Two things Çeviri Türkçe
4,318 parallel translation
Just mixing it up with those two things.
Onların arasına karışmayı.
There are only two things that I hate.
Nefret ettiğim iki şey vardır.
Look, it's two things I like put together.
Bak, iki şey bir arada olmasını seviyorum.
It's the two things together.
İki şeyin bir araya gelmesi.
If we had two things, then we'd be something.
İki şeyimiz olsaydı, bir şey yapardık.
That's two things.
İşte iki şey!
We're gonna be successful because we have the two things that really matter... You and me.
Başarılı olacağız çünkü gerçek iki şeye sahibiz... sen ve ben.
But two things tie the amphibians to water.
Ama iki şey Amfibileri suya bağlar.
You know, there are two things in life I believe a person should hold onto for as long as possible :
Biliyor musun, bir insanın mümkün olduğunca sahip çıkması gerektiğini düşündüğüm iki şey var :
Two things I bring to every open house - - my lucky pen and a smile.
Ev tanıtımlarına iki şey götürürüm. Uğurlu kalemim ve gülümsemem.
What do these two things have in common?
Bu iki şeyin ortak noktası nedir?
On these trips, which I hope will become a nice tradition... two things are in focus.
Güzel bir gelenek olacağını düşündüğüm bu yolculuklarda önemli olan iki şey vardır.
I'd risk my life for two things... love and revenge.
Hayatımı iki şey için riske atarım. Aşk ve intikam...
Did I mention we got you two things from your registry?
Size iki tane düğün hediyesi aldığımızdan bahsetmiş miydim?
Two things stand out.
İki şey dikkate değer.
Well, yeah, I've just experienced one or two things, is all.
Yani, tabi öyle, bir kaç şeyi tecrübe edinmişliğim var.
These two things here.
-... bu iki şey...
As Ted looked at that cell phone pic, there were two things he reckoned.
Ted, fotoğrafa bakarken cep telefonundan çekilmiş iki şeye hükmetmiş.
There's little drama in your parents staying together and collecting wine, so I borrowed one or two things.
Ailelerin birlikte durması, beraber şarap toplaması gibi şeylerde biraz drama var, ben de onları kullandım.
I've been a maid long enough to know there's two things powerful people never do :
Güçlü insanların asla yapmayacağı iki şeyi bilecek kadar hizmetçilik yaptım. Ve o şeyler de şunlardır :
Okay, two things wrong with that, Meredith.
2 şeyde hatalısın Meredith.
There are two things you can't do while working under me.
Benimle çalışırken yapamayacağın 2 şey var.
There are two things I can't abide, betrayal and stupidity, and Kenna's guilty of both.
Katlanamayacağım iki şey var ; ihanet ve aptallık ve Kenna bu iki hatayı da yaptı.
We win if the world is convinced of two things :
Dünya ikna olursa iki şey elde ederiz :
Two things mattered to Margaret :
Margaret için iki önemli şey vardı.
There's only two things you can do, right?
Yapabileceğin iki şey vardır değil mi?
There are only two things you need to know.
Bilmen gereken sadece iki şey var.
I mean, things might have even gotten physical between the two of them.
Demek istediğim, ikisinin arasında fiziksel şeyler bile olmuş olabilir.
I'm just saying, when it comes to these things, there are two kinds of people.
Sadece söylüyorum, bu şeyler söz konusu olduğunda, iki türlü insan vardır.
We had to move to Holland for two years while things cooled off.
Olaylar yatışana kadar Hollanda'ya taşınmak zorunda kaldık.
My wife and I share everything, too, but I know she's the mom to my two boys, and there are things that they will tell her that they won't tell me.
Karım ve her şeyi de paylaşıyorum ama anne olduğunu biliyorum benim iki oğlum için, ve şey var söyle onlar bana söylemiyorlar.
Two separate things.
Bağımsız konular.
I am sure you two have things to discuss.
Eminim siz ikinizin konuşacak şeyleri vardır.
Look, things are complicated enough thanks to the two women in our lives.
Bak, zaten işler yeterince karmaşık, hayatımızdaki iki kadının sayesinde.
Now you got two minutes to get your things together.
Şimdi, yanınıza alacağınız eşyalar için iki dakikanız var.
Providing for someone and being a parent are two different things.
İhtiyaçlarını sağlamakla ailesi olmak farklı şeyler.
The fact is, Jimmy was happy, well-traveled and ignorant, and you just took away two of those things.
Durum şu, Jimmy mutluydu, iyi tatiller ve bilgisizlik, ve şimdi sen ikisini de ondan aldın.
The way, the way things were between you two.
Seninle onun arasındaki şeyleri.
I will take two of all the things you have here.
Buradaki her şeyden ikişer tane alacağım.
It is so great that you two are trying to work things out.
Siz ikinizin işleri yoluna koymaya çalışmanız harika.
I've done two of those things.
Hepsini iki defa yaptım.
But then... It's going to make things a little uncomfortable for the two of you.
Ama o zaman işleri siz ikiniz için zorlaştırırım.
Next in at number two on my list of other things annoying drivers do...
Rahatsız edici şoförlerin yaptığı şeyler listesindeki iki numaralı madde ise...
Well, shoes and makeup are two different things, too, but I can get them both at Saks.
Ayakkabılarla, makyaj da farklı şeyler ama ikisini de Saks'ten alabiliyorum.
Roses and sleep are two wonderful things, Burt.
Güller ve uyku iki harika şey, Burt.
There are two good things about my life.
Hayatımda güzel olan sadece iki şey var.
Mrs. G just wants me to check a few things. So, two minutes.
- Bayan G bazı şeylere bakmamı istedi, iki dakikaya gideriz.
Died two years ago in a hunting accident, of all things.
İki yıl önce bir av kazasında öldü.
I know the last two years have been tough... and I didn't deal well with, you know... and I've been erratic and often pissed off at things.
Son iki yılın çok zor geçtiğini ve durumu iyi idare edemediğimi biliyorum ama biliyorsun, birden çok tuhaflaştım ve her şeye sinirlenir oldum.
With regret, she considered all the stupid things that she had done... in the last two weeks.
Pişmanlıkla, son iki hafta içerisinde yaptığı aptalca şeyleri düşündü.
I thought I should leave you two alone solving your things and went looking for drinks with Karina.
Bazı şeyleri çözebilmeniz için ikinizin yalnız kalması gerektiğini düşündüm ve Karina'yı içki almaya götürdüm.
things 422
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things will change 18
things have changed 201
things like 24
things could be worse 16
things to do 42
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things will change 18
things have changed 201
things like 24
things could be worse 16
things to do 42
things are looking up 44
things are going well 18
things are great 27
things are changing 33
things are different 35
things like this 16
things are good 60
things would be different 16
things are different now 78
things are bad 21
things are going well 18
things are great 27
things are changing 33
things are different 35
things like this 16
things are good 60
things would be different 16
things are different now 78
things are bad 21