşündüğünü söyledi, ve beni sizi görmeğe İngiltere'ye götüreceğini söyledi.
- One of those places out in the desert says, "Real, live dragon, cactus candy, five miles ahead," that sort of thing.
- Hani çölde olur ya... "Hakiki, canlı ejderha, kaktüs şekeri, 10 kilometre sonra," falan tarzı yerler.
Mrs., the 4th article of the inquiry committee mandate says that if one of the members refuses to sign the final report the committee is dismissed. and the one opposing to its conclusions is authorized to start the inquiry from the very beginning.
Hanımefendi, araştırma komisyonu akdinin 4. maddesinde üyelerden birinin sonuç raporunu imzalamayı reddetmesi halinde komisyonun dağılacağı ve sonuca itiraz eden üyenin başkanlığında araştırmanın en baştan tekrar başlatılacağı yazar.
Everybody says that Cyrus is the one and only.
Herkes Cyrus'ın tek hakim olduğunu söylüyor.
One says that you have special almanacks printed where you double the ember days and vigils so that you may profit by the fasts to which you bind all your house.
Birisi şöyle mesela, ev halkını perhize zorlayıp karlı çıkabilmek için özel takvimler bastırıyormuşsunuz, perhiz günlerini ikiye katlıyormuşsunuz.
Another says that one night you were caught stealing your horses'oats and that your coachman, that is the man who was before me gave you, in the dark, a good sound drubbing, of which you said nothing.
Hatta, bir gece kendi atlarınızın yemini çalmaya gelirken arabacınıza yakalanmışsınız, o da karanlıkta kim olduğunuzu görmeden size sıkı bir dayak çekmiş ama siz bir şey diyememişsiniz. Peki, öbürlerini de anlatayım mı?
Who says I'm the one that called it off?
Bitirenin ben olduğumu kim söyledi?
But I did meet a guy here who's an art critic from the news, and he says he gets so goddamn mad every time he sees this, that he walked up to one of the artist at the show tonight and said,
Burda biriyle tanıştım o haber merkezinden bir sanat eleştirmeni, ve o her zaman çılgın olduğunu söyler her zaman böyle görünür, ve o sanatçılardan birine doğru yürüdü bugün şovunu gösterdi ve dediki,
He says that we have one of the hottest acts around.
Piyasadaki en iyi işlerden birini çıkardığımızı düşünüyor.
There's two guys, they're walking down the street... and one says to the other, "Your shoe's untied," and the other guy says, "I know that."
Yok, yürüyen iki kişiymiş. Biri diğerine demiş ki : 'Hey, ayakkabının bağı çözülmüş'.
However, one rumour being heard increasingly in the Capitol today says the vessel is a US submarine that has disappeared whilst on routine patrol in the area.
Ancak, bugün başkentte giderek artan bir söylentiye göre... bölgede rutin devriyesini yaparken... ortadan kaybolan gemi bir Amerikan denizaltısıydı.
Well, there is the one school ofthought that says they don't know nothin'.
Bir düşünüşe göre doktorlar bir şey bilmez.
Remember that big fountain? The one on main campus that says "Knowledge, Art, Religion, Life"?
Büyük çeşmeyi hatırlıyor musun, okul avlusundaki, hani üzerinde "Bilgi, Sanat, Din, Yaşam" yazan?
He says one of their friends told him that he saw him in the back of a police car.
Arkadaşlarından birinin onu bir polis aracının arkasında gördüğünü söylüyor.
Okay, it's the one next to the nightclub that says,
Gece kulübünün hemen yanında.
She says that, but I'm the one who'll have to take care of it
Ben bakarım diyor da, gene benim başıma kalacak biliyorum.
He says the bokor, the one that made him like this, beats him with a whip.
Bokorun, onu bu hala getiren kişinin, onu kırbaçla dövdüğünü söylüyor.
the one and only 111
the one that 19
the one that got away 33
the one 287
the one i told you about 27
the one on the left 17
the one with the 40
the one who 21
the one who died 17
that says 62
the one that 19
the one that got away 33
the one 287
the one i told you about 27
the one on the left 17
the one with the 40
the one who 21
the one who died 17
that says 62
that says it all 20
the odyssey 21
the other half 29
the others 231
the other night 242
the other me 18
the old 139
the other way around 24
the other woman 16
the other guy 58
the odyssey 21
the other half 29
the others 231
the other night 242
the other me 18
the old 139
the other way around 24
the other woman 16
the other guy 58
the only way 33
the other one 318
the old days 17
the office 84
the old woman 18
the other day 439
the other side 74
the other way 103
the old one 21
the other thing 93
the other one 318
the old days 17
the office 84
the old woman 18
the other day 439
the other side 74
the other way 103
the old one 21
the other thing 93
the only thing 56
the ocean 80
the other thing is 17
the opposite 109
the other two 35
the other 237
the old lady 20
the ocean 80
the other thing is 17
the opposite 109
the other two 35
the other 237
the old lady 20