English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / The same

The same Çeviri Türkçe

116,089 parallel translation
I could ask you the same thing.
Ben sana aynı şeyi soruyorum.
I was thinking the same thing.
Ben de aynı şeyi düşünüyordum.
I suffered the same affliction.
Aynı dertten ben de acı çektim.
You have the same look in your eyes, the same hunger to keep going.
Senin de gözlerinde aynı ifade var. Devam etmek için duyulan aynı arzu var.
It looks pretty much the same, it's just as strong. Also, it's really sparkly.
Görünüşte aynıdır, neredeyse bir o kadar da sağlamdır.
Mama wanted us to deny all that, to stay here and meditate on the same lawn, smiling every day, helping these people.
Annem, bunu reddetmemizi istedi. Burada kalıp aynı çayırda her gün meditasyon yapmak her gün gülümsemek, bu insanlara yardım etmek...
And I can give the same order to end your life where you breathe at the same coordinates I'm sending this message.
Ve aynı emri verebilirim Nefes aldığınız hayatı sona erdirmek Aynı koordinatlarda bu mesajı gönderiyorum.
Everyone treated black people as if they were inferior, um, as if they couldn't do the same things that white people did.
Herkes siyahlara daha aşağı seviyedelermiş gibi davranıyordu, sanki beyazların yaptığı şeyleri yapamazlarmış gibi.
It's along the same lines.
Çok benzer şeyler.
For all Uruguayans, the theme of the asado is the same.
Her Uruguaylı için asado teması aynıdır.
Even if the recipe is the same, it's the hand of the one who makes it that matters in the end.
Tarif aynı olsa bile sonuçta önemli olan, yapan kişinin elidir.
Motherland is the same as your family.
Anavatan, aileniz gibidir.
The same goes for other food in Oaxaca.
Aynı şey Oaxaca'daki diğer yiyecekler için de geçerlidir.
And I'm sure you would do the same for me if I needed a favor.
Siz de bana bir şey lazım olsa... benim için aynısını yapardınız.
Yeah, Han, this place looks exactly the same.
İyi de Han, burası olduğu gibi duruyor.
Yeah, it looks like the same old post office to me.
Evet, bence de hala aynı postane burası.
Axelrod's people were making a lot of trips upstate, always to the same town, a place called Sandicot.
Bu haliyle yatırımcılarımız sanki seviyeyi düşürmüşler gibi görünecek. Oradakiler eminim ki kameralara ağlayıp mağdur rolüne bürüneceklerdir.
Then, the same week, a friend of mine notices a couple guys eating burgers at Murdock's... haircuts wearing expensive sneakers.
Fevkalade bir yetenek. Rhoades ile çalışmaya devam ederek almış olduğun kararın sonuçlarını anladığından emin olmak istiyor sadece.
He made it clear that I was to try to get the same information... [sighs ]... but to do so in a way that... [ cellphone buzzing]
İstediğini elde edeceksin. Etmelisin de. Asıl mesele, onunla ne yapacaksın?
The same oath sworn by you, in fact, to the people of the United States.
- Gerçekten iyi bir aday olacaksın Chuck. Ben siyaset için doğmuşsun.
I bet you've seen the same numbers.
Eminim aynı rakamları sen de gönmüşsündür.
I've been regretting the same conversation myself.
Ben de aynı konuşmadan pişmanlık duyuyordum.
Bobby's the same.
Bobby de öyle.
Most people consider those the same thing.
Çoğu insan bunları aynı şey olarak görür.
Maybe I should have. I get the same treatment from you now, but at least then, I'd have earned it by getting my fucking rocks off.
Yine şimdiki gibi tepki verirdin ama en azından bunu hak etmiş ve iyi zaman geçirmiş olurdum.
I'm not the same man that brought you to Mexico.
Sen Meksika'ya getiren adam gibi değilim.
If you were the same man, you know what happens.
Aynı adam olsaydın, neler olduğunu bilirdin.
But we're on the same side now, right?
Ama biz aynı taraftayız, değil mi?
Save them from the same mistake.
Aynı hatayı yapmalarını engelle.
Well, that goes the same... with hitting people.
Aynı durum birilerine vururken de... geçerli.
He was killed by the same people who killed Phil and our people at the outpost.
Phil'i öldüren insanlar tarafından. İleri karakoldakileri öldürenler tarafından.
The same people...
Aynı insanlar...
Is a hostage the same thing as a prisoner?
Rehineyle tutsak aynı şey mi oluyor?
It's all the same.
- Fark etmez.
Lisa, we all have the same fate, There is no escape.
Lisa, hepimizin kaderi aynı, Bundan kaçış yok.
- It's the same woman.
- Bu aynı kadın.
There's nothing on earth that makes you feel so big and so inadequate all at the same time.
Dünyada bu kadar kocaman ve aynı zamanda yetersiz hissettiren başka bir şey yoktur.
- Well, it's a good thing some things stay the same after the apocalypse.
- Well, it's a good thing Kıyametten sonra bazı şeylerin hâlâ aynı kalmış olması güzel.
We're on the same side ; we should be helping each other out.
Hepimiz aynı taraftayız. Birbirimize yardım etmeliyiz.
You, you're always in the same fricking mood.
Senin şu kahrolası mizacın hiç bozulmuyor.
Usually in this industry, it's every man for himself, and it's almost always a man, telling you your ass is too fat at the same time he's trying to grope it.
Bu sektörde genelde herkes kendi başının çaresine bakar ve neredeyse her zaman bir adam sana kıçın çok büyük derken aynı zamanda onu ellemeye çalışır.
You're just using different words to say the same thing.
Aynı şeyi farklı kelimelerle söylüyorsunuz.
Maybe the cure won't have the same effect on you. - Maybe you'll...
Belki tedavi sende aynı etkiyi göstermez.
- Crane is bleeding from the same place as that thing. - What?
- Ne?
They're probably here for the exact same reason we are.
Muhtemelen onlar da bizimle aynı sebepten burada.
So, we got to figuring, maybe they're looking for the exact same thing that we are, so then the Roci and I, we... We?
Bizim aradığımız şeyi arayıp aramadıklarını anlamak için Roci ve ben yani biz...
In time, Earth may be granted access to the protomolecule, same as Mars.
Zaman içinde, Dünya'ya erişim izni verilebilir Mars'la aynı protomolekül için
I think that we owe it to him to do the exact same thing.
Biz de aynı şeyi yapmayı ona borçluyuz bence.
Someone asked you a favor, and you wouldn't want that same person to see us cozy together on the dais.
Birine bir iyilik yaptınız ve aynı kişinin ikimizi kürsüde sıkı fıkı görmesini istemiyorsunuz.
Our follow up to last year's Joker Venom Antidote is the exact same thing in a slightly darker purple.
Takipçilerimiz son yıl Joker Venom Antidot'u Hafif koyu pembe olarak gördü.
We suspect he was infected that same night, and he swiped the tubes from the Max rager basement.
O gece virüse maruz kaldığını ve Max Rager'ın bodrumundaki tüpleri aldığından şüpheleniyoruz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]