English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / The same way

The same way Çeviri Türkçe

6,468 parallel translation
'Us three, meanwhile, had decided to conclude this whole sorry saga in'the same way that Butch Cassidy and the Sundance Kid had ended theirs.'
Üçümüz ise bu üzgün hikayemizi Butch Cassidy ve Sundance Kid'in kendilerininkini bitirdiği şekilde sonlandırmaya karar verdik.
It's the same way I look at a five dollar bill in a tip jar
Benim bahşiş kavanozundaki 5 $'lık banknota baktığım gibi.
THE SAME WAY THAT CELLS MAKE UP YOUR BODY OR BRICKS MAKE UP A BUILDING, GALAXIES MAKE UP THE UNIVERSE.
Aynı şekilde vücudunuzu oluşturan hücrelerin ya da tuğlaların bir yapı oluşturmaları gibi galaksiler de evreni oluştururlar.
AND IT'S EXACTLY THE SAME WAY AROUND THE GALAXY.
Tam olarak galaksilerin oluşumuyla aynı şey.
All the consumers feel the same way.
Bütün tüketiciler aynı şekilde hissediyor.
I'm glad you think the same way I do.
Aynı şekilde düşündüğümüz için sevindim.
And maybe he feels the same way you feel about him
Belki de senin gibi aynı şekilde o da bunu düşünmüştür.
And if you're gonna kill him, you better kill me too, eventhough he doesn't feel the same way about me.
Ve eğer onu öldürüsen, Beni öldürmüş olmayı dilersin, O benim gibi hissetmese bile.
One day the Als are gonna look back on us the same way we look at fossil skeletons in the plains of Africa.
Günün birinde yapay zekalar bizim Afrika'daki iskeletlere baktığımız gibi bize bakacaklar.
I'm sure that the house of Labarie smelled the same way.
Buna dair bir belirti yoktu.
- My brother was the same way.
Kardeşim de böyleydi.
I suggest we go back the same way we came.
Geldiğimiz yoldan dönelim diyorum.
And we're trying to get back up top, but we can't go the same way we came.
Üst kata çıkmaya çalışıyoruz, fakat geldiğimiz yoldan geri dönemiyoruz.
Yeah, the same way your wife gets your pension if you die.
Eğer sen ölürsen de emeklilik maaşın aynı şeklide karına gidiyor ama.
If Mr. Bridger feels the same way, I'll lag behind with them.
Bay Bridger de böyle düşünüyorsa, ben kalırım.
It seems that someone intended to repeat the murders in exactly the same way.
Görünüşe göre birisi, cinayetleri aynı şekilde tekrarlamak istemiş.
I know it the same way I know that you are lying to me.
Bana yalan söylediğini bildiğim gibi ismini de biliyorum.
That means we have to study you the same way, follow the process.
Yani onda da yaptığımız gibi süreci izleyip, üzerinde çalışmamız gerek.
You're the only one who sees the world the same way I do.
Dünyayı benim gibi gören tek kişisin.
No one sees the world the same way you do.
Kimse dünyayı senin gibi görmüyor.
I got over the Mac and Woz and Sculley, the same way you get over your high school sweetheart.
Mac'i Woz'u ve Sculley'i de, Tıpkı senin lisedeki biricik aşkını aştığın gibi aştım.
I'll go out the same way.
Aynı yoldan da döneceğim.
.. the same way.
.. aynı şey.
Twenty years ago, I made a living the same way we all did.
20 yıl önce bir yaşam kurmak için ben de hepimizin yaptığı şeyleri yaptım.
If I told you, you'd never look at me the same way again.
Sana anlatırsam bir daha bana aynı gözle bakmazsın.
What if I told you that I feel the same way about being punished as you do about me touching you, would you still wanna punish me then?
Ya sana cezalandırma konusunda ben sana dokununca hissettiğinle aynı şeyi hissettiğimi söylesem? O zaman da beni cezalandırmak ister miydin?
And unless you come back with me right now, my career and Moneypenny's will go the same way.
Ve hemen geri gelmezsen, benim ve Moneypenny'nin kariyerinin kaderi de bu.
Maybe, I feel the same way.
Ben de aynı şekilde hissediyor olabilirim.
Um, just have him sing it again, the same way.
Bir daha aynı şekilde söyletelim.
Let's, uh, do it exactly the same way.
Tam olarak aynı şekilde söyle.
Well, I feel the same way about you.
Ben de senin için öyle düşünüyorum.
Is that pasta the same way as the others?
Bu diğer makarnalarla aynı değil mi?
Out story star-ted in the same way.
Hikâyemiz aynı şekilde başladı.
And it will end in the same way.
Aynı şekilde bitecek.
Tell me you don't feel the same way about me. Whatever. That's passion.
Benim hakkımda aynı şekilde hissetmediğini söyle.
He's just not thinking about it the same way. Right.
Sadece seninle aynı şekilde düşünmüyor.
I'm the same way, so... Yeah?
Ben de öyleyim.
- You know, I hear Picasso started the same way, without the hacking cough.
Biliyor musun, Picasso da aynı şekilde başlamış, öksürmeden ama.
Well, I just left a firm in Boston because they felt the same way.
Boston'daki bir ofisten daha yeni ayrıldım çünkü onlar da böyle düşündü.
That's what advertising is all about, and when the same institution, the PR system, runs elections, they do it the same way.
Reklamların tek yaptığı budur ve aynı kurum, yani halkla ilişkiler sistemi seçimleri de aynı şekilde yürütüyor.
The level of the way you think is on the same level as mine.
Düşünce şeklinizin aynı benimki gibi olduğunu düşünüyorum.
Yeah, that way we can make love in four states at the same time.
Böylece aynı anda dört eyalette sevişmiş oluruz.
He wanted to leave, and I swore to him. that if he figured out a way to be happy and still stay, then I'd always do the same for him.
Ayrılmak istemişti ve ben de ona hem bizle kalacak hem de bir şekilde, mutlu olacak bir yol bulursan ben de aynını senin için yaparım dedim.
And yet every week, you hold me in here. And you ask me the same question, just in a different way.
Buna rağmen her gün beni buraya getirip aynı soruyu farklı şekillerde sorup duruyorsun.
I paid that way, but I was still the same person.
Bedelini ödemiştim ama hala aynı kişiydim.
It's like, you're always headed to the same place, but you got to find new and dangerous way of getting there.
Sürekli aynı şeyi yaparız, ama... her seferinde bunu yapmak için farklı ve tehlikeli yollar ararız.
- I understood it as well... because, in a way, I needed the same thing, you know.
Ve Ben - Ben de anladım... bir bakıma, ben de aynı şeyi gerekli çünkü, bilirsin.
I'm the exact same way.
Sen eşittir ben işte.
And the audience arrive through the farm in the same way Marty does in the film.
İzleyiciler çiftlik üzerinden geliyorlar. Marty'nin gelişi gibi.
What I've discovered has forever changed the way I think about the things I wear, and my hope is that it might just do the same for you.
Keşfettiğim şey, kullandığım giysiler hakkındaki düşüncelerimi sonsuza kadar değiştirdi. Umuyorum ki, siz de aynı şeyi yaşayacaksınız.
Yeah, I'd feel the same way.
Evet, ben de aynı hissederdim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]